Sabır acıysa da, sonu selamettir

Sabır acıysa da, sonu selamettir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Nimetlerin elden çıkmaması ve artması için şükretmek lazımdır. Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetlere...

Sarık ve sakal

Sarık ve sakal

Eski elbiseli, fakir ve köse bir alim, bir kadı'nın mahkemesinde alimler sırasında üst sırada oturur. Kadı gerek giyiminden gerese tanımadığından olacak sert...

Namaza dikkat edin, hanımlarınızı üzmeyin!

Namaza dikkat edin, hanımlarınızı üzmeyin!

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhamet imandandır. Bu din, merhametle bugüne kadar gelmiştir. Bir kimse, Peygamber efendimizin, torunları Hazret-i Hasan’la...

Acınacak mahlûk kimdir?

Acınacak mahlûk kimdir?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hayırlı insan, hayırlı işlere vesile olur. Hayırlı yerlerde, mesela mescidlerde namaz için, nikâh için bir araya...

Hazret-i Hadice’nin rüyası

Hazret-i Hadice’nin rüyası

Sevgili Peygamberimiz yirmi beş yaşlarında iken, Mekke’de geçim sıkıntısı iyice artmıştı. Bu sebeple Mekkeliler, Şam’a gitmek üzere büyük...

Dünyaya kıymet vermek

Dünyaya kıymet vermek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimizin esası imandır. Bir ağacın gövdesi, dalı ve yaprağı var da, kökü yoksa, o ağaç meyve veremez. Kısa zamanda...

Akıl ve kalb ayrıdır

Akıl ve kalb ayrıdır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hiç kimse kendi kendine kurtulamaz. Çünkü dünya bir sarmaşık otu gibi insanın her tarafını sarmıştır. Bundan...

Allah diyen genç

Allah diyen genç

Fakir bir genç, padişahın kızına aşık olmuş. Bu ümitsiz sevdasını gidip meşhur dervişine anlatarak yardım dilemiş. Derviş: “Evlâdım, şehrin...

Allahü teâlâyı bilir misin?

Allahü teâlâyı bilir misin?

Abdullah bin Mübarek, bir gün yolda gidiyordu. Önünde birkaç koyunla bir çoban çocuk gördü. Ona acıdı ve; "Zavallı,...

Ammâr Bin Yâser

Ammâr Bin Yâser

Şehîd oğlu şehîd. Ammâr bin Yâser, ilk Müslümanların otuzuncusudur. Süheyb-i Rûmî ile birlikte, Dâr-ül...

Zat-ı şahanem ile arama kimse giremez

Zat-ı şahanem ile arama kimse giremez

Kemankeş Mustafa Paşa, Dördüncü Murad Han’ın sadrazâmlarındandır. Savaşlardaki gayreti, şecaati, kıvrak zekâsı ve askeri dehasıyla Sekbanbaşı,...

Adî Bin Hâtim Tâî

Âilece cömert olan sahâbî. Eshâb-ı kirâm efendilerimiz...

Saîd Bin Âmir

Hazret-i Ömer'e benzeyen vâli. Saîd bin Âmir...

Nelere iman edilecek?

İman, dinden olduğu sözbirliği ile bildirilmiş...

Hazret-i Hadice’nin rü…

Sevgili Peygamberimiz yirmi beş yaşlarında iken...

Hatîb Bin Ebî Beltea

Peygamber efendimizin elçilerinden. Hazret-i Hâtib, genç yaşında...

Kalbi kırıkların duası …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz...

Kainatin Efendisi

Bahira’nın beklediği mis…

Efendimiz on iki yaşlarında iken...

O’nun şanı yücedir!

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, sekiz yaşına...

Allah’ın adı ile oku!..

Peygamber efendimiz kırk yaşında... Ramazanın...

Eshab-ı kiram

Tufeyl Bin Amr

Işık Saçan Sahâbî. Tufeyl bin Amr...

Berâ Bin Âzib

Kıblenin değiştiğini haber veren sahâbî. Berâ...

Muhammed Bin Mesleme

Resûlullah efendimizin fedâîlerinden. Bedir savaşından sonra...

Hikmetli Sözler

Tâbi olmanın üstünlüğü

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Büyük...

Kavanozda kalan el

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hindistan’da...

Nefsin isyan etmediği an …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Resûlullahın sancaktarı.

Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olup, Horasan taraflarında vefât eden en son sahâbîdir. İsmi Büreyde bin Eslem'dir.

Resûlullah efendimiz, beraberinde Ebû Bekir-i Sıddîk ve onun azadlı kölesi Amir bin Fuheyre olduğu hâlde Medîne-i münevvereye doğru gidiyorlardı. Bu sırada Mekke müşrikleri, onları yakalamak için harekete geçtiler. Her tarafı aramaya başladılar. Yakalayıp getirene büyük mükâfatlar vadediyorlardı.

İçimiz serinledi
Hicret yolu üzerinde bulunan kabîleler, bu iş için seferber olmuşlardı. Büreyde bin Eslem de kendi kabîlesinden yetmiş kişiyle beraber bu işin peşine düşmüştü. Karşılaştıkları zaman, Resûlullah ona sordular:
- Sen kimsin?
- Büreyde.

Bu cevap üzerine Resûlullah, Hazret-i Ebû Bekir'e dönüp buyurdu ki:
- Yâ Ebâ Bekir, içimiz serinledi ve iyi oldu.

Sonra tekrar Büreyde bin Eslem'e dönerek sordu:
- Kimlerdensin?
- Eslem kabîlesindenim.
- Selâmetteyiz. Peki Eslem'in hangi kolundan?
- Sehm kolundan.
- Yâ Ebâ Bekir senin nasîbin çıktı.
- Ya sen kimsin?
- Allahü teâlânın Resûlü Muhammed'im. Seni Allahü teâlânın bir olduğuna ve benim de O'nun Resûlü olduğuma inanmaya da'vet ederim.

Bunun üzerine Büreyde ve yanındakiler, Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh [Ben şehâdet ederim ki, Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. Muhammed O'nun kulu ve Resûlüdür] diyerek îmân ettiler. Büreyde sonra dedi ki:
- Allahü teâlâya hamd ve senâlar olsun ki, bizler zorla değil, isteyerek Müslüman olduk.

Büreyde ve yanındakilerin elinde az miktarda süt vardı. Bunu Resûlullaha takdîm ettiler. Resûlullah efendimiz ve yanındakiler bu sütten içtiler ve onlara hayır duâda bulundular. Resûlullah efendimiz o gece Büreyde'ye Meryem sûresinin baş tarafını öğretti.

Büreyde ertesi gün Peygamber efendimize dedi ki:
- Yâ Resûlallah yanınızda sancak olmadan Medîne'ye teşrif etmemiz uygun değildir.

Daha sonra başındaki sarığı sancak gibi, mızrağın ucuna bağladı.

Büreyde hazretleri Medîne-i münevvereye kadar Resûlullahın önlerinde, Livâ-i Muhammedîyi, ya'nî sancağı taşımıştır.

Hayatım at sırtındadır
Hazret-i Büreyde, Resûlullah efendimiz ile beraber birçok savaşlara katılmış, Mekke'nin fethinde bulunmuştur. Ayrıca Resûlullahın Hazret-i Hâlid komutasında Yemen taraflarına gönderdiği orduda da yerini almıştır.

Hazret-i Büreyde Resûlullahın son zamanlarında Üsâme kumandasında Şam tarafına gönderdiği orduda da sancak taşımıştır. Böylece Resûlullahın sağlığında ilk ve son sancağını taşıyan sahâbi olmuştur.

Büreyde hazretleri demiştir ki:
- Benim damarlarımda cihâd kanı akmaktadır. Hayatım at sırtında geçer.

683 tarihinde, Yezid zamanında vefât etti.