Zeyd Bin Sâbit

Zeyd Bin Sâbit

En meşhur vahiy kâtibi Sahâbî. Sevgili Peygamberimiz, Medîne’ye hicret ettikleri zaman, Müslümanlar, akın akın gelip bîat...

Mülkün esas sahibi

Mülkün esas sahibi

Bütün nimetlerin, malların hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâ, zenginlere verdiği nimetlerin kırkda birini, Müslümanların...

İnsana yakın olan daha üstündür

İnsana yakın olan daha üstündür

Canlıların en üstünü insandır. Diğerleri insanlara yakınlığına göre üstündür. İnsana en yakın olanları at, maymûn, fil ve...

Mugire-Tebni Su’be

Mugire-Tebni Su’be

Meşhûr beş dâhiden biri olan Sahâbî. Meşhûr Arap dâhilerinden Mugîre der ki: Biz Araplar içinde, dînine son...

Cennete dilediği kapıdan girenler

Cennete dilediği kapıdan girenler

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dost düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dille karşılamalı, hiç kimseyle münakaşa etmemeli. Herkesin...

Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe

Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe

Kur'ân-ı kerîmi en iyi okuyanlardan. Hazret-i Ebû Bekir zamanında Müseylemet'ül Kezzâb'a karşı yapılan Yemâme...

Anlamak, kalbe nakşetmek demektir

Anlamak, kalbe nakşetmek demektir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Faydasız ilimden sana sığınırım yâ Rabbî) diye dua ediyor. Bu dua, (Öğrendiklerimizle amel etmeli,...

Kendini tanıyan Rabbini tanır

Kendini tanıyan Rabbini tanır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Men arefe nefseh, fekad arefe rabbeh) buyuruyor. Yani insan kendini tanır, kim olduğunu anlarsa, ancak o zaman...

Âhirette asla karışıklık olmaz

Âhirette asla karışıklık olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Eshab-ı kiram, Peygamber efendimize kavuştuktan sonra, Eshab-ı kiram oldular, gerçek imana kavuştular. Kendi aralarında da hep sohbet...

Aklı kullanmak ve düşünmek

Aklı kullanmak ve düşünmek

Rûh deyince kalb ile beraber, insana ait olan rûh anlaşılır. Aklı kullanmak, düşünmek ve gülmek gibi şeyleri yapan bu rûhdur. Hayvanî...

Muhterem annenin vefatı

Muhterem annenin vefatı

Sevgili Peygamberimizin, üç-beş yaşlarında bile hususi bir hali vardı. Tekbir getiriyor ve Allah’a hamd ediyordu. Esrarlı bir ciddiyet, ağır başlılık...

Acınacak mahlûk kimdir?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hayırlı insan...

Osmanlılarda okçuluk

Okçuluk  Osmanlıların ünlü sporlarındandır. Çok eski...

Allahü teâlâ seni her a…

Bir gün askerler bir mahkumu meydana...

İstişarenin önemi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir işin...

Allah bizi şeytanların …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Silsile-i aliyye...

Resulullah’a teşekkür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlâdan...

Kainatin Efendisi

O’nun şanı yücedir!

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, sekiz yaşına...

Misk kokulu Abdülmuttali…

Peygamber efendimizin babası Hazreti Abdullah...

Hazret-i Hadice ile evlen…

Hazret-i Hadice validemiz, Varaka bin...

Eshab-ı kiram

Ebû Zer-i Gıfârî

Gıfârî kabilesinin reisi. Ebû Zer-i Gıfârî...

Amr Bin Âs

Meşhûr Arab dâhîlerinden. Önceleri kabîlesine uyarak...

Hansa Hatun

Meşhur kadın şair sahabilerden. Peygamber efendimiz...

Hikmetli Sözler

İhlâs fedakârlıktır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İhlâslı...

Hizmet için üç şart

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İslamiyet’e...

Hasreti çekilen insan

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müslümanın...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İslamiyet’e hizmet ederken büyüklerimize tâbi olmak ve söz dinlemek çok önemlidir. Çalışanların birbirini kırması, o büyükleri kırmak gibidir. Hizmetlerde âmirin maiyetinde olanlar, onun sözünden kesinlikle ayrılmamalı. Onu dinlemek ve ona tâbi olmak büyüklere tâbi olmaktır. Uyum içinde, birlik ve beraberlik içinde çalışılınca, aklın ermediği başarılar görülür.

Verilen işin takibi de önemlidir. Görevi alan, aldığı işin bitirildiğini mutlaka bildirmeli. Eğer bir yerde takılıyorsa, onu da bildirmeli. Çünkü bir saatin bir dişlisi durursa, o saat, vakti yanlış gösterir. O hâlde herkes kendine verilen işi, öncelikle yerine getirmeli. Bilgi vermemek işe önem vermemek demektir.

Başarı, Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmak, Onun kullarının duasını almak ve büyüklerin arzularını yerine getirmektir. Bu üçü birlikte olursa istenen başarı olur.

Bu hizmetlerde çalışan herkes işin sahibidir. (Bu iş benimdir, işin sahibi benim) diye çalıştığı için başarılıdır. Yoksa başkasının işinde hiç kimse bu kadar başarılı olamaz.

Bu işlerimizde çalışanların birbirleriyle yardımlaşmaları, birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermeleri, vakfa para yardımı yapmak gibidir, aynı sevabı kazandırır. Bir arkadaşın ihtiyacını giderip duasını almak çok önemlidir.

Başka yerlerde çalışanlar, çalıştıkları yerden bir şey almak için geliyorlar. Dine hizmette çalışanlar ise, bir şey vermek için geliyorlar. Almayı hiç düşünmezler. Maaş almaları onlara zarar vermez, çünkü gayeleri o değildir. Esas gayeleri vermektir. Bedeniyle, aklıyla veya para kazandırmak suretiyle olan bu vermeler, bir araya geliyor ve o küçük derelerden, büyük bir nehir meydana geliyor. Bunlar niçin almayıp da veriyorlar? Bu hizmetlerin başındaki büyüklerimiz, böyle verdikleri için ve bu iş de, bu maksatla kurulduğu için hep vermek hedefleniyor. İş, baştakine tâbidir. Büyükler, bir şeyler almak şöyle dursun, bunun düşüncesi bile, hizmetleri bitirir.

Hizmetler, çalışanların ihlâsı devam ettiği müddetçe devam eder. İhlâsları yok olursa işler de biter. Onun için ihlâslı kişiler lazımdır. Böyle bir kimse, çalışmayıp otursa da, orada bulunması yeter. Çünkü bu hizmetler ihlâs sahibi olmayanlarla yürümez.