Enver Abinin sohbetlerinden...

Enver Abinin sohbetlerinden...

En hayırlı iş, dinimize hizmettir, fakat bu hizmetlerin zerresini kendimizden bilirsek, yanarız. Müminlerin duası, büyüklerin himmeti ve Allahü...

İçinizde en günahkâr benim

İçinizde en günahkâr benim

Ahmed Rufai hazretleri, bir gün talebelerine der ki: - İçinizde kim bende bir ayıp, bana yakışmayan bir hâl görüyorsa...

Osmanlı paşasının siyaseti

Osmanlı paşasının siyaseti

Hasan Fehmi Paşa, bir aralık hususî bir vazîfe ile Londra'ya gitmişti. İngiliz ricalinden biri ile vuku bulan hususî mülâkatında İngiliz:...

O, bu ümmetin Peygamberi!

O, bu ümmetin Peygamberi!

Şam yönüne gitmekte olan kervandakiler, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamberimizin üzerinde, O’nu gölgeleyen bir bulutun...

Hanzala Bin Ebû Âmir

Hanzala Bin Ebû Âmir

Meleklerin yıkadığı sahâbî. Hanzala Bedir gazâsında bulundu. O zaman henüz bekârdı. Bedir gazâsından bir müddet sonra Abdullah bin...

Emr-i ma’rûf

Emr-i ma’rûf

Bazıları, başkalarının yaptıklarına karışmamak lazım, tasavvuf büyükleri, başkasına karışmazlardı, kimseye ilişmezlerdi, diyorlar. Bu, doğru değildir ve dinde yara...

Büyükleri seven mahrum kalmaz

Büyükleri seven mahrum kalmaz

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin başka bir şehirde yaşayan sevenlerinden biri anlatır: Bir gün pazarda gezerken bir güzel kadın görüp tekrar tekrar...

Haramdan kaçmak

Haramdan kaçmak

Haramları, büyük günah ve küçük günah diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günahlardan da, büyük günah...

Hizmet için üç şart

Hizmet için üç şart

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İslamiyet’e hizmet edecek kişinin üç şarta haiz olması lazımdır: Birincisi, sevimli yani güler yüzlü,...

İtalya'da Bir Yeniçeri

İtalya'da Bir Yeniçeri

Bir Osmanlı Yeniçeri’si 1683’deki Viyana Kuşatması’nın hemen ardından bir yeniçeri İtalya’ya geçip yerleşir. İl Turco olarak...

Herkes sahibiyle ve hocasıyla övünür

Herkes sahibiyle ve hocasıyla övünür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kadı Iyad hazretleri bir gün, (İki şeye çok seviniyor, göklerde uçuyorum. Sanki yıldızlar ayaklarımın altında, elimi...

Oruç aç kalmak değil

Dr. Dewey, Dr. Guelpa, Dr. Frumusan...

Müslüman nasıl olmalı

Müslümanlar, Allahü teâlânın yasak ettiği, zararlı...

Bir yabancının hac düşü…

18. yüzyılda Osmanlı ülkesine gelerek intibalarını...

Ebû Seleme

Tek başına hicret eden sahâbî. Allahü teâlânın...

Maksat dünya ve ahıret…

Allahü teâlâ, İslâm dînini, insanların dünyada...

Huzeyfe Bin Yemân

Sevgili Peygamberimizin sırdaşı. Huzeyfe bin Yemân hazretleri...

Kainatin Efendisi

Güneş artık doğmak üzere!

Artık, sevgili Peygamberimizin yaşları kırka...

Nur’un temiz alından temi…

Âdem aleyhisselamın alnına nakşedilen bu...

Kurbanlık oğul

Abdülmuttalib’in, Zemzem kuyusunu kazdıktan sonra...

Eshab-ı kiram

Hamza bin Abdülmuttalip

Şehîdlerin efendisi. Abdullah ibni Mes’ûd buyuruyor...

Sehl Bin Hanîf

Eshâb-ı kirâmın okçularından. Uhud gazâsında bir...

Ümm-i Habîbe

Peygamberimizin hanımlarından. Ümm-i Habîbe, ilk önce...

Hikmetli Sözler

Ölülere hediye

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ölmüşlerimizin...

Kendimizi düzeltmeden baş…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Asıl...

Büyüklerin gözünden düşme…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Mevlana...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İslamiyet’e hizmet ederken büyüklerimize tâbi olmak ve söz dinlemek çok önemlidir. Çalışanların birbirini kırması, o büyükleri kırmak gibidir. Hizmetlerde âmirin maiyetinde olanlar, onun sözünden kesinlikle ayrılmamalı. Onu dinlemek ve ona tâbi olmak büyüklere tâbi olmaktır. Uyum içinde, birlik ve beraberlik içinde çalışılınca, aklın ermediği başarılar görülür.

Verilen işin takibi de önemlidir. Görevi alan, aldığı işin bitirildiğini mutlaka bildirmeli. Eğer bir yerde takılıyorsa, onu da bildirmeli. Çünkü bir saatin bir dişlisi durursa, o saat, vakti yanlış gösterir. O hâlde herkes kendine verilen işi, öncelikle yerine getirmeli. Bilgi vermemek işe önem vermemek demektir.

Başarı, Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmak, Onun kullarının duasını almak ve büyüklerin arzularını yerine getirmektir. Bu üçü birlikte olursa istenen başarı olur.

Bu hizmetlerde çalışan herkes işin sahibidir. (Bu iş benimdir, işin sahibi benim) diye çalıştığı için başarılıdır. Yoksa başkasının işinde hiç kimse bu kadar başarılı olamaz.

Bu işlerimizde çalışanların birbirleriyle yardımlaşmaları, birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermeleri, vakfa para yardımı yapmak gibidir, aynı sevabı kazandırır. Bir arkadaşın ihtiyacını giderip duasını almak çok önemlidir.

Başka yerlerde çalışanlar, çalıştıkları yerden bir şey almak için geliyorlar. Dine hizmette çalışanlar ise, bir şey vermek için geliyorlar. Almayı hiç düşünmezler. Maaş almaları onlara zarar vermez, çünkü gayeleri o değildir. Esas gayeleri vermektir. Bedeniyle, aklıyla veya para kazandırmak suretiyle olan bu vermeler, bir araya geliyor ve o küçük derelerden, büyük bir nehir meydana geliyor. Bunlar niçin almayıp da veriyorlar? Bu hizmetlerin başındaki büyüklerimiz, böyle verdikleri için ve bu iş de, bu maksatla kurulduğu için hep vermek hedefleniyor. İş, baştakine tâbidir. Büyükler, bir şeyler almak şöyle dursun, bunun düşüncesi bile, hizmetleri bitirir.

Hizmetler, çalışanların ihlâsı devam ettiği müddetçe devam eder. İhlâsları yok olursa işler de biter. Onun için ihlâslı kişiler lazımdır. Böyle bir kimse, çalışmayıp otursa da, orada bulunması yeter. Çünkü bu hizmetler ihlâs sahibi olmayanlarla yürümez.