Damar sertliğine birebir

Damar sertliğine birebir

Orucun insan sağlığına tesîri, sayılamayacak kadar çoktur. Bunların içinden en önemlileri olarak karaciğer ve damarlar üzerindeki etkileri olarak...

Damar sertliği ve kolesterole iyi gelir

Damar sertliği ve kolesterole iyi gelir

Erzurum Tıp Fakültesi’nde, oruç tutanlar üzerinde yapılan bir araştırma da ilmî olarak orucun faydalarını ortaya koymuştur. Prof. Dr. Münip...

Helâl rızık ve dine hizmet

Helâl rızık ve dine hizmet

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dine yapılan hizmetleri devam ettirmek sağlıklı bünyeye; sağlıklı bünye de, helâl rızıkla beslenmeye bağlıdır. Cennete de,...

Hizmette doğruluk esastır

Hizmette doğruluk esastır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: En iyi âlim, kendinden söyleyen, kendine bağlayan değil, muteber kitaplardan nakleden, vasıta olandır. Dinimiz nakil dinidir....

İhlâs varsa, fitne olmaz

İhlâs varsa, fitne olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dine hizmette başarılı olabilmek için, fitneden uzak durmak, birlik ve beraberlik içinde olmak şarttır. Her işi, her hizmeti...

Benim hediyem de budur

Benim hediyem de budur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlâ tevbe istiğfar edeni muhakkak affeder. Kim istiğfar ederse, muhakkak kabul olur. Nasr sûresinde mealen,...

Hatırat-ı Çaldıran

Hatırat-ı Çaldıran

İkinci Selim Han, Babası Kanuni Sultan Süleyman devrinde birçok savaşa katılmakla beraber, tahta geçtikten sonra sefere çıkmadı....

İtikâd ve amel

İtikâd ve amel

Allahü teâlânın bildirdiği her din, iki kısmdır: İtikâd ve amel. Yani iman ve ahkâm. Bunlardan iman, her dinde aynıdır. İman, dînin aslı ve...

Sohbetten dağılırken

Sohbetten dağılırken

Bir toplantıdan kalkıldığı zaman şu duâ okunmalıdır: “Sübhânek-allahümme ve bi hamdike, eşhedü en lâilâhe illâ ente...

Günah ve zafer

Günah ve zafer

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Silsile-i aliyye büyükleri, Peygamber efendimizden gelen o mübarek nura ilave ve çıkarma yapmadılar, bid’at...

A'meş ve hanımı

A'meş ve hanımı

İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlernin arkadaşlarından, o dönemin hadis ve kıraat âlimlerinden Süleyman A'meş, bir gece evinde eşiyle tartışmış ve hanımını...

Hatîb Bin Ebî Beltea

Peygamber efendimizin elçilerinden. Hazret-i Hâtib, genç yaşında...

Hamd ve şükür duâsı

Her sabah bir kere “Allahümme mâ...

Sultan Selîm ve “Dede M…

Yavuz Sultan Selîm Han Mısır seferine...

Niyetin önemi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsan, âciz...

Evliyanın derecesini öl…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bağdat’a uzak...

İlk insanlar

İlk insan ve ilk Peygamber Âdem...

Kainatin Efendisi

Güneş artık doğmak üzere!

Artık, sevgili Peygamberimizin yaşları kırka...

Süt anne Halime Hatun

Amine validemiz, nurlu yavrusunu kucağına...

Doğduğu geceki olaylar

Resul-i ekrem efendimiz, doğmadan önce...

Eshab-ı kiram

Kâ’b Bin Züheyr

Peygamberimizin hırkasını verdigi şâir Sahâbî. Kâ’b...

Ukbe Bin Âmir

Eshâb-ı suffadan. Ukbe bin Âmir, Medîne...

Seddad Bin Evs

Ailece müslüman olan sahabilerden. Seddad bin...

Hikmetli Sözler

Emîrsiz, tek başına dine …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Enver Abinin hizmeti çok …

Merhum hocamızın sohbetlerinden: Talebelerim içinde en...

Zafere kavuşmak için iki …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İki...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İyilik eden mutlaka karşılığını görür. Ettiği iyilik sonunda dönüp dolaşıp geri gelir. Yeter ki biz iyiliği karşılıksız yapıp hemen unutalım. Kötülük de böyledir, o da çıkıp geri gelir. Zulüm payidar olmaz. Diğer günahların cezası âhirete kalabilir, ama zulmeden dünyada da mutlaka cezasını görür. Müminin zulmetmesi olacak iş değildir.

Bir zata, bir talebesi, başka şehirdeki işin başında bulunan talebeyi över, (Çok hizmet ediyor, çok kazanıyor) der. O talebeyi iyi tanıyan hocası buyurur ki: (O arkadaş yanındakileri üzüyor, kalblerini kırıyor. Bizim yolumuzda, üzmek, kalb kırmak yoktur. Milyonlar kazansa ettiği hizmetlerin ona bir faydası olmaz. Kırdığı kalbler yüzünden yaptıkları heba olur. Allahü teâlâ, kalbi kırık olanların yanındadır. Küfrü, şirki affetmez, kibirliyi Cennete koymaz. Seven sevdiği gibi olur. Büyükleri sevdiğini söyleyen, fakat onlardan çok farklı yaşayan sözünde samimi değildir.)

İmam-ı Rabbanî hazretlerinin halifelerinden Âdem-i Bennurî hazretlerinin elini tutan herkesin bütün vücudu zikrederdi. Bunu duyan bir şarapçı da, meyhaneden çıkıp onun evine gelir. Âdem-i Bennurî hazretleri, (Niye geldin?) diye sorunca, (Elini sıkmaya geldim) der. (Git buradan, her tarafın şarap kokuyor) diyerek kovar. Adam (Peki) der, sallana sallana çıkıp gider. O anda (Allah demek için gelen bir kulumu sen nasıl kovarsın?) diye bir ses gelir. Âdem-i Bennurî hazretlerinin ödü kopar. Hemen bir talebesini gönderir, (Tez o sarhoşu getir!) der. Sarhoş o talebeye, (Gelmem, o benim kalbimi kırdı) der. Bu sefer büyük bir talebesini gönderir, (Git yalvar yakar, ona ölünceye kadar bakacağımı söyle!) der. Sarhoş yine aynı cevabı verip gelmez. Bu sefer daha büyük bir talebesini gönderir, (Yine gelmezse, onun elini tut, beni hatırlayarak kulağına bir kere Allah de!) diye tembih eder. Buna da sarhoş yine (Gelmem!) der. Talebe, (Peki gelme, ama kulağına bir şey söyleyeceğim) der. Sarhoş (Söyle!) der. Talebe onun elini sıkıca tutar, hocasını hatırlayıp kulağına (Allah) der demez, sarhoşun bütün vücudu zikre başlar. Sonra birlikte dergâha gelirler. Âdem-i Bennurî hazretleri onun gönlünü alır, hakkını helâl ettirir. Şu hâlde hak helâl ettirmek için elden ne gelirse yapmalıdır.