Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Eshâb-ı kirâmı övmektedir. İlk hicret edenlerden ve Ensârdan ve iyilikde bunların izinde olanlardan râzı olduğunu bildirmekdedir. Allahü teâlâ, ancak mümin olarak öleceğini bildiği kulundan râzı olur. Kâfir olarak öleceğini bildiği kulundan râzı olduğunu bildirmesine imkân yoktur.

Bunun için, Eshâb-ı kirâmı öven âyet-i kerîmeler, onların âdil olmadıklarını ve Resûlullahın vefâtından sonra mürted olduklarını söyliyenleri red etmekde, böyle söyliyenlerin kötü niyyetli olduklarını bildirmektedir. Eshâb-ı kirâmın hepsini öven hadîs-i şerîfler pek çoktur. Bunların meşhûrlarından biri, “Eshâbım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidâyete kavuşursunuz!” hadîs-i şerîfidir.

Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” arasındaki Deve ve Sıffîn vak’ası gibi olaylar, iyi niyetlerle, güzel sebeplerle yapılmış olup, nefsin arzûları ile, inâd ve düşmanlık ile değildi. Çünkü, onların hepsi büyük idi. Kalbleri Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sohbetinde ve mubârek nazarları karşısında temizlenmiş, hırs, kin ve düşmanlık gibi şeyler kalmamışdı.

Bunların sulhları da, ayrılıkları da , Hak için idi. Herbiri, kendi ictihâdına göre hareket etmişdir. İctihâdı doğru olanlara iki veyâ on sevâb, isâbet etmiyenlere de, bir sevâb vardır. O hâlde, doğruyu bulmağa çalışıp da bulamayıp yanılanlarına da, doğru olanlar gibi, dil uzatmamak lâzımdır. Çünkü, bunlar da, sevâb kazanmıştır.

Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki, bu muhârebelerde imam-ı Alî “radıyallahü anh” haklı idi. Ona uymıyan ictihâdlar doğru değildi. Fakat, hiçbirine dil uzatılamaz. Nerde kaldı ki, kâfir ve fâsık denilebilsin! Bu muhârebelerde Alî “radıyallahü anh” buyurdu ki, “Kardeşlerimiz bizden ayrıldı. Onlar kâfir, fâsık değildir. Çünkü, ictihâdlarına göre hareket ediyorlar”.

Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, “Eshâbıma dil uzatmakdan sakınınız!”. Görülüyor ki, Peygamberimizin, Eshâb-ı kirâmının hepsini büyük bilmemiz ve hepsini hürmetle, iyilikle söylememiz lâzımdır. Bu büyüklerden hiçbirini kötü bilmemeli, kötü sanmamalıyız! Çünkü, Eshâb-ı kirâmı sevmek, Peygamber efendimizi sevmekten ileri gelir. Onlara düşmanlık, Ona düşmanlık olur. Büyük âlim, Ebû Bekr-i Şiblî “kuddise sirruh” buyurdu ki: “Eshâb-ı kirâma hurmet etmiyen bir kimse, Muhammed aleyhisselâma iman etmiş olmaz!”