Melekler yükselmezler, yaratıldığı mertebede kalırlar. İnsan böyle değildir. Kalb ve rûh bu beden ile birleşince, terakkî etmek, yükselebilmek hassasını kazanarak yükselir; yahut, kâfir olmak, günah işlemek sebepleri ile, alçaklaşır, harâb olur.

Bu dünyada her cisim kendine mahsûs sıfatları ile tanınmakdadır. Her cisim, elementlerin ve bileşiklerin birer yığınıdır. Elementler, bileşikden bileşiğe geçerek yer değiştirmekte, her cismin terkîbi bozularak, sıfatları yok olmakda, başka sıfatlı, başka cisim hâline dönmektedir. Bu devamlı değişmelerde, madde yok olmuyor ise de, cisimler zamanla değişmekte, yok olup başka cism hâsıl olmaktadır.

Kalb ve rûh, parçalanmadığı ve parçalardan meydana gelmedikleri, yani mücerred oldukları için, hiç değişmez, bozulmaz, yok olmaz. Fizik hâdiselerinde cisimlerin şekili ve hâli değişiyor. Meselâ su, ısı enerjisi alınca, buhar oluyor. Sıvı halde iken gaz hâline dönüyor. Su cismi yok oluyor, buhar cismi var oluyor. Kimya tepkimelerinde ise, cismin yapısı bozuluyor. O cismin maddesi yok olup, başka madde var oluyor. Fizik olayında cisim değişiyor. Madde değişmiyor. Kimya değişmesinde, cisim yok oluyor. Madde değişiyor. Hiçbirinde madde yok olmuyor. Nükleer değişmelerde ise, madde de yok olup, enerji hâline dönüyor.

Kalb ve rûhun kuvvetleri vardır. Bu kuvvetler, bitki ve hayvanların kuvvetleri gibi değildir. Bitkilerin ve hayvanların da, kendilerine göre rûhları vardır. Kalb, yalnız insanda vardır. Her canlıda “Nebâtî rûh” vardır. Doğma, büyüme, beslenme, zararlı maddeleri dışarı atma, üreme ve ölme gibi canlılık işlerini “Nebâtî rûh” yapar. Bu işler, insanlarda ve hayvanlarda ve nebâtlarda da yapılmaktadır. Bunlarda büyüme, bütün hayat boyunca yapılmaz. Muayyen bir miktara vardıkdan sonra, bu iş durur. Bu miktar, insanlarda ortalama yirmi dört yaşına geldiği zamandaki miktardır. Yağlanmak, şişmanlamak, büyümek değildir. Beslenme ölünciye kadar devam eder. Çünkü, gıda almatan yaşanamaz.

Hayvanlarda ve insanlarda, “Hayvanî rûh” da vardır. Bunun yeri göğüsdür. İstekli hareketleri yaptıran bu rûhdur. İnsanlarda ayrıca bir rûh daha vardır ki, Rûh deyince kalb ile beraber, bu rûh anlaşılır. İnsanı insan yapan, güzel ahlak sahibi haline getiren budur.