Ahlâk ilminin dinimizdeki yeri

Ahlâk ilminin dinimizdeki yeri

Müslümanların öğrenmeleri lâzım olan bilgilere “İslâm ilimleri” denir. İslâm ilimleri ikiye ayrılır: Din bilgileri ve Fen...

Al sana Leyla

Al sana Leyla

Arayan belasını da, Mevlasını da bulur derler. Aramak, ihlasla istemek, buna kavuşmak için azimle çalışmak demektir. Bir şeyi iyi yapmak, onu çok ve...

Talhâ Bin Ubeydullah

Talhâ Bin Ubeydullah

İlk Müslüman olanlardan. Hazret-i Talhâ bin Ubeydullah, Resûlullah efendimizin; "Talhâ ve Zübeyr, Cennette komşularımdır"...

Elem dikeni batmadıkça, murad gülü açmaz

Elem dikeni batmadıkça, murad gülü açmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanların takdirlerine, iltifatlarına aldanmayalım, aslımızı unutmayalım. Aslımız bir avuç topraktır, topraktan geldik, toprağa...

Burada bir incelik var

Burada bir incelik var

Bir zaman, karı koca, Mısır’dan hacca gelmişler. Hac dönüşü Medine’ye uğramışlar. Bu sırada develerini kaybetmişler. Yol paraları da yok. Ortada...

O iyi olunca herşey iyi olur

O iyi olunca herşey iyi olur

Bedenin her uzvu, kendine mahsus muayen, belli bir iş için yaratılmıştır. Hastalığı ise, hangi iş için yaratılmışsa, onu yapamamasıdır. Ya o işi hiç...

Azm-ü, cezm-ü kast eyledük

Azm-ü, cezm-ü kast eyledük

Ramazan başında Darulhilâfe, Derseadet (hilâfet merkezi İstanbul) gibi İslâm toprakları yer yer süslenmiş, ramazan öncesinde karanlık olan...

İnsanların en faydalısı

İnsanların en faydalısı

İnsanın kendine, evlâdına ve ıyâline ve borclarını ödemeğe lâzım olanları helaldan kazanması farzdır. Bunun için çalışan sevap kazanır....

Kalbi temizlemeye çalışmalı

Kalbi temizlemeye çalışmalı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İslamiyet üç kısımdır: 1- İlim: İslamiyet’in en büyük düşmanı cehalettir. İlim öğrenmek farzdır....

Kafiriler sevilir mi?

Kafiriler sevilir mi?

Müminin kâfiri sevmesi üç dürlü olur. Birincisi, onun küfrünü beğenir. Bunun için sever. Bu muhabbet yasaktır....

Ne ben karışırım, ne de sen karış!..

Ne ben karışırım, ne de sen karış!..

Devlet-i Osmanî’de ramazan ayında idareciler ve amirler, emri altındaki işçinin, memurun, askerin işlerini hafifletirlerdi. Bu sebeple padişah dahi...

İyi huyları tamamlamak…

İslâm kelimesi, “Nefsini teslîm etmek, boyun...

Ebu Rafi

Peygamberimizin azatı kölelerinden. Ebu Rafi aslen Mısırlı...

İki yolun farkı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir din...

Zeyd Bin Sâbit

En meşhur vahiy kâtibi Sahâbî. Sevgili Peygamberimiz...

Âlim, kitaptan söyleyen…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir kimse...

Vücut yenileniyor

Orucun sağlığa olan etkileri sadece Müslüman...

Kainatin Efendisi

O, bu ümmetin Peygamberi…

Şam yönüne gitmekte olan kervandakiler...

Bahira’nın beklediği mis…

Efendimiz on iki yaşlarında iken...

Hoş geldin ya Resulallah

Yedi kat yer, yedi kat...

Eshab-ı kiram

Selmân-ı Fârisî

Ehl-i beytten sayılan İranlı sahâbî. Eshâb-ı...

Üsâme Bin Zeyd

Resûlullahın çok sevdiği sahâbîlerden. Peygamber efendimizin...

Ammâr Bin Yâser

Şehîd oğlu şehîd. Ammâr bin Yâser...

Hikmetli Sözler

Bilmiyorum diyen rahat ed…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Şah-ı...

İstifade yolunda en büyük…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Evliya...

Elem dikeni batmadıkça, m…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanların...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İyilik eden mutlaka karşılığını görür. Ettiği iyilik sonunda dönüp dolaşıp geri gelir. Yeter ki biz iyiliği karşılıksız yapıp hemen unutalım. Kötülük de böyledir, o da çıkıp geri gelir. Zulüm payidar olmaz. Diğer günahların cezası âhirete kalabilir, ama zulmeden dünyada da mutlaka cezasını görür. Müminin zulmetmesi olacak iş değildir.

Bir zata, bir talebesi, başka şehirdeki işin başında bulunan talebeyi över, (Çok hizmet ediyor, çok kazanıyor) der. O talebeyi iyi tanıyan hocası buyurur ki: (O arkadaş yanındakileri üzüyor, kalblerini kırıyor. Bizim yolumuzda, üzmek, kalb kırmak yoktur. Milyonlar kazansa ettiği hizmetlerin ona bir faydası olmaz. Kırdığı kalbler yüzünden yaptıkları heba olur. Allahü teâlâ, kalbi kırık olanların yanındadır. Küfrü, şirki affetmez, kibirliyi Cennete koymaz. Seven sevdiği gibi olur. Büyükleri sevdiğini söyleyen, fakat onlardan çok farklı yaşayan sözünde samimi değildir.)

İmam-ı Rabbanî hazretlerinin halifelerinden Âdem-i Bennurî hazretlerinin elini tutan herkesin bütün vücudu zikrederdi. Bunu duyan bir şarapçı da, meyhaneden çıkıp onun evine gelir. Âdem-i Bennurî hazretleri, (Niye geldin?) diye sorunca, (Elini sıkmaya geldim) der. (Git buradan, her tarafın şarap kokuyor) diyerek kovar. Adam (Peki) der, sallana sallana çıkıp gider. O anda (Allah demek için gelen bir kulumu sen nasıl kovarsın?) diye bir ses gelir. Âdem-i Bennurî hazretlerinin ödü kopar. Hemen bir talebesini gönderir, (Tez o sarhoşu getir!) der. Sarhoş o talebeye, (Gelmem, o benim kalbimi kırdı) der. Bu sefer büyük bir talebesini gönderir, (Git yalvar yakar, ona ölünceye kadar bakacağımı söyle!) der. Sarhoş yine aynı cevabı verip gelmez. Bu sefer daha büyük bir talebesini gönderir, (Yine gelmezse, onun elini tut, beni hatırlayarak kulağına bir kere Allah de!) diye tembih eder. Buna da sarhoş yine (Gelmem!) der. Talebe, (Peki gelme, ama kulağına bir şey söyleyeceğim) der. Sarhoş (Söyle!) der. Talebe onun elini sıkıca tutar, hocasını hatırlayıp kulağına (Allah) der demez, sarhoşun bütün vücudu zikre başlar. Sonra birlikte dergâha gelirler. Âdem-i Bennurî hazretleri onun gönlünü alır, hakkını helâl ettirir. Şu hâlde hak helâl ettirmek için elden ne gelirse yapmalıdır.