Allah görüyor ve biliyor

Allah görüyor ve biliyor

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Konuşmamızda, alışverişimizde ve her işimizde Allahü teâlâya hesap vereceğimizi düşünmeliyiz. (O bu, bana ne...

Abdullah Bin Abbâs

Abdullah Bin Abbâs

Tefsîr âlimlerinin şâhı. Resûlullah efendimiz Mekke’de iken, Abdullah ibni Abbâs’ın annesine buyurmuştu ki: - Senin bir oğlun...

Kalbden gelen kalbe gider

Kalbden gelen kalbe gider

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyuruyor ki: (Kendinden bahsedeni dinlemeyin, ne anlatırsa anlatsın, nefsinden...

Ölülere hediye

Ölülere hediye

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ölmüşlerimizin ve bütün müminlerin ruhlarına hediye etiğimiz hatimler, Fâtihalar, salevatlar ve hatm-i...

Ur çıkmadan nur girmez

Ur çıkmadan nur girmez

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Küfürden sonra en kötü ahlâk, en büyük günah, kibirli olmaktır. Peygamber efendimiz, (Kalbinde...

Küfre götüren günah

Küfre götüren günah

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Gıybet, küfre en yakın günahtan biridir. Kim dikkat edip bu günahtan sakınmazsa, artık tabiî bir hâl alır ve...

Yirmi saniyede mi yapacaksın?

Yirmi saniyede mi yapacaksın?

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine bir gün şeytan der ki: - Ya Cüneyd, senin kadar yüksek dereceye ulaşan başka bir büyük zat tanımıyorum. Yirmi...

Kimler dost edinilir?

Kimler dost edinilir?

Bazı çevreler, Hıristiyanları, Yahudileri kendilerine dost edinmektedirler. “Tesavvuf, herkesle iyi geçinmektir, herkese karşı hoşgörülü...

Uyuyarak beklemek

Uyuyarak beklemek

Bir talebe; âlim ve faziletli bir zat olan hocasını çok severmiş. Sohbetinde bulunmaya can atıyormuş. Hocasına durumu bildirirler. Hocası da, (Madem bizi seviyor,...

Elhamdülillah hata itmedük!

Elhamdülillah hata itmedük!

Sultan İkinci Mahmud, bir yaz gününde tebdil-i kıyafet iki mabeyncisini yanına alarak Sirkeci’ye gider. Beylerbeyi’ne geçeceklerdir. İhtiyar bir...

Evliya zatlar niye seviliyor?

Evliya zatlar niye seviliyor?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Evliya bir zata, bir gün biri ziyarete gelir, (Uzun zamandır merak ediyorum. Bu talebeleriniz sizi niye bu kadar çok...

Sormadan iş yapmaktan ç…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet...

Soracak yerin olması bü…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlâ...

Hadice-tül Kübra

Peygamberimizin ilk hanımı. Hazret-i Hadice; güzelliği, malı...

Reyhane binti Semun

Peygamberimizin hanımlarından. Peygamber efendimiz Hendek savaşından sonra...

Allah için yapmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kur’an-ı kerimde...

Bir zaman gelir ki...

Alışverişte, şübheli şeylerden kaçınmalıdır. Harama yaklaşan...

Kainatin Efendisi

Nur’un temiz alından temi…

Âdem aleyhisselamın alnına nakşedilen bu...

Bahira’nın beklediği mis…

Efendimiz on iki yaşlarında iken...

Hoş geldin ya Resulallah

Yedi kat yer, yedi kat...

Eshab-ı kiram

Hubeyb Bin Adiy

Darağacında ilk namaz kılan sahâbî. Uhud...

Tufeyl Bin Amr

Işık Saçan Sahâbî. Tufeyl bin Amr...

Ubâde Bin Sâmit

Akabe bî'atlerinde kavminin temsilcisi olan...

Hikmetli Sözler

Bütün organların birbirin…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimize...

Hüseyin Hilmi Işık Efendi…

Merhum Enver Abimizin 2001 yılındaki...

Cennette beraber olma müj…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Günler...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allah diyen aziz, para diyen rezil olur. Herkes bu iki kutup etrafında toplanmıştır. Bir kısmı Allah yolunu, bir kısmı paranın yolunu tutmuştur. Paranın yolunu tutan, daima hüsrana uğrar ve Cehennemin dibine gider. Allah diyen, bol paraya kavuşur, parasını hep hayra sarf eder. İnsanların değil, Allah’ın kıymet verdiğine kıymet verir, çünkü insan fanidir. Onun verdiği değer de fanidir. Allah’ın verdiği değer ise bakidir, çok kıymetlidir.

Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hak yolu bulması şöyle anlatılır:
(Bir ağaç altında otururken, iki gözü kör bir kuşun ağaçtan inip, yeri eşerek altın bir kutu çıkardığını görür. Dikkat edince, kutunun içindeki susamı kuşun yediğini görür. Daha sonra başka bir yeri gagasıyla eşer ve o kutuda bulunan suyu içer. Tekrar gagasıyla gömüp ağaca çıkar. Topraktaki kutuların yerleri belirsiz hâle gelir. Bunları görünce, Allahü teâlâya tevekkül etmenin hakikatini anlar ve tevekkül etmeye karar verir. Biraz ileride, bir viranede fakirlerle karşılaşır. Geceyi birlikte geçirirler. Ertesi gün, Zünnûn-i Mısrî hazretleri, bir küp altın bulur. Küpün ağzında bulunan tahta kapakta, Allah ismi yazılıdır. Altınları fakirlere dağıtır, kendisi de tahtayı alıp, o gece orada yatar. Uyandıkça, yazıyı öpüp, başına koyar, gözüne sürer. Gece rüyasında, (Allah’ın ismini aziz tuttun. Sen de aziz ol!) derler. Sonra uyanır. O anda, gönlü ve içi nurla dolar.)

Kendisi de şunu anlatır:
(Bir gün dağda dolaşırken bir topluluk gördüm. Herkesin belli bir rahatsızlığı var. (Burada ne yapıyorsunuz?) diye sorduğumda, (Şu mağarada bir âbid var, her yıl bir sefer dışarı çıkar, bize okur, hepimiz şifâ buluruz) dediler. Ben de onlara katılarak, dışarı çıksın diye bekledim. Beyaz sakallı heybetli bir zat çıktı. Heybetinden sanki dağ sallandı. Sonra şefkatli bir gözle onlara baktı, bir şeyler okudu, onlara doğru üfledi. Okumalarını bitirip mağaraya girerken eteğine yapışıp (Milletin bedenî hastalığına okuduğunuz gibi, benim de kalbî hastalığıma şifa okur musunuz?) dedim. Bana hiç bakmadı bile ve eteğini elimden çekip, (Sen Rabbini bırakarak benim yanıma gelme, git Rabbin için çalış!) dedi. Ondan sonra kemâle geldim.)