Kemankeş Mustafa Paşa, Dördüncü Murad Han’ın sadrazâmlarındandır. Savaşlardaki gayreti, şecaati, kıvrak zekâsı ve askeri dehasıyla Sekbanbaşı, Yeniçeri Ağası ve Kaptanı Deryalık gibi önemli görevlere getirildi. Ok atmadaki ustalığıyla nam alıp “Kemankeş” dendi.

Kemankeş Mustafa Paşa, karışıklıklar yüzünden milletin maruz kaldığı musibetlere üzülürdü. Gözyaşı döküp, Rasih’in “Dilde gam var, şimdilik lütf eyle gelme ey sür-r. Olamaz bir hanede mihman mihman üstüne” (Ey ferahlık! Gönlümde kederlerim var, lütfet de sen bari şimdilik gelme. Zira bir evde misafir üstüne misafir olmaz”) beytini mırıldanırdı.

Ol mübârek Mustafa Paşa derviş bir zat olup, Devleti Osmani’nin bekası için sabr-ı cemil ile sultana yardım etti. İsyan bastırıp, asayişi temin etti. Nitekim, Galata yangını çıktığında, bizzat vaka mahallinde aleve maruz olanları kurtarmak içün, yaralanıp kendi yüzü yanmıştır. Mustafa Paşa, devletin ekonomisini düze çıkarıp, yeni sikke bastırdı. Bütün arzını Sultan’a yapıp ve emir alır. Bu sebeple kıskanılırdı.

Padişahın musahibi Silahtar Mustafa Paşa, sadrazamın kendisini adam yerine koymamasına sinirlenir, sık sık Sultan’a şikayet ederdi. Bir gün padişah sadrazâma, yazılarını musahibe de yazmasını emretti. Kemankeş Paşa, Sultan Murad’a şu meşhur cevabı verdi. “Şevketlüm, önce bu kuluna bildür; Silahtar’ın saltanatta ortaklığı var mıdır, yok mudur? Eğer var ise emir padişahımındır, her emri Silahtar’a da, arz lazım gelir. Yok ise sizi padişah bilirim, ancak size yazarım. Bundan kelli, bu garible zat-ı şahanem arasına kimse giremez!” Sultan Murad sadık dostu Kemankeş Mustafa Paşa’nın bu mektubunu okuyunca ağladı. Kemankeş Mustafa Paşa’nın 1644’te evi hasedçilerin tuttuğu asiler tarafından sarılıp, Sebilhane’ye götürülüp şehid edilmiştir. Kabri ise cumhuriyet döneminin ilk yıllarında yıktırılmıştır. Bir çok âlim hürmetinden eserlerini Paşa’ya ithaf etmiştir.