Ramazan ayının her günü bayramdır

Ramazan ayının her günü bayramdır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Her bayram, kıymetine göre uzun veya kısa sürer. Mesela, Ramazan Bayramı üç gün, Kurban Bayramı dört...

Herkese iyilik ederler

Herkese iyilik ederler

Müslüman güzel ahlâk sahibi örnek bir insandır, son derece mütevâzi,alçak gönüllüdür. Kendisine başvuran...

Kendinden tiksinmeyenin hâli

Kendinden tiksinmeyenin hâli

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin talebelerinden biri, gördüğü rüyalar üzerine, "Artık ben kemâle geldim. Sohbete lüzum...

Dindar olanı tercih

Dindar olanı tercih

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bileşik kaplardan birine su döküldüğü zaman, su diğer tüpe geçer, ondan sonra tekrar bu tüpe gelir....

Ebû Ubeyde Bin Cerrâh

Ebû Ubeyde Bin Cerrâh

Cennetle müjdelenen ümmetin emîni. Araplar arasındaki nâdir okuma-yazma bilenlerden olan Ebû Ubeyde bin Cerrâh ve arkadaşları Osman bin...

Hilali, re’yül-ayn gördük

Hilali, re’yül-ayn gördük

Her ne kadar takvimlerde yazılı ise de astronomik hesaplarla tâyini de yapılsa, hilali görmek eskiden çok mühimdi. Ramazan ayının rü’yet...

İbâdetlerin efdali

İbâdetlerin efdali

İyilikleri yaymak, kötülüklere engel olmak lazımdır. Böyle olmasaydı, Allah Peygamberleri göndermez, dinleri bildirmez, insanları islâm...

İhtiyaçsızlık, azgınlığa sebep olur

İhtiyaçsızlık, azgınlığa sebep olur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Küfürden sonra en büyük felaket ve günah, kibirdir. Büyüklerimiz, (Günaha bir tevbe yeter,...

Elini değil, ayağini uzatmiş

Elini değil, ayağini uzatmiş

Zamanın Şam valisi bir gün, Emeviyye Câmii’ne girdi. O sırada içerde Şam’ın büyük âlimi Şeyh Saîd el-Halebî, cemaate...

Ben bir zerreyim

Ben bir zerreyim

Hasan-ı Basri hazretlerine sevenleri sordu: - Bütün müslümanlar senden ilmi meseleler sorup öğrendikleri halde, huzurundan çıktıktan sonra...

Senin de borcun var mı?

Senin de borcun var mı?

On bir ayın sultanı ramazanın bir gününde Devlet-i Osmani’nin padişahı Üçüncü Mustafa Han, vezir-i azam Koca Ragıp Paşa’nın...

Namazını ben kıldırayım

Büyük İslâm âlimi Mevlânâ Şemseddîn Fenârî'nin...

Gece uyanınca

Peygamberimiz buyurdu ki: “Gece uyanınca, şu...

Ebû Talhâ

Resûlullahın fedâisi. İslâm Güneşi Mekke'de parlarken, Ebû...

Emirleri yapmak yasakla…

İslâm âlimleri, islâm dîninin emrettiği güzel...

Herkese şifa

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimize uymak...

Alabilirsen al

Hacı Bayram-ı Velî'nin doğduğu Zülfadl (Sol-Fasol)...

Kainatin Efendisi

En güvenilir kimse...

O; doğru, doğruların doğrusu... Hiçbir...

Misk kokulu Abdülmuttali…

Peygamber efendimizin babası Hazreti Abdullah...

O’nun şanı yücedir!

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, sekiz yaşına...

Eshab-ı kiram

Abdullah Bin Zeyd

Sâhib-ül ezân. Hicretten sonra Medîne'de Peygamber...

Velîd Bin Velîd

Kardeşleri tarafından işkence gören sahâbî. Velîd...

Talhâ Bin Ubeydullah

İlk Müslüman olanlardan. Hazret-i Talhâ bin...

Hikmetli Sözler

Uyum içinde olmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Neyimize güveniyoruz?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü...

O aslında bizi değil, hiz…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Evliya zatlara, Ehl-i sünnet büyüklerine benzemeyen, dine yapılan hizmetlerde faydalı olamaz. Bu yolda muhatap, insanların kalıbı değil, kalbidir. Dine hizmetlerde çalışan herkesin, mutlu ve huzurlu olması lazımdır. Bu da, büyüklerin emrinde olan idarecilerin, nazargâh-ı ilahî olan kalbleri kırmamasına bağlıdır. Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha büyük günahtır. İyi bilmeli ki, bir kardeşimizin kalbi kırılırsa, büyüklerin kalbi bin parçaya bölünmüş olur. Hâlbuki asıl görevimiz, büyüklerimizin kalbini kırmamak, onları üzmemektir. İşte bunun için bu hizmetlerde idareci olmak zordur.

Dinimize hizmette esas olan, etiket veya mevki makam değil, ihlâstır. Eshab-ı kiramın bu kadar başarılı olması, silahla değil, ihlâsla olmuştur. Allahü teâlâya karşı ibadetleri, kullukları tamdı, Cenab-ı Hakk’ın yardımına daima muhtaç olduklarını hatırlarından çıkarmazlar ve her fırsatta da söylerlerdi, Allahü teâlâ da yardım ederdi. Eğer insanlar Allahü teâlânın yardımına ihtiyaç duymazlarsa, Allahü teâlâ onların işini insanlara bırakır.

İnsan çalıştırmanın temel şartı, heves kırmamaktır. Bir işte heyecan varsa o iş er veya geç güzel neticelenir. Bir şeyi güzel yapmak, çok yapmakla olur. Yasaklamamalı, sınırlandırmamalı. Eğer sürekli (Onu yapma, bunu yapma!) denirse, ne yapacağını şaşırır ve bunalır. Serbestçe yapsın ama yaparken de yol göstermeli. Dinimizde de hep böyledir, bir zorluk olduğunda çıkış yolları, çareler vardır, şartlara göre ne uygunsa o yapılır.

Allahü teâlânın seçtiği, sevdiği, büyüklerin yolunda, dinine hizmet nasip ettiği güzide insanlar, mücevher gibi olup, elbette sayıları azdır. Dolayısıyla bunların idareci [yönetici] olması, idareci olarak yetişmesi lazımdır. Osmanlı dünyaya hükmettiği zaman nüfusu 26 milyondu ama çoğu idareci olacak vasıftaydı. Bir yere bir vali gönderilince, artık merkezin orayla ilgili endişesi kalmazdı, çünkü giden mükemmel idareciydi, neyi nasıl yapacağını bilirdi.

Bu hizmetleri yürüten idareci hem derviş yani dinine çok bağlı, hem de tüccar, yani cesur ve atılgan olmalı, kârını zararını iyi bilmeli, dostunu düşmanını iyi tanımalıdır. Sadece derviş ve sadece tüccar olmakla bu iş yürümez. İkisi bir arada olmalıdır.