İnsan ile hayvanın farkı

İnsan ile hayvanın farkı

İnançsızlar, ateistler, milletin dînini, ahlâkını yıkmak için küçücük çocuklardan başlıyorlar işe. Çocuklara,...

En güvenilir kimse...

En güvenilir kimse...

O; doğru, doğruların doğrusu... Hiçbir ilahi emre mazhar bulunmadığı gençlik çağında da, insanoğlunun, ruh, selim akıl ve ahlak bakımından en...

Üç şeyi yerine getiren, kalbe girer

Üç şeyi yerine getiren, kalbe girer

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Resulullah efendimizin vârisi olan İmam-ı Rabbânî, Hâlid-i Bağdâdî, Abdülhakîm...

Süt annenin anlattıkları

Süt annenin anlattıkları

Halime Hatun, Peygamber efendimizi, süt anne olarak kabul ettikten sonra gördüğü fevkaladelikleri şöyle anlatır: Amine Hatun da bana sevgili...

Günahları gizlemelidir

Günahları gizlemelidir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Önceki ümmetlerde günah işleyen azdı, çünkü günah işleyenler helak ediliyordu. Peygamber efendimiz...

Ahlâk ilminin dinimizdeki yeri

Ahlâk ilminin dinimizdeki yeri

Müslümanların öğrenmeleri lâzım olan bilgilere “İslâm ilimleri” denir. İslâm ilimleri ikiye ayrılır: Din bilgileri ve Fen...

Hiçbir kusur görülmemiştir

Hiçbir kusur görülmemiştir

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir sözünde, hiçbir zaman, hiçbir çirkinlik,...

Güzel ahlâkın kalbe yerleşmesi

Güzel ahlâkın kalbe yerleşmesi

Allahü teâlâ insanda üç şey yarattı: Akıl, kalb ve nefs. Bunların hiçbiri görülmez. Varlıklarını eserleri ile, yaptıkları işlerle ve dînimizin bildirmesi ile...

Kibir ile geldin tevazu ile gidiyorsun

Kibir ile geldin tevazu ile gidiyorsun

Hindistan Sultanı Mahmut Gaznevi, Delhi de, orduları ile giderken, bacası tüten bir kulübe görür, içeriye girer, bakar ki Ebul Hasen Harkani...

Kavmini azab ile korkut!

Kavmini azab ile korkut!

Sevgili Peygamberimize, peygamberliği bildirildi ve bu ilk vahiyden sonra üç sene vahiy gelmedi. Bu arada İsrafil aleyhisselam ismindeki melek gelip, bazı...

Bizden ne öğrendin?

Bizden ne öğrendin?

Mürşid-i kâmilin biri, bir talebesine sorar: - Evladım, kaç senedir bizi tanıyorsun? - 22 senedir efendim. - Bu kadar zamanda bizden ne...

İhlâssız iş yürümez

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İslamiyet’e hizmet...

Altıyüz dirhemlik ip

Bağdat. Dul bir kadın. Altı öksüz...

Abdullah Bin Ebi Bekr-i…

Hazret-i Ebû Bekir’in oğlu. Zekî ve kabiliyetli...

Hamd ve şükür duâsı

Her sabah bir kere “Allahümme mâ...

Yirmi saniyede mi yapac…

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerine bir gün şeytan...

Deniz üzerinde yürüyüp …

Kınalızâde Ali Çelebi şöyle anlatmıştır: Bursa'dan...

Kainatin Efendisi

Nur’un temiz alından temi…

Âdem aleyhisselamın alnına nakşedilen bu...

En güvenilir kimse...

O; doğru, doğruların doğrusu... Hiçbir...

Allah’ın adı ile oku!..

Peygamber efendimiz kırk yaşında... Ramazanın...

Eshab-ı kiram

Zübeyr Bin Avvâm

Cennetle müjdelenenlerden. Hazret-i Zübeyr, Peygamber efendimizin...

Abdullah Bin Ebi Bekr-i S…

Hazret-i Ebû Bekir’in oğlu. Zekî ve...

Berâ Bin Âzib

Kıblenin değiştiğini haber veren sahâbî. Berâ...

Hikmetli Sözler

Cennette beraber olma müj…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Günler...

Hizmette insan eğitimi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Büyük...

İyi arkadaş bulmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Evliya zatlara, Ehl-i sünnet büyüklerine benzemeyen, dine yapılan hizmetlerde faydalı olamaz. Bu yolda muhatap, insanların kalıbı değil, kalbidir. Dine hizmetlerde çalışan herkesin, mutlu ve huzurlu olması lazımdır. Bu da, büyüklerin emrinde olan idarecilerin, nazargâh-ı ilahî olan kalbleri kırmamasına bağlıdır. Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha büyük günahtır. İyi bilmeli ki, bir kardeşimizin kalbi kırılırsa, büyüklerin kalbi bin parçaya bölünmüş olur. Hâlbuki asıl görevimiz, büyüklerimizin kalbini kırmamak, onları üzmemektir. İşte bunun için bu hizmetlerde idareci olmak zordur.

Dinimize hizmette esas olan, etiket veya mevki makam değil, ihlâstır. Eshab-ı kiramın bu kadar başarılı olması, silahla değil, ihlâsla olmuştur. Allahü teâlâya karşı ibadetleri, kullukları tamdı, Cenab-ı Hakk’ın yardımına daima muhtaç olduklarını hatırlarından çıkarmazlar ve her fırsatta da söylerlerdi, Allahü teâlâ da yardım ederdi. Eğer insanlar Allahü teâlânın yardımına ihtiyaç duymazlarsa, Allahü teâlâ onların işini insanlara bırakır.

İnsan çalıştırmanın temel şartı, heves kırmamaktır. Bir işte heyecan varsa o iş er veya geç güzel neticelenir. Bir şeyi güzel yapmak, çok yapmakla olur. Yasaklamamalı, sınırlandırmamalı. Eğer sürekli (Onu yapma, bunu yapma!) denirse, ne yapacağını şaşırır ve bunalır. Serbestçe yapsın ama yaparken de yol göstermeli. Dinimizde de hep böyledir, bir zorluk olduğunda çıkış yolları, çareler vardır, şartlara göre ne uygunsa o yapılır.

Allahü teâlânın seçtiği, sevdiği, büyüklerin yolunda, dinine hizmet nasip ettiği güzide insanlar, mücevher gibi olup, elbette sayıları azdır. Dolayısıyla bunların idareci [yönetici] olması, idareci olarak yetişmesi lazımdır. Osmanlı dünyaya hükmettiği zaman nüfusu 26 milyondu ama çoğu idareci olacak vasıftaydı. Bir yere bir vali gönderilince, artık merkezin orayla ilgili endişesi kalmazdı, çünkü giden mükemmel idareciydi, neyi nasıl yapacağını bilirdi.

Bu hizmetleri yürüten idareci hem derviş yani dinine çok bağlı, hem de tüccar, yani cesur ve atılgan olmalı, kârını zararını iyi bilmeli, dostunu düşmanını iyi tanımalıdır. Sadece derviş ve sadece tüccar olmakla bu iş yürümez. İkisi bir arada olmalıdır.