Osmanlı’da ramazan hazırlığı, şaban ayında başlar, arefeye kadar sürerdi. İftar topları elden geçer, konaklarda halka açık iftar sofraları kurulacağı daveti fermanla konu komşuya duyurulurdu. Hısım, dost arasında habersiz iftar, ‘ziyareti hürmet’ ifadesiydi.

Diş kiraları, sadakalar, fitreler selâmet-i kenara ayrılır. Fakir evlerin kapısına testiler ve sepetlerle ‘ihtiyaç’ gizlice bırakılırdı. Devleti Âliyye ramazana bir başka hazırlanırdı. “İhtisab Kanunnameleri”yle, millet her vakit ve bilhassa mübarek aylarda zarardan korunurdu. Misal; “Etmekçiler, çaşni dutdukların narh üzere pâk işleyeler, eksik ve çiğ olmaya.

Etmek içinde kara bulunursa, tabanına let uralar; eksük olursa tahta külâh uralar, cerime alalar. Her etmekçinin elinde iki aylık, ekall bir aylık un buluna. Eyle olıcak etmek gâyet eyü ve arı olmak gerekdir. Tâ ki, nâgâh bazara un gelmeyüb Müslümanlara muzâyaka göstermeyeler. Aşçılar ve başçılar ve büryancılar ve börekçiler, fi’l-cümle ta’âm bişürûb satanlar, eyü ve pâk bişüreler ve kabların pâk suyla yuyalar ve pâk bez ile sileler ve bir kerre çanak ve tabak yudukları suyla tekrar bir çanak ve bir tabak dahi yumayalar.

Ve kazanların, kepçelerin dahi kalaysız dutmayalar. Hububat ve bal ve yağ ve sâir me’kûlât kısmında, muhtesib, kadı ma’rifetiyle kemâ-yenbeğî teftiş eyleye. Bakkallar ve attarlar ve bezzâzlar ve takyeciler, onun on bire satalar, ziyâdeye satmayalar. Ziyâdeye satarlarsa, muhtesib dutub te’dîb ede. Eğer muhâlefet olursa, siyaset oluna. Ammâ bu bâbda ve kadı ma’rifeti bile ola.” (İstanbul İhtisab Kanunnamesi)


Orhan Gazi’nin “ekmek” fermanıyla başlayan “hububatçı, aşçı, etmekçi, buryancılar”a kadar genişleyen kanunnâmelerle tedbir alınırdı. 1502’de “Kanunname-i ihtisabı Bursa” fermanıyla halkın ekmeğine karşı verilen devlet güvencesi Osmanlı topraklarında farklı uygulamalarla asırlarca sürdü.