Kalbde imanın sabit kalması için

Kalbde imanın sabit kalması için

Bunun için, Resûlullah her zaman, “Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik” duâsını okurdu ki,...

Bu hizmetlere sahip çıkalım

Bu hizmetlere sahip çıkalım

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Iyd, bayram demektir, her sene tekrar ettiği, avdet ettiği için ıyd deniyor. Bundan sonra her günümüzün bayram...

Korku ve sevgi

Korku ve sevgi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhum hocamız anlatıyor: (Seyyid Abdülhakîm efendiye karşı bir edepsizlik yapmaktan o kadar korkardım ki, belki yanlış bakarım...

İnsanların en iyisi ve en kötüsü

İnsanların en iyisi ve en kötüsü

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir insan, herkesin ne düşündüğünü anlasa, kaybolan şeylerin nerede olduğunu bilse, her ettiği dua kabul olsa, bu...

Bahira’nın beklediği misafir

Bahira’nın beklediği misafir

Efendimiz on iki yaşlarında iken, Ebu Talib’in Şam’a giden ticaret kervanına katıldı.. Bu, O’nun ilk yolculuğu... Kervan, Busra’da, bir manastırın...

İhlâs ve dua

İhlâs ve dua

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Yarına çıkacağımız belli değil, ama bugün fırsat elimizdedir. Âhirete yarar iş yapmak için bugünü...

Onlara merhamet yok!

Onlara merhamet yok!

Allahü teâlânın rahmeti, şefkati dünyada müminlere ve kâfirlere, herkese birlikte yetiştiği ve herkesin çalışmasına ve iyiliklerine...

Neyimize güveniyoruz?

Neyimize güveniyoruz?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlânın indinde dünyanın sivrisineğin kanadı kadar kıymeti yoktur. O hâlde bu kadar kıymetsiz olan...

Müslüman başkalarına zarar vermez!

Müslüman başkalarına zarar vermez!

İslam ahlâkı ile ahlâklanmış, nefsini terbiye etmiş Müslüman, ibâdetini tam yapar. Allahü teâlâya olan şükrân...

Allah dostunu üzmek

Allah dostunu üzmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allah dostları, Allah rızası için yaşarlar. Allahü teâlânın bazı sıfatlarıyla sıfatlanmışlardır. Allahü...

Teslimiyetin önemi

Teslimiyetin önemi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Silsile-i aliyye büyüklerinden birine zerre kadar benzerlik, deryalar dolusu ibadet kadar değerlidir. Çünkü dinin...

Cennete giden yola girm…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlânın...

O aslında bizi değil, h…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet...

Cennete dilediği kapıda…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dost düşman...

İki cihan saadeti

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dünya ve...

Korkusuz cengaver Yahya…

Budin Paşasının yüzü aydınlandı. Yahya Ağa...

Sevmek itaatle ölçülür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Âmir durumunda...

Kainatin Efendisi

Dünya karanlığa gömül…

Fahr-i kâinat efendimiz doğmadan önce...

Zulüm, had safhadaydı...

Yeryüzünün merkezi olan mübarek Mekke’de...

“Hacer-ül-Esved”in yeri

Resulullah efendimiz otuz beş yaşında...

Eshab-ı kiram

Sâbit Bin Kays

Peygamber efendimizin hatîblerinden. 630 senesinde henüz...

Sehl Bin Sa'd

Medîne'de en son vefât eden...

Beşir Bin Sa'd

Hazret-i Ebû Bekir'e ilk bîât...

Hikmetli Sözler

Sıkıntı var diye hizmette…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bizden...

Dinimize hizmet, mıknatıs…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İhlâsı...

Saadetin başı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allah diyen aziz, para diyen rezil olur. Herkes bu iki kutup etrafında toplanmıştır. Bir kısmı Allah yolunu, bir kısmı paranın yolunu tutmuştur. Paranın yolunu tutan, daima hüsrana uğrar ve Cehennemin dibine gider. Allah diyen, bol paraya kavuşur, parasını hep hayra sarf eder. İnsanların değil, Allah’ın kıymet verdiğine kıymet verir, çünkü insan fanidir. Onun verdiği değer de fanidir. Allah’ın verdiği değer ise bakidir, çok kıymetlidir.

Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hak yolu bulması şöyle anlatılır:
(Bir ağaç altında otururken, iki gözü kör bir kuşun ağaçtan inip, yeri eşerek altın bir kutu çıkardığını görür. Dikkat edince, kutunun içindeki susamı kuşun yediğini görür. Daha sonra başka bir yeri gagasıyla eşer ve o kutuda bulunan suyu içer. Tekrar gagasıyla gömüp ağaca çıkar. Topraktaki kutuların yerleri belirsiz hâle gelir. Bunları görünce, Allahü teâlâya tevekkül etmenin hakikatini anlar ve tevekkül etmeye karar verir. Biraz ileride, bir viranede fakirlerle karşılaşır. Geceyi birlikte geçirirler. Ertesi gün, Zünnûn-i Mısrî hazretleri, bir küp altın bulur. Küpün ağzında bulunan tahta kapakta, Allah ismi yazılıdır. Altınları fakirlere dağıtır, kendisi de tahtayı alıp, o gece orada yatar. Uyandıkça, yazıyı öpüp, başına koyar, gözüne sürer. Gece rüyasında, (Allah’ın ismini aziz tuttun. Sen de aziz ol!) derler. Sonra uyanır. O anda, gönlü ve içi nurla dolar.)

Kendisi de şunu anlatır:
(Bir gün dağda dolaşırken bir topluluk gördüm. Herkesin belli bir rahatsızlığı var. (Burada ne yapıyorsunuz?) diye sorduğumda, (Şu mağarada bir âbid var, her yıl bir sefer dışarı çıkar, bize okur, hepimiz şifâ buluruz) dediler. Ben de onlara katılarak, dışarı çıksın diye bekledim. Beyaz sakallı heybetli bir zat çıktı. Heybetinden sanki dağ sallandı. Sonra şefkatli bir gözle onlara baktı, bir şeyler okudu, onlara doğru üfledi. Okumalarını bitirip mağaraya girerken eteğine yapışıp (Milletin bedenî hastalığına okuduğunuz gibi, benim de kalbî hastalığıma şifa okur musunuz?) dedim. Bana hiç bakmadı bile ve eteğini elimden çekip, (Sen Rabbini bırakarak benim yanıma gelme, git Rabbin için çalış!) dedi. Ondan sonra kemâle geldim.)