Elini değil, ayağini uzatmiş

Elini değil, ayağini uzatmiş

Zamanın Şam valisi bir gün, Emeviyye Câmii’ne girdi. O sırada içerde Şam’ın büyük âlimi Şeyh Saîd el-Halebî, cemaate...

İcâzetin sırrı

İcâzetin sırrı

Akşemseddin hazretleri, Fâtih Sultan Mehmed Hân hazretlerinin hocasıdır. Soyu, Hazreti Ebû Bekir’e dayanır. Kendisini ilim tahsiline adamış, Hacı...

Sorması iman alametidir

Sorması iman alametidir

Bir âlime talebeleri sorarlar: Efendim, bir insan fâsık olsa, üzerinde çok kul hakkı olsa, çok haram yemiş olsa, bunları değil de, bir...

Kendini tanıyan Rabbini tanır

Kendini tanıyan Rabbini tanır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Men arefe nefseh, fekad arefe rabbeh) buyuruyor. Yani insan kendini tanır, kim olduğunu anlarsa, ancak o zaman...

Allah onlardan razı

Allah onlardan razı

Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Eshâb-ı kirâmı övmektedir. İlk hicret edenlerden ve Ensârdan ve iyilikde bunların...

Ben ağlamayayım da kim ağlasın

Ben ağlamayayım da kim ağlasın

Emekli bir albay anlatır: Sultan Ahmet camiine gidiyorum her sabah, ne kadar erken gidersem gideyim mihrabın bir kenarında saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam...

Ana Hakkı ve Alkama'nın sonu

Ana Hakkı ve Alkama'nın sonu

Hazreti Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) eshabıyla oturmuş sohbet ediyordu. Bir kadın sahabe Resulullah'ın huzuruna telaşla girerek: - Ya...

O’nun şanı yücedir!

O’nun şanı yücedir!

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, sekiz yaşına kadar dedesinin yanında büyüdü. Dedesi Abdülmuttalib, Mekke’de sevilen ve çeşitli işleri...

Halime Hatun

Halime Hatun

Peygamberimizin sütannesi. Mekke'nin havası, yeni doğan çocuklara yaramıyordu. Sıhhatli ve gürbüz büyümelerine maniydi. Bu sebeple...

Dıhye-i Kelbî

Dıhye-i Kelbî

Cebrâil aleyhisselâmın, şekline girdiği sahâbî. Dıhye-i Kelbî ticâretle meşgul olup, çok zengindi. Kabîlesinin reisiydi....

İlaç rafta dururken

İlaç rafta dururken

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kirâmen kâtibîn melekleri, yapılan her iyiliği ve her kötülüğü yazıyor. Sonra, âhirette...

Namaz kılmanın bereketi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: (İçki içmek...

Annen uykuda günah işle…

İbadetini beğenmek çok kötüdür. Hele kendi...

Sultan Selîm ve “Dede M…

Yavuz Sultan Selîm Han Mısır seferine...

İmanın esası

Hubb-i fillâh ve Buğd-ı fillâh, imanın...

Her hayrın anahtarı, he…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmandan sonra...

Hatîb Bin Ebî Beltea

Peygamber efendimizin elçilerinden. Hazret-i Hâtib, genç yaşında...

Kainatin Efendisi

Dünya karanlığa gömül…

Fahr-i kâinat efendimiz doğmadan önce...

Hazret-i Hadice’nin rüya…

Sevgili Peygamberimiz yirmi beş yaşlarında...

Nur’un Amine’ye geçmesi

Kurban edilmekten kurtulan, Abdullah, büluğ...

Eshab-ı kiram

Sümâme Bin Üsâl

Yemâme kabîlesi reisi. Hicretten sonra Medîne'de...

Abdurrahman Bin Avf

Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri. Abdurrahman...

Ebû Katâde

Resûlullahın süvârilerinden. Peygamber efendimizin develerini Medîne’de...

Hikmetli Sözler

Birlik ve beraberlik için

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimize...

Nimetin kıymeti elden çık…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Mürşid-i kâmil kimdir?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müminler...

Gece yarısından sonra, Hazret-i Mevlana’nın dergahının kapısı çalınır. Talebeleri açar. Sarhoş bir genç, (Ben Üstad Mevlana’yı görüp, elini öpüp duasını alacağım) der. Talebeler kovsalar da, o gitmez, (Duasını almadan asla gitmem) diye diretir. Talebeler ne yaptılarsa oradan uzaklaştıramazlar.

Gürültüye Hazret-i Mevlana uyanır, (Ne var, ne bu gürültü?) diye sorar. Talebeleri, Efendim, sarhoş bir genç, duanızı almadan gitmeyeceğini söylüyor derler.

Hazret-i Mevlana talebelerine, (O, sarhoş kafayla bu saatte bizi bulabilmiş, siz ayık kafayla içeri alamıyorsunuz. Belki samimidir, niye kovuyorsunuz? Talep edeni, ihlasla arayanı kovma yetkimiz yok ki. Ateşten çıkıp gelene, dön tekrar ateşe demeye hakkımız var mı? Bırakın gelsin yanıma) buyurur.

Mevlana hazretlerinin bu sözlerini duyan genç gelir ve ağlayarak, (Hocam benim gibi sarhoş, edepsiz biri için, talebelerinize sitem etmenize gönlüm razı olmadı. Beni de talebeliğe kabul buyurmaz mısınız? O talebelerin ve sizin hizmetinizde olmakla şereflenmek istiyorum) der.

Hazret-i Mevlana gencin gözyaşlarını silip der ki:
Evladım hoş geldin aramıza, kimin ne zaman ne olacağı belli olmaz, hangi vesile ile kavuşacağı belli olmaz. Allahü teâlâ âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber efendimize, "Beni talep edene hizmetçi ol" diye emrediyor. Bu yüzden talep edenin haline vaktine saatine bakılmaz, talebine bakılır. Sen bizi Allah için sevip bulmuşsun. Gerçekte talebin biz değil, Allah sevgisine kavuşmaktır. Buna engel olmaya kimsenin hakkı olmaz. Talebelere sitem edişim bu yüzden idi.