Servet ve şöhret birer tuzaktır

Servet ve şöhret birer tuzaktır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir talebenin hakiki talebe olabilmesi için iki hususiyet şarttır: 1- Edebli olması: Tasavvuf yolunun başı, ortası, sonu edebdir....

Ebû Sa’îd-i Hudrî

Ebû Sa’îd-i Hudrî

Çok hadîs rivâyet eden yedi sahâbîden. Ebû Sa’îd-i Hudrî hazretleri, Peygamber efendimizin hicretinden sonra...

Ramazanın son on günü

Ramazanın son on günü

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ramazan-ı şerif hakkımızda hayırlı ve mübarek olsun! Ramazanı ihya eylemek, bayramı rahat huzur içinde karşılamak, nasib olur...

İslamiyet ve ilim

İslamiyet ve ilim

İnançsızlar, İslam düşmanları , temiz Müslüman yavruları aldatmak için “İslamiyette herşey “miş” ile bitiyor. Şöyle...

Hazreti Üftade'nin yardımı

Hazreti Üftade'nin yardımı

Bir gün Yalova'dan İstanbul'a bir gemi gidiyordu. İstanbul'a yaklaştıkları sırada, şiddetli bir rüzgâr esmeye, dalgalar gittikçe...

Siz nereden geldiniz?

Siz nereden geldiniz?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhum hocamız, sık sık buyurdu ki: 1- Hayat hayaldir. 2- Dünya fanidir. 3- İnsan demek âciz demektir. Mümine...

En büyük mu’cize

En büyük mu’cize

Peygamberimiz, Muhammed aleyhisselam kimseden birşey okumamış, öğrenmemiş, hiç yazı yazmamış iken ve seyahat etmeyen ve geçmişlerden ve...

Latif bir şikayet

Latif bir şikayet

İstanbul’dan Hacca giden İbrahim efendi adındaki bir zat, yolda yüzü kızararak sadaka isteyen bir dilenciye, başakları gibi beş on kuruş vererek başından...

Dünya karanlığa gömülmüştü

Dünya karanlığa gömülmüştü

Fahr-i kâinat efendimiz doğmadan önce, bütün âlem, manevi yönden müthiş bir zulmet ve karanlık içinde idi. İnsanlar hadsiz,...

Yardım eden yardım görür

Yardım eden yardım görür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlâ, dinimize uyanlara yardım eder. Bunu Kur’an-ı kerimde yeminle bildiriyor. (Eğer siz Allah’ın...

Allah'ın takdirine kulun aklı ermez

Allah'ın takdirine kulun aklı ermez

Vehb b. Münebbih’ten rivayet edilmiştir, diyor ki: - “İsrailoğullarının abidlerinden biri vardı ki, nehrin kenarındaki ibadethanesinde ibadet ederdi....

Varna meydan muharebesi

Sultan II. Murad, şehzade Alaaddin Çelebi'nin...

Sevginin şartı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kişinin dini...

Al sana Leyla

Arayan belasını da, Mevlasını da bulur...

Meymune Binti Hâris

Peygamberimizin hanımlarından. Hazret-i Meymune, Hazret-i Abbas’ın hanımı...

En büyük nimet

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: (Kıyamette Cehennemin...

Hizmet için üç şart

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İslamiyet’e hizmet...

Kainatin Efendisi

Hazret-i Hadice’nin rüya…

Sevgili Peygamberimiz yirmi beş yaşlarında...

Süt annenin anlattıkları

Halime Hatun, Peygamber efendimizi, süt...

Kavmini azab ile korkut!

Sevgili Peygamberimize, peygamberliği bildirildi ve...

Eshab-ı kiram

Muhammed Bin Mesleme

Resûlullah efendimizin fedâîlerinden. Bedir savaşından sonra...

İmrân bin Husayn

Meleklerle konuşan Sahâbî. İmrân bin Husayn...

Beşir Bin Sa'd

Hazret-i Ebû Bekir'e ilk bîât...

Hikmetli Sözler

Kâinattan haberimiz var m…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsan...

Ölülere yardım etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ölünün...

Bütün mesele imanı koruma…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Her...

Meleklerin Yıkadığı Sahâbînın Oğlu.

Abdullah bin Hanzala hazretleri, Eshâb-i kirâmdan, şehâdeti ile meşhûrdur. Babası da, Eshâbdan olup, (Gasîl-ül-melâike) Meleklerin yıkadığı Sahâbî lakabıyla tanınmıştır. Annesi Cemile binti Abdullah’tır.

Babası Hanzala, Uhud vak’ası gecesi evlenmiş, ertesi gün Uhud’da şehîd olmuştur. Hazret-i Abdullah, Peygamber efendimizin vefâtında yedi yaşında idi ve Peygamberimizi görüp, gönüllere şifâ olan sohbetine kavuşmuştur.

Rü’yâda gördüm
Hazret-i Abdullah, 682 senesinde, Hara savaşında Zilhiccenin bitmesine üç gün kala, perşembe günü şehîd olmuştur.

Önce sekiz oğlunu, birer birer savaş meydanına çıkarıp, hepsi şehîd olduktan sonra, kılıcının kınını kırarak askerlerin içine dalmış, şehîd oluncaya kadar mücâdele etmiştir.

Abdullah bin Ebî Süfyân anlatır:
"Ben babamı şöyle derken işittim: Abdullah bin Hanzala’yı şehîd edildikten sonra rü’yâda çok güzel bir şekilde gördüm. Kendisine sordum:
- Ey Ebû Abdurrahmân, sen öldürülmedin mi?
- Evet, fakat öldürülünce, Rabbim beni Cennetine koydu. Ben burada serbestçe dolaşıyor ve Cennet ni’metlerinden istifade ediyorum.
- Ya senin eshâbın, arkadaşların? Onlara ne oldu?
- Onlar benim sancağım etrafındadırlar. Ki, sen bunu görüyorsun.Aramızda olan bu konuşmalardan sonra, uykumdan uyandım. Gördüğüm rü’yânın Hazret-i Abdullah bin Hanzala için hayırlı olduğunu anladım."

Süfyân bin Selim’in rivâyetine göre, İblis, Hazret-i Abdullah bin Hanzala’ya göründü ve ona dedi ki:
- Dinle sana bir şey öğreteyim.
Hazret-i Abdullah da cevap verdi:
- Senden bir şey öğrenmeye ihtiyacım yoktur.

Baskasından bir şey isteme!
Şeytan tekrar dedi ki:
- Dinle de, istersen alır, istemezsen almazsın.
Şeytan, sonra sözlerine şöyle devam etti:
- Ey Hanzala’nın oğlu, Allahtan başkasından bir şey isteme! Her istediğini Allahü teâlâdan iste! Kızdığında, nasıl bir hâl aldığına bir bak! Sen kızdığın zaman, ben sana hakim olurum.

Abdullah bin Hanzala hazretleri, ziyâret için, arkadaşları ile beraber, Sa’d bin Ubâde hazretlerinin oğlunun evine gitmişti.

Namaz vakti gelince ev sahibine, imâm olmasını teklif ettiler. O da misâfirlerden birinin imâm olmasını istedi. Hazret-i Abdullah şöyle rivâyette bulundu:
- Resûlullah efendimiz, "Bir kimsenin kendi yatağında yatması, hayvanına binmesi ve evinde imâmlık etmesi evlâdır" buyurdu.