Sultan Gazneli Mahmud, İslâmiyet’in Türk diyârlarında ve Hindistan’da, İrân’da yayılması için mücadele etti. Gazneli Mahmud mücâhid, edib ve derviş idi. Allahü teala’nın sevgili kulları olan İslâm âlimlerine, ariflere, evliyâya çok kıymet verir, hürmet gösterirdi. Onların dualarını ve emirlerini almak için gözlerinin içine bakardı.

Silsile-i Aliyye büyüklerinden zamanın incisi, kutb-ı irşadı, mürşid-i kâmili, Hasen-i Harkâni (kuddise sirruh) hazretlerini ziyaret etmiş, teveccühlerine kavuşmuştur. Gönüllerin sultanı, Hasen Harkâni Hazretleri, ‘bir hâdise’nin ardından Gazneli’ye hırka takdim etmiştir.

Gazneli hırkadan hasıl olan feyz ve bereketi gördüğünü hep dillendirir. Gazneli Mahmud, “Gönül yap ey zahida beyt-i Hüdâ’dır taât istersen, Muhakkakdır ki, bab-ı cenneti hatr-ı şiken açmaz” der. (Ey zâhid! Eğer Allah’ın rızasını kazanmak istersen, herkesin gönlünü hoş tut. Zirâ kâlb Allah aşkının bulunduğu bir evdir.

Unutma ki; cennet kapılarını açmak şerefi, her halde kâlb kıranlara ait değildir.) Sultanın Ayaz denilen zata çok yakın olması, saray tebasını rahatsız etmektedir. Sultan Gazneli bir savaş sonunda çok kıymetli bir yakut taşını ganimet olarak ele geçirir. Taş kendisine arz edildiğinde herkesi şaşıtan bir olay yaşandı.

Gazneli: Al bu taşı kır, paramparça et!..

Başvezir: Aman sultanım çok kıymetli bunu kıramam!
Sonra yanındaki diğer vekil vezire aynı şeyi söyler.

Vekil vezir: Ama sultanım, paha biçilmez, kırılmaz bu!.. Gazneli’nin vüzerâ ve tebası taşı kırmaya yanaşmaz. Sultan, sırdaşı, ahbâbı Ayaz’ı çağırtıp:

Gazneli: Ayaz al bu taşı kır! Ayaz taşı yere çalıp, paramparça eder!

Gazneli: Bre Ayaz ne yaptın? Herkes paha biçilmez, kıymetli olduğunu söyledi. Nasıl kırdın?

Ayaz: Sultanım, ne taştan ne elmastan, bizim için kıymetli olan sizin emriniz, kalbinizdir. Kalbiniz kırılacağına varsın taş kırılsın.

Gazneli bi’l cümle azâya dönüp:
Ayaz’ı niçin severim anladınız mı? Beni ‘kıytırık’ bir taşa değişmedi.