Bir kimse, Muhammed aleyhisselama iman etmedikçe, Allaha iman etmiş olamaz. Cenâb- ı Hak, Kur’ân-ı kerîmde, Nisâ sûresi, sekseninci âyetinde, Muhammed aleyhisselâma itâ’at etmenin, kendisine itâ’at etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resûlüne “sallallahü aleyhi ve sellem” itâat edilmedikce, Ona itâat edilmiş olmaz. Bunun pek kat’î ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, âyet-i kerîmede “Elbette muhakkak böyledir” buyurdu ve bazı doğru düşünmiyenlerin, bu iki itâ’ati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı.

Allahü teâlâ, yine Nisâ sûresinin yüzellinci ve yüzellibirinci âyet-i kerîmelerinde meâlen,

“Kâfirler, Allahü teâlânın emrleri ile Peygamberlerinin emrlerini birbirinden ayırmak istiyorlar. Bir kısmına inanırız; bir kısmına inanmayız diyorlar. İman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Onların hepsi kâfirdir. Kâfirlerin hepsine Cehennem azâbını, çok acı azâbları hâzırladık” buyurarak, bunlardan şikâyet etmektedir.

Dünya ve sonsuz ahıret saadeti için Muhammed aleyhisselama inanmak yani Müslüman olmak lâzımdır. Müslüman olmak için, hiçbir formaliteye, müftîye, imâma gitmeğe lüzûm yoktur. Allahü teâlâya ve Resûlüne ve Onun Allahü teâlâdan getirdiklerinin hepsine inandım. Allahü teâlânın ve Resûlünün dostlarını severim ve düşmanlarını sevmem demek kâfîdir.Her bilgiyi delîl ile isbât etmek, yani Kur’ân-ı kerîmdeki veya hadis-i şeriflerdeki yerlerini göstermek, âlimlerin vazîfesidir. Her Müslümana lâzım değildir.

Bütün insanlara önce lâzım olan şey, “Ehl-i sünnet” âlimlerinin kitaplarında bildirdikleri gibi, bir iman ve i’tikâd edinmektir. Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın yolunu bildiren, Kur’ân-ı kerîmden murâd-ı ilâhîyi anlayan, hadis-i şeriflerden murâd-ı peygamberîyi çıkaran bu büyük âlimlerdir. Kıyâmette kurtuluş yolu, bunların gösterdiği yoldur. Allahü teâlânın Peygamberinin ve Onun Eshâbının yolunu kitaplara geçiren, değiştirilmekten ve bozulmaktan koruyan, “Ehl-i sünnet” âlimleridir.

Dört mezhebde ictihâd derecesine yükselmiş olan âlimlere ve bunların yetiştirmiş oldukları büyük âlimlere “Ehl-i sünnet” âlimleri denir. Ehl-i sünnetin reîsi ve kurucusu, İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe’dir.