Bazı çevreler, Hıristiyanları, Yahudileri kendilerine dost edinmektedirler. “Tesavvuf, herkesle iyi geçinmektir, herkese karşı hoşgörülü olmaktır” diyorlar. Halbuki, Allahü teâlâ, Tövbe sûresinin 74. cü âyetinde Resulüne meâlen, “Ey Peygamberim! Kâfirlerle, münâfıklarla cihâd et! Onlara düşmanlık yap!” buyurdu.

Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” yolu, kâfirlere düşmanlık, onlarla cihâd idi. Kafirlerle dost olanlar, Resûlullahın yolundan ayrılmışlar, başka yol tutmuşlar. Tuttukları yol, dalâlet yoludur. Doğru yoldan çıkmaktır. Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler, Allahü teâlânın kâfirlere düşman olduğunu, açıkca bildiriyor. Onun düşmanlarını seven, Onu sevmiş olur mu?

Kâfirler , Allahü teâlânın düşmanı olmasalardı, “Bugz-ı fillah” farz olmazdı. İnsanı Allahü teâlânın rızâsına kavuşduracakların en üstünü olmaz ve imanın kemâline sebeb olmazdı. Hadîs-i şerîfte, “Bir kimse, Allahü teâlânın düşmanlarını düşman bilmezse, hakîkî iman etmiş olmaz. Müminleri Allah için sever ve kâfirleri düşman bilirse, Allahü teâlânın sevgisine kavuşur” buyuruldu.

Bir hadîs-i şerîflerde, “Bir kimse, Allahın dostlarını sever, düşmanlarını düşman bilirse ve Allah için verir ve Allah için vermezse, imanı kâmil olur”,”İsyân edenlere düşmanlık ederek, Allaha yaklaşınız!”, “Allahü teâlâ, bir Peygambere vahy etti ki, falan âbide söyle: Dünyada zühd ederek, nefsini râhata kavuşturdun ve kendini kıymetlendirdin. Benim için ne yapdın? Âbid sordu: Yâ Rabbî! Senin için ne yapılır? Allahü teâlâ buyurdu: Düşmanıma, benim için düşmanlık ettin mi ve sevdiğimi benim için sevdin mi?”

Sevenin, sevgilinin sevdiklerini sevmesi ve sevmediklerini sevmemesi lâzımdır. Bu sevgi ve düşmanlık, insanın elinde değildir. Sevginin îcâbıdır. Dostun dostları, insana sevimli görünür. Düşmanları, çok çirkin görünür. Bir kimse, birisini seviyorum derse, onun düşmanlarından uzaklaşmadıkca, sözüne inanılmaz.

Allahü teâlâ meâlen buyuruyor ki, “Kâfirleri sevmek, Allahü teâlâyı sevmemekdir. İki zıd şey, birlikde sevilemez”. İki düşman, birlikte sevilemez. Bir kimse, seviyorum dese, fakat onun düşmanlarından uzaklaşmazsa, bu sözüne inanılmaz. Âl-i İmrân sûresinin 28. ci âyetinde meâlen, “Kâfirleri sevenleri, Allahü teâlâ, azâbı ile korkutuyor” buyurdu. Bu büyük tehdîd, kafirleri sevmenin çirkinliğinin çok büyük olduğunu gösteriyor.