İmanı, itikâdı düzelttikden sonra, İslamiyetin emir ettiği şeyleri yapmak lâzımdır. Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “İslâmın binâsı beş direk üzerine kurulmuşdur. Birincisi Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resûlüh, demek ve bunun ma’nâsına inanmakdır”.

Bu şehâdet kelimesinin ma’nâsı, “Görmüş gibi bilir ve inanırım ki, Allahü teâlâdan başka, varlığı lâzım olan, ibâdet ve itâat olunmağa hakkı olan, hiç ilâh, hiçbir kimse yoktur. Görmüş gibi bilir, inanırım ki, Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem” Allahü teâlânın hem kulu, hem Peygamberidir. Onun gönderilmesi ile, Ondan önceki Peygamberlerin dinleri tamam olmuş, hükümleri kalmamıştır. Saadet-i ebediyyeye kavuşmak için, ancak Ona uymak lâzımdır. Onun her sözü, Allahü teâlâ tarafından kendisine bildirilmişdir. Hepsi doğrudur. Yanlışlık ihtimâli yokdur” demektir. Müslüman olmak istiyen bir kimse, önce bu kelime-i şehâdeti ve manâsını söyler. Sonra guslü, namazı ve lâzım oldukca, farzları, haramları öğrenir.

İslâmın ikinci şartı, dînin direği olan, beş vakt namazı vaktinde kılmakdır. Namaz, ibâdetlerin en üstünüdür. İmandan sonra, en kıymetli ibâdet, namazdır. İman gibi, onun da güzelliği, kendindendir. Başka ibâdetlerin güzelliği ise, kendilerinden değildir. Namazı doğru kılmağa çok dikkat etmelidir. Önce, kusursuz bir abdest almalı, gevşeklik göstermeden, namaza başlamalıdır. Kırâette, rükü’da, secdelerde, kavmede, celsede ve diğer yerlerinde, en iyi olarak yapmağa uğraşmalıdır. Rükü’da, secdelerde, kavmede ve celsede tumânîneti yani her uzvun hareketsiz durması lâzımdır. Namazı vaktin evvelinde kılmalı, gevşeklik yapmamalıdır.

Teheccüd namazını zaruret olmadıkca, elden kaçırmamalıdır. Teheccüd, gecenin üçte ikisi geçtikten sonra, kılınan namaza denir, imsâk vaktinden önce kılınır. Teheccüd, uykuyu terk etmek demektir. Peygamberimiz muhârebelerde bile, teheccüd kılardı. Kaza namazları olan, teheccüd zamanında, kaza namazı kılmalıdır. Hem kaza borcu ödenir, hem de teheccüd sevapına kavuşur.

Teheccüd zamanında tövbe, istigfâr etmek, Allahü teâlâya ilticâ etmek, yalvarmak, günahlarını düşünmek, ayblarını, kusurlarını hâtırlamak, kıyâmetdeki azâbları düşünüp korkmak, Cehennemin sonsuz acılarından titremek lâzımdır. Af ve magfiret için çok yalvarmalıdır. O zaman ve her zaman yüz kerre “Estagfirullâhel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh” demelidir.