Evliyaya derece vermek

Evliyaya derece vermek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Rahmet-i ilahi dünyada dinli dinsiz herkese gelir, ama Resulullah'tan nimetler, sadece şu iki şartla gelir: 1- Onun...

O aslında bizi değil, hizmetlerimizi seviyor

O aslında bizi değil, hizmetlerimizi seviyor

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet itikadı ve bu yolun büyüklerinin sevgisi bir cevherdir. Allahü teâlâ bu cevheri...

Amr Bin Âs

Amr Bin Âs

Meşhûr Arab dâhîlerinden. Önceleri kabîlesine uyarak, İslâm aleyhinde çalışan Amr bin Âs, sonra yaptıklarına pişman olarak...

İmanı korumak

İmanı korumak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmanın muhafazası çok zorlaştı. Allah korusun, insan, yanlış bir söz söyler, yanlış bir iş yapar veya bozuk bir şeye...

Dinimize uyan rahat eder

Dinimize uyan rahat eder

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Geçimsizlikler, hep dinimizin dışına çıkmaktan dolayıdır. Nitekim Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî...

Burada bir incelik var

Burada bir incelik var

Bir zaman, karı koca, Mısır’dan hacca gelmişler. Hac dönüşü Medine’ye uğramışlar. Bu sırada develerini kaybetmişler. Yol paraları da yok. Ortada...

Annen uykuda günah işlemiyor

Annen uykuda günah işlemiyor

İbadetini beğenmek çok kötüdür. Hele kendi ibadetine bakıp başkasını küçük görmek felakettir. Adam çocuğuyla ibadet...

Niye talaş ettünüz?

Niye talaş ettünüz?

Vezir-i azâm Koca Ragıp Paşa’nın sırdaşı Derviş Haşmet Baba, nüktedanlığı ile meşhurdur. Bunu bilen Sultan Üçüncü Mustafa, çok...

Kibirli olmanın alameti nedir?

Kibirli olmanın alameti nedir?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhum hocamız, (Kibir her iyiliğe engeldir) buyururdu. Bir kimsede kibir olup olmadığı, istişare edip etmemesiyle,...

Safiyye Binti Huyey

Safiyye Binti Huyey

Peygamberimizin hanımlarından. Safiyye binti Huyey, Hayber’de, soyluluğu, güzelliği, iyi ahlâk ve namusluluğu ile herkesçe beğenilirdi....

İlmihâlin önemi

İlmihâlin önemi

Merhum hocamız buyuruyor ki: Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye kitabını, İslâm âlimlerinin eserlerinden tercüme ederek hazırladık,...

İslamın emir ve yasakl…

İslamiyetin bildirdiği emir ve yasaklar, aklın...

Hubeyb Bin Adiy

Darağacında ilk namaz kılan sahâbî. Uhud savaşında...

Deniz üzerinde yürüyüp …

Kınalızâde Ali Çelebi şöyle anlatmıştır: Bursa'dan...

Talep edene hizmetçi ol

Gece yarısından sonra, Hazret-i Mevlana’nın dergahının...

Rızıkların daralması

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanlar, dinimizin...

Açlıkla imtihan kolay d…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlâ...

Kainatin Efendisi

O, bu ümmetin Peygamberi…

Şam yönüne gitmekte olan kervandakiler...

Hazret-i Hadice ile evlen…

Hazret-i Hadice validemiz, Varaka bin...

Hazret-i Hadice’nin rüya…

Sevgili Peygamberimiz yirmi beş yaşlarında...

Eshab-ı kiram

Seddad Bin Evs

Ailece müslüman olan sahabilerden. Seddad bin...

Abdullah Bin Cahş

Uhud şehîdlerinden. Sa’d bin Ebî Vakkâs...

Hanzala Bin Ebû Âmir

Meleklerin yıkadığı sahâbî. Hanzala Bedir gazâsında...

Hikmetli Sözler

Yardım eden yardım görür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü...

Ne mutlu imanla ölene!

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Başarı ve sevginin sırrı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Başarılı...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Allah diyen aziz, para diyen rezil olur. Herkes bu iki kutup etrafında toplanmıştır. Bir kısmı Allah yolunu, bir kısmı paranın yolunu tutmuştur. Paranın yolunu tutan, daima hüsrana uğrar ve Cehennemin dibine gider. Allah diyen, bol paraya kavuşur, parasını hep hayra sarf eder. İnsanların değil, Allah’ın kıymet verdiğine kıymet verir, çünkü insan fanidir. Onun verdiği değer de fanidir. Allah’ın verdiği değer ise bakidir, çok kıymetlidir.

Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hak yolu bulması şöyle anlatılır:
(Bir ağaç altında otururken, iki gözü kör bir kuşun ağaçtan inip, yeri eşerek altın bir kutu çıkardığını görür. Dikkat edince, kutunun içindeki susamı kuşun yediğini görür. Daha sonra başka bir yeri gagasıyla eşer ve o kutuda bulunan suyu içer. Tekrar gagasıyla gömüp ağaca çıkar. Topraktaki kutuların yerleri belirsiz hâle gelir. Bunları görünce, Allahü teâlâya tevekkül etmenin hakikatini anlar ve tevekkül etmeye karar verir. Biraz ileride, bir viranede fakirlerle karşılaşır. Geceyi birlikte geçirirler. Ertesi gün, Zünnûn-i Mısrî hazretleri, bir küp altın bulur. Küpün ağzında bulunan tahta kapakta, Allah ismi yazılıdır. Altınları fakirlere dağıtır, kendisi de tahtayı alıp, o gece orada yatar. Uyandıkça, yazıyı öpüp, başına koyar, gözüne sürer. Gece rüyasında, (Allah’ın ismini aziz tuttun. Sen de aziz ol!) derler. Sonra uyanır. O anda, gönlü ve içi nurla dolar.)

Kendisi de şunu anlatır:
(Bir gün dağda dolaşırken bir topluluk gördüm. Herkesin belli bir rahatsızlığı var. (Burada ne yapıyorsunuz?) diye sorduğumda, (Şu mağarada bir âbid var, her yıl bir sefer dışarı çıkar, bize okur, hepimiz şifâ buluruz) dediler. Ben de onlara katılarak, dışarı çıksın diye bekledim. Beyaz sakallı heybetli bir zat çıktı. Heybetinden sanki dağ sallandı. Sonra şefkatli bir gözle onlara baktı, bir şeyler okudu, onlara doğru üfledi. Okumalarını bitirip mağaraya girerken eteğine yapışıp (Milletin bedenî hastalığına okuduğunuz gibi, benim de kalbî hastalığıma şifa okur musunuz?) dedim. Bana hiç bakmadı bile ve eteğini elimden çekip, (Sen Rabbini bırakarak benim yanıma gelme, git Rabbin için çalış!) dedi. Ondan sonra kemâle geldim.)