Cezzar Ahmed Paşa

Cezzar Ahmed Paşa

Fransız ihtilalinin kudretli adamı Napoleon, kısa bir zaman içinde bütün Avrupa yı şaşırttı. Toulon limanından 450 gemiyle çıktı. 1.000 yıllık Venedik...

Said bin Zeyd

Said bin Zeyd

Cennetle müjdelenenlerden. Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası Zeyd bin Amr, İslâmiyetten önce Peygamberimizle görüşürdü....

Bir köylünün duası

Bir köylünün duası

Ubeydullah-ı Ahrar hazretlerini, büyük bir zat yapan bol dua almaktır. Bir gün alışveriş yaparken alışveriş yaptığı kişiden dua almadan köye...

Annenin hizmete ihtiyacı var

Annenin hizmete ihtiyacı var

İki kardeş vardı. Yatalak annelerine bir gece biri, diğer gece öteki bakacaktı. Öyle anlaşmışlardı. Abid olan nafile ibadete çok düşkündü,...

Senin Nasibin Diyar-ı Rum' dadır

Senin Nasibin Diyar-ı Rum' dadır

Niyâzî-i Mısrî, devamlı ibâdet ve tâatla meşgûl olduğu sırada, bir gece rüyâsında Seyyid Abdülkâdir-i...

Osmanlılarda okçuluk

Osmanlılarda okçuluk

Okçuluk  Osmanlıların ünlü sporlarındandır. Çok eski zamanlardan beri harp sahasında kendileriyle karşılaşanlar, Türklerin ok atmadaki...

Orucun ve iftiraya uğramanın sevabı

Orucun ve iftiraya uğramanın sevabı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Günlerin hayırlısı Cuma, ayların hayırlısı Ramazan, amellerin hayırlısı da vaktinde kılınan namazdır. Allahü...

Abdullah Bin Ümm-i Mektûm

Abdullah Bin Ümm-i Mektûm

Peygamberimizin müezzinlerinden. Abdullah bin Ümm-i Mektûm, Peygamberimizin İslâmiyeti anlatmaya başladığı ilk zamanlarda îman ile...

Allahü teâlâya iman

Allahü teâlâya iman

Allahü teâlâ zâtı ile vardır. Varlığı kendi kendiyledir. Şimdi var olduğu gibi, hep var idi ve hep var olacaktır. Varlığının önünde ve sonunda...

Saadetin başı

Saadetin başı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir mümin, evliya bir zatın kabrini ziyarete giderse, o zatın kalbinden bu müminin kalbine feyz akar. Ziyaret eden de, feyz...

Allahü teâlânın en çok sevdiği kul

Allahü teâlânın en çok sevdiği kul

İnsanlara yapılan iyilikler, âhiretin azablarından kurtulmağa ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Peygamberimiz “sallallahü teâlâ...

Dağıtılan miras

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet...

Dert ve belâdan kurtulm…

Hadis-i şerifte buyuruldu ki, “Birinize derd...

Bir kavmin efendisi, on…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz...

Nu'man Bin Mukarrin

Eshâb-ı kirâmın meşhûr kumandanlarından. Hazret-i Ömer, Eshâb-ı...

Feyzin gelmesi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Feyzin gelmesi...

İnsan tek başına kurtul…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsan birkaç...

Kainatin Efendisi

Hazret-i Hadice ile evlen…

Hazret-i Hadice validemiz, Varaka bin...

Nur’un temiz alından temi…

Âdem aleyhisselamın alnına nakşedilen bu...

Kurbanlık oğul

Abdülmuttalib’in, Zemzem kuyusunu kazdıktan sonra...

Eshab-ı kiram

Abdullah Bin Abbâs

Tefsîr âlimlerinin şâhı. Resûlullah efendimiz Mekke’de...

Ümm-i Şerik

Devsli muhacir hanım sahabîlerden. Devs’de müslüman...

Ümm-i Hânî

Hazret-i Ali’nin kızkardeşi. Peygamber efendimiz hicretten...

Hikmetli Sözler

Ayrı düşünmek, şeytana ye…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber...

Mümin kalb kırmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İyilik...

Doğru yolda olmanın ölçüs…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmam-ı...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allah diyen aziz, para diyen rezil olur. Herkes bu iki kutup etrafında toplanmıştır. Bir kısmı Allah yolunu, bir kısmı paranın yolunu tutmuştur. Paranın yolunu tutan, daima hüsrana uğrar ve Cehennemin dibine gider. Allah diyen, bol paraya kavuşur, parasını hep hayra sarf eder. İnsanların değil, Allah’ın kıymet verdiğine kıymet verir, çünkü insan fanidir. Onun verdiği değer de fanidir. Allah’ın verdiği değer ise bakidir, çok kıymetlidir.

Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hak yolu bulması şöyle anlatılır:
(Bir ağaç altında otururken, iki gözü kör bir kuşun ağaçtan inip, yeri eşerek altın bir kutu çıkardığını görür. Dikkat edince, kutunun içindeki susamı kuşun yediğini görür. Daha sonra başka bir yeri gagasıyla eşer ve o kutuda bulunan suyu içer. Tekrar gagasıyla gömüp ağaca çıkar. Topraktaki kutuların yerleri belirsiz hâle gelir. Bunları görünce, Allahü teâlâya tevekkül etmenin hakikatini anlar ve tevekkül etmeye karar verir. Biraz ileride, bir viranede fakirlerle karşılaşır. Geceyi birlikte geçirirler. Ertesi gün, Zünnûn-i Mısrî hazretleri, bir küp altın bulur. Küpün ağzında bulunan tahta kapakta, Allah ismi yazılıdır. Altınları fakirlere dağıtır, kendisi de tahtayı alıp, o gece orada yatar. Uyandıkça, yazıyı öpüp, başına koyar, gözüne sürer. Gece rüyasında, (Allah’ın ismini aziz tuttun. Sen de aziz ol!) derler. Sonra uyanır. O anda, gönlü ve içi nurla dolar.)

Kendisi de şunu anlatır:
(Bir gün dağda dolaşırken bir topluluk gördüm. Herkesin belli bir rahatsızlığı var. (Burada ne yapıyorsunuz?) diye sorduğumda, (Şu mağarada bir âbid var, her yıl bir sefer dışarı çıkar, bize okur, hepimiz şifâ buluruz) dediler. Ben de onlara katılarak, dışarı çıksın diye bekledim. Beyaz sakallı heybetli bir zat çıktı. Heybetinden sanki dağ sallandı. Sonra şefkatli bir gözle onlara baktı, bir şeyler okudu, onlara doğru üfledi. Okumalarını bitirip mağaraya girerken eteğine yapışıp (Milletin bedenî hastalığına okuduğunuz gibi, benim de kalbî hastalığıma şifa okur musunuz?) dedim. Bana hiç bakmadı bile ve eteğini elimden çekip, (Sen Rabbini bırakarak benim yanıma gelme, git Rabbin için çalış!) dedi. Ondan sonra kemâle geldim.)