Alışverişte, iş ortaklığında iyi insanlar, dinini kayıran insanlar aramalıdır. Herkesle işbirliği etmemelidir. Doğru insan aramalıdır. Bir zaman vardır ki, bir tüccar, her istediği ile alışveriş edebilirdi. Çünkü, herkes, hakka, hukuka dikkat ediyor alışveriş ilmini biliyor ve bildiğine göre hareket ediyordu. Sonraları öyle zamanlar geldi ki, birkaç kişi ile muâmele edilemezdi. Daha sonraları ise, ancak birkaç kimse ile muâmele edilebilir oldu.

Bir zaman gelmek korkusu vardır ki, alışveriş edecek kimse bulunamıyacaktır. Bunu çok zaman önce, söylemişlerdir. Bizler, belki de, büyüklerimizin korkduğu o zamana kaldık. Kim ile olursa olsun, alışveriş edilmektedir. Bunun için elden geldiği kadar diye uygun alışveriş yapmaya çalışılmalıdır. Alışveriş yaptığı kimse ile olan sözlerini, hareketlerini, aldığını, verdiğini iyi ve doğru hesâb etmelidir. Kıyâmette, bunların hepsinden hesâb vereceğini bilmelidir.

Büyüklerden biri, bir bakkalı rüyâda görüp, Allahü teâlâ sana ne yaptı dedi. Önüme ellibin sahîfe koydular. Yâ Rabbî! Bu sahîfeler kimlerindir dedim. Ellibin kişi ile alışveriş yapmışsın. Her sahîfe, bunların birisi ile olan muâmeleni göstermektedir dediler. Baktım, her sahîfede bir kimse ile olan muâmelemin inceden inceye yazılmış olduğunu gördüm, dedi. Bir kuruş hîle yapan, bir kuruş hak yiyen, cezâsını çekecektir ve hiçbirşeyin yardımı olmıyacaktır.

Hadis-i şerifte buyurdu ki, “Çarşıya giderken, lâ ilâhe illallah, vahde hü lâ şerîke leh, le hül mülkü ve le hül hamdü, yuhyî ve yümît, ve hüve hayyün lâ yemût, bi yedi-hil-hayr, ve hüve alâ külli şey’in kadîr diyen kimseye, iki milyon sevap yazılır”.

Bu hadis-i şerifte olduğu gibi, sevap veya günah miktârını, göklerin büyüklüğünü, uzaklıklarını ve âhıretdeki zamanları ve dünyanın yaradılışını ve mahlûkların sayısını bildiren hadis-i şeriflerdeki çeşitli rakamlar, miktâr sayısını göstermek için değil, miktârın çokluğunu anlatmak içindir. Meselâ bir kimseye, birkaç def’a, zahmet çekerek gidip bulamıyarak canı sıkılan biri, o kimseyi görünce, seni on def’a aradım, bulamadım, demesi gibidir.

Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri buyurdu ki, “Pazarda çok kimse vardır ki, sôfîler halkasında oturanlardan daha kıymetlidir”. Bir kere de buyurdu ki: “Öyle kimse tanıyorum ki, pazarda hergün üçyüz rekat namaz kılmakda ve otuz bin tesbîh okumaktadır”.

Dine, ibâdetine yardım niyeti ile dünyaya çalışanlara, hep böyle sevap vardır. Yalnız para kazanıp, dünya malı toplamak için çalışanlar, sevapdan mahrûm kalır. Hatta bunlar, câmi’de, namazda iken de, kalbleri dükkânın hesâbındadır. Fikrleri dağınıkdır.