Es'ad Bin Zürâre

Es'ad Bin Zürâre

Câhiliye devrinde de tek bir Allaha inanan sahâbî. Resûlullah efendimiz, Mekke'de herkesi îmâna da'vet ediyor, İslâm...

Her hayrın anahtarı, her derdin ilacı

Her hayrın anahtarı, her derdin ilacı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmandan sonra namaz gelir. Allahü teâlânın en çok sevdiği ibadet namazdır. Namaz kılmayan yüz bin hac yapsa,...

İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi emreder!

İslâmiyet ilerlemeyi teknolojiyi emreder!

İslâmiyeti bilen, İslâm ahlâkı ile ahlanmış bir müslüman ileri görüşlü olur, gerici olmaz. İslâm düşmanları, temiz...

Kavmini azab ile korkut!

Kavmini azab ile korkut!

Sevgili Peygamberimize, peygamberliği bildirildi ve bu ilk vahiyden sonra üç sene vahiy gelmedi. Bu arada İsrafil aleyhisselam ismindeki melek gelip, bazı...

BRE KÖFTEHOR bu tütün çarpar!

BRE KÖFTEHOR bu tütün çarpar!

Devleti Osmani padişahı Sultan Dördüncü Murad Han, İslam halifelerinin seksenikincisidir. ‘Bağdat Fatihi’ olarak tanınır. Erken yaşta tahta...

İcâzetin sırrı

İcâzetin sırrı

Akşemseddin hazretleri, Fâtih Sultan Mehmed Hân hazretlerinin hocasıdır. Soyu, Hazreti Ebû Bekir’e dayanır. Kendisini ilim tahsiline adamış, Hacı...

İnsan âcizdir

İnsan âcizdir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanın haddini bilmesi için, kendisinin âciz ve hayatın hayâl olduğunu bilmesi yeterlidir. İnsan, kendiliğinden...

Sa'd Bin Mu'âz

Sa'd Bin Mu'âz

Ensârın en hayırlılarından. Muhammed aleyhisselâmın bi'setinin onuncu yılı başlarında Medîne'den gelen 12 kişi, Peygamberimizle...

Her kaptan, içindeki dışına sızar

Her kaptan, içindeki dışına sızar

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Güzel ahlaklı olmalı, herkese iyilik etmeli. (Ama bu, iyiliğe lâyık değil) diyerek iyilikten vazgeçmemeli. Karşımızdaki ne...

Ezan-ı Muhammedi ile iftar...

Ezan-ı Muhammedi ile iftar...

Osmanlı’da iftar açmak için iftar topundan ziyade minarelerden gelecek ezan-ı Muhammedi’ye kulak kabartılırdı. Top atacak zabit ezâna...

İmrân bin Husayn

İmrân bin Husayn

Meleklerle konuşan Sahâbî. İmrân bin Husayn, Hayber savaşında Müslüman oldu. Ondan sonraki bütün savaşlarda Peygamber efendimizin...

Kolesterolü düşürüyor

Yapılan araştırmalarda; ramazan boyunca total kolesterolde...

Musul’un Osmanlı hâkimi…

Yavuz Sultan Selim Han, Safevîlerle yapılan...

Ebû Dücâne

Resûlullah efendimizin fedâisi. Uhud harbinde sevgili Peygamberimiz...

Kıymet bilmek

Suda yaşayan balık suyun kıymetini bilmez...

İstigfar duâsı

Hadis-i şerifte, “Her namazdan sonra, üç...

Zulüm, had safhadaydı…

Yeryüzünün merkezi olan mübarek Mekke’de, küfür...

Kainatin Efendisi

Allah’ın adı ile oku!..

Peygamber efendimiz kırk yaşında... Ramazanın...

Hazret-i Hadice ile evlen…

Hazret-i Hadice validemiz, Varaka bin...

Bahira’nın beklediği mis…

Efendimiz on iki yaşlarında iken...

Eshab-ı kiram

İkrime Bin Ebî Cehil

Meşhur İslâm kumandanlarından. İkrime bin Ebî...

Fâtima Binti Esed

Hazret-i Ali’nin annesi. Fâtima binti Esed...

Hubeyb Bin Adiy

Darağacında ilk namaz kılan sahâbî. Uhud...

Hikmetli Sözler

Acınacak mahlûk kimdir?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hayırlı...

Yolumuzun esası

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Silsile-i...

Sormadan iş yapmaktan çok…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allah diyen aziz, para diyen rezil olur. Herkes bu iki kutup etrafında toplanmıştır. Bir kısmı Allah yolunu, bir kısmı paranın yolunu tutmuştur. Paranın yolunu tutan, daima hüsrana uğrar ve Cehennemin dibine gider. Allah diyen, bol paraya kavuşur, parasını hep hayra sarf eder. İnsanların değil, Allah’ın kıymet verdiğine kıymet verir, çünkü insan fanidir. Onun verdiği değer de fanidir. Allah’ın verdiği değer ise bakidir, çok kıymetlidir.

Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hak yolu bulması şöyle anlatılır:
(Bir ağaç altında otururken, iki gözü kör bir kuşun ağaçtan inip, yeri eşerek altın bir kutu çıkardığını görür. Dikkat edince, kutunun içindeki susamı kuşun yediğini görür. Daha sonra başka bir yeri gagasıyla eşer ve o kutuda bulunan suyu içer. Tekrar gagasıyla gömüp ağaca çıkar. Topraktaki kutuların yerleri belirsiz hâle gelir. Bunları görünce, Allahü teâlâya tevekkül etmenin hakikatini anlar ve tevekkül etmeye karar verir. Biraz ileride, bir viranede fakirlerle karşılaşır. Geceyi birlikte geçirirler. Ertesi gün, Zünnûn-i Mısrî hazretleri, bir küp altın bulur. Küpün ağzında bulunan tahta kapakta, Allah ismi yazılıdır. Altınları fakirlere dağıtır, kendisi de tahtayı alıp, o gece orada yatar. Uyandıkça, yazıyı öpüp, başına koyar, gözüne sürer. Gece rüyasında, (Allah’ın ismini aziz tuttun. Sen de aziz ol!) derler. Sonra uyanır. O anda, gönlü ve içi nurla dolar.)

Kendisi de şunu anlatır:
(Bir gün dağda dolaşırken bir topluluk gördüm. Herkesin belli bir rahatsızlığı var. (Burada ne yapıyorsunuz?) diye sorduğumda, (Şu mağarada bir âbid var, her yıl bir sefer dışarı çıkar, bize okur, hepimiz şifâ buluruz) dediler. Ben de onlara katılarak, dışarı çıksın diye bekledim. Beyaz sakallı heybetli bir zat çıktı. Heybetinden sanki dağ sallandı. Sonra şefkatli bir gözle onlara baktı, bir şeyler okudu, onlara doğru üfledi. Okumalarını bitirip mağaraya girerken eteğine yapışıp (Milletin bedenî hastalığına okuduğunuz gibi, benim de kalbî hastalığıma şifa okur musunuz?) dedim. Bana hiç bakmadı bile ve eteğini elimden çekip, (Sen Rabbini bırakarak benim yanıma gelme, git Rabbin için çalış!) dedi. Ondan sonra kemâle geldim.)