Hansa Hatun

Hansa Hatun

Meşhur kadın şair sahabilerden. Peygamber efendimiz zamanında, Amr’ın kızı olan meşhur kadın şair Hansa, çok güzel kahramanlık şiirleri söylerdi....

Kaleyi teslim etmek için vezir yapılmadım

Kaleyi teslim etmek için vezir yapılmadım

Mısır ve Filistin’i kolaylıkla zapteden Napolyon, Akka Kalesi’nin de bir-iki gün içinde düşeceğini hayal etmiş ve Cezzar Ahmed Paşa’ya şu...

Hikmet Baba

Hikmet Baba

Çeşitli hâlleriyle hikmet saçan bir derviş, “Bunda da bir hikmet var” sözünü çok edermiş. Bu yüzden kendisine...

İpliği satmaya gönderdim

İpliği satmaya gönderdim

Dul bir kadının altı çocuğu bir de ihtiyar anası vardı. Kadın geçimini sağlamak üzere, her gün göz nuru dökerek iplik eğirir, pazara...

Saadet yolu

Saadet yolu

İman etmek, Muhammed tâbi’ olmağa başlamak ve saadet kapısından içeri girmek demekdir. Allahü teâlâ Onu, dünyadaki bütün...

Dinimize hizmet, mıknatıs gibidir

Dinimize hizmet, mıknatıs gibidir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İhlâsı olanlar, dine hizmet eder. Zira dine hizmet bir mıknatıstır, kalbinde cevheri olan, bu mıknatısa yakalanır. İhlâssız...

Feyrûz Bin Deylemî

Feyrûz Bin Deylemî

Yemenli sahâbîlerden. Feyrûz bin Deylemî San’a’da bulunuyordu. Resûlullahın Peygamberliği haberi oraya ulaşınca, Vebr bin...

Sorması iman alametidir

Sorması iman alametidir

Bir âlime talebeleri sorarlar: Efendim, bir insan fâsık olsa, üzerinde çok kul hakkı olsa, çok haram yemiş olsa, bunları değil de, bir...

Ammâr Bin Yâser

Ammâr Bin Yâser

Şehîd oğlu şehîd. Ammâr bin Yâser, ilk Müslümanların otuzuncusudur. Süheyb-i Rûmî ile birlikte, Dâr-ül...

Kabir ziyaretinde okunacak duâlar

Kabir ziyaretinde okunacak duâlar

Sünnete uygun ziyâret yapmak için abdest alınır. İki rekât namaz kılıp, sevabı meyyitin ruhuna gönderilir. Kabristana gelince, yer müsait...

Velîd Bin Velîd

Velîd Bin Velîd

Kardeşleri tarafından işkence gören sahâbî. Velîd bin Velîd, meşhûr Hâlid bin Velîd'in kardeşiydi. Bedir...

Hilali, re’yül-ayn görd…

Her ne kadar takvimlerde yazılı ise...

Muhterem annenin vefatı

Sevgili Peygamberimizin, üç-beş yaşlarında bile hususi...

İnsana verilen değer

Cenab-ı Hak, insanoğluna değer vermiştir. Diğer...

En büyük nimet

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: (Kıyamette Cehennemin...

Osman-ı Zinnureyn

Meleklerin bile hayâ ettiği halîfe. Hazret-i Osman...

İki cihan sultanı olmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dünya ile...

Kainatin Efendisi

Nur’un Amine’ye geçmesi

Kurban edilmekten kurtulan, Abdullah, büluğ...

Emanet, Ebu Talib’de...

Merhamet deryası Abdülmuttalib vefat edeceğine...

“Hacer-ül-Esved”in yeri

Resulullah efendimiz otuz beş yaşında...

Eshab-ı kiram

Hüseyin bin Ali

Cennet gençlerinin seyyidi. Ümm-i Hâris hazretleri...

Enes Bin Mâlik

Resûlullahın hizmetçisi. Medîneli çocuklar hem koşuyor...

Mus'ab Bin Umeyr

İslâmda ilk öğretmen. Mus'ab bin Umeyr...

Hikmetli Sözler

İnsan âcizdir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanın...

Beş büyük imtihan

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kıyamet...

Sabır ve namazla yardım i…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Zafere...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Evliya zatlara, Ehl-i sünnet büyüklerine benzemeyen, dine yapılan hizmetlerde faydalı olamaz. Bu yolda muhatap, insanların kalıbı değil, kalbidir. Dine hizmetlerde çalışan herkesin, mutlu ve huzurlu olması lazımdır. Bu da, büyüklerin emrinde olan idarecilerin, nazargâh-ı ilahî olan kalbleri kırmamasına bağlıdır. Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha büyük günahtır. İyi bilmeli ki, bir kardeşimizin kalbi kırılırsa, büyüklerin kalbi bin parçaya bölünmüş olur. Hâlbuki asıl görevimiz, büyüklerimizin kalbini kırmamak, onları üzmemektir. İşte bunun için bu hizmetlerde idareci olmak zordur.

Dinimize hizmette esas olan, etiket veya mevki makam değil, ihlâstır. Eshab-ı kiramın bu kadar başarılı olması, silahla değil, ihlâsla olmuştur. Allahü teâlâya karşı ibadetleri, kullukları tamdı, Cenab-ı Hakk’ın yardımına daima muhtaç olduklarını hatırlarından çıkarmazlar ve her fırsatta da söylerlerdi, Allahü teâlâ da yardım ederdi. Eğer insanlar Allahü teâlânın yardımına ihtiyaç duymazlarsa, Allahü teâlâ onların işini insanlara bırakır.

İnsan çalıştırmanın temel şartı, heves kırmamaktır. Bir işte heyecan varsa o iş er veya geç güzel neticelenir. Bir şeyi güzel yapmak, çok yapmakla olur. Yasaklamamalı, sınırlandırmamalı. Eğer sürekli (Onu yapma, bunu yapma!) denirse, ne yapacağını şaşırır ve bunalır. Serbestçe yapsın ama yaparken de yol göstermeli. Dinimizde de hep böyledir, bir zorluk olduğunda çıkış yolları, çareler vardır, şartlara göre ne uygunsa o yapılır.

Allahü teâlânın seçtiği, sevdiği, büyüklerin yolunda, dinine hizmet nasip ettiği güzide insanlar, mücevher gibi olup, elbette sayıları azdır. Dolayısıyla bunların idareci [yönetici] olması, idareci olarak yetişmesi lazımdır. Osmanlı dünyaya hükmettiği zaman nüfusu 26 milyondu ama çoğu idareci olacak vasıftaydı. Bir yere bir vali gönderilince, artık merkezin orayla ilgili endişesi kalmazdı, çünkü giden mükemmel idareciydi, neyi nasıl yapacağını bilirdi.

Bu hizmetleri yürüten idareci hem derviş yani dinine çok bağlı, hem de tüccar, yani cesur ve atılgan olmalı, kârını zararını iyi bilmeli, dostunu düşmanını iyi tanımalıdır. Sadece derviş ve sadece tüccar olmakla bu iş yürümez. İkisi bir arada olmalıdır.