Nefsanî işin sonu, Rahmanî olmaz

Nefsanî işin sonu, Rahmanî olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir genç, bir zata gelip, (Efendim, ben Allah rızası için evlenmek istiyorum) der. O zat da, (Cenab-ı Hak sana, arzuna uygun...

Büyük zatların kıymetini bilmenin önemi

Büyük zatların kıymetini bilmenin önemi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi büyük zatlar, insanın uzun zaman uğraşarak elde ettiğini bir anda verebilirler. Bir...

Hakîkî imana kavuşmak için

Hakîkî imana kavuşmak için

Sehl bin Abdüllah-i Tüsterî buyuruyor ki; “Hakîkî imana kavuşmak için, dört şey lâzımdır: Bütün farzları edeble...

İtaat yoksa, hiçbir şey yok demektir

İtaat yoksa, hiçbir şey yok demektir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Mıknatıs, saman çöpünü çekmez. Metal parçalarını, cevheri çeker. Onun için merhum hocamız,...

Ebû Seleme

Ebû Seleme

Tek başına hicret eden sahâbî. Allahü teâlânın emriyle sevgili Peygamberimiz, Müslümanlara Medîne'ye hicret için...

İman etmek ve imanı kuvvetlendirmek

İman etmek ve imanı kuvvetlendirmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsan, iki şekilde Müslüman olur: 1- İhsan-ı ilahi ile: O kulun hiç haberi yoktur. Bir duası, bir talebi de yoktur....

Said bin Zeyd

Said bin Zeyd

Cennetle müjdelenenlerden. Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası Zeyd bin Amr, İslâmiyetten önce Peygamberimizle görüşürdü....

Gazi Osman Paşa' nın İstanbul' a dönüşü

Gazi Osman Paşa' nın İstanbul' a dönüşü

Sultan II Abdülhamid Han, Serasker Müşir Rauf Paşa'yı seraskerlik vazifesi uhdesinde kalmak üzere, yaveri ekremilik ve fevkalade büyük...

Bütün organların birbirine ihtiyacı var

Bütün organların birbirine ihtiyacı var

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimize hizmet ederken dikkat edilecek iki önemli husus vardır: Birincisi: Ailemize, evladımıza ve emrimiz altında...

Enver Abinin hizmeti çok büyük

Enver Abinin hizmeti çok büyük

Merhum hocamızın sohbetlerinden: Talebelerim içinde en çok Enver Beyi beğenirdim. Onun için, onu kendime damat seçtim ve bu hizmetleri yapmakla...

Dıhye-i Kelbî

Dıhye-i Kelbî

Cebrâil aleyhisselâmın, şekline girdiği sahâbî. Dıhye-i Kelbî ticâretle meşgul olup, çok zengindi. Kabîlesinin reisiydi....

Bütün organların birbir…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimize hizmet...

Çarşıya giderken ve b…

Lâ ilâhe illallahü vahde hü lâ...

Bayramı idrak etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bayramın hususiyeti...

Abdurrahman Bin Avf

Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri. Abdurrahman bin...

Küfre düşmekten sakınma…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Küçük günaha...

Feyzin gelmesi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Feyzin gelmesi...

Kainatin Efendisi

Nur’un Amine’ye geçmesi

Kurban edilmekten kurtulan, Abdullah, büluğ...

Doğduğu geceki olaylar

Resul-i ekrem efendimiz, doğmadan önce...

Ümmetim!.. ümmetim!..

Kâinatın efendisi doğduğu sırada, hazret-i...

Eshab-ı kiram

Hâlid Bin Velid

Allahın kılıcı lâkabı ile tanınan...

Sevbân

Resûlullahın hizmetçisi. Hazret-i Sevbân aslen Yemenliydi...

Abdullah Bin Revâha

Resûlullahın şâiri. Hicretin yedinci senesi idi...

Hikmetli Sözler

Nefsin isyan etmediği an …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Şu iki özellik Müslümanın…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Cömert...

Âlim, kitaptan söyleyendi…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hüküm neticeye göre verilir. Bir kimsenin yaptığı bir şey hakkında hüküm verileceği zaman, o şeyin sonucunu görmek lazımdır. Sonucu görmeden hüküm vermek doğru olmaz.

Mesela hastalık, her şeye manidir. Onun için de, neticesi düşünülmediği zaman, hastalığın kendisine iyi denmez. Talep de edilmez. Peygamber efendimiz, (Yâ Rabbî, bana sıhhat ver, âfiyet ver) buyuruyor. Peygamber efendimiz böyle sıhhat, âfiyet isterken, biz hastalık isteyemeyiz. Böyle bir talebimiz yokken hasta olursak da, şu gibi neticeleri vardır:
1- Günahları döker.

2- İnsanı dünyadan soğutur. Âhirete yaklaştırır.

3- Âhirette, Cennette büyük nimetlere kavuşturur. Peygamber efendimiz buyuruyor ki;
(Dünyada dert ve belâ, hastalık, eziyet, üzüntü çeken ve sabreden Müslümanlar, âhirette çok sevaba kavuşacaklar. Onlara Cennette çok yüksek dereceler, çok yüksek mevkiler, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği çok kıymetli büyük köşkler verilecektir. Öyle nimetlere kavuşacaklar ki, dünyada bu acı ve ızdırabı çekmeyen Müslümanlar, bunları görecekler de imrenecekler, “Ah keşke, dünyada bizim bütün vücudumuzu doğrasalardı, etlerimizi lime lime kesselerdi de, o acıları, bunların çektiğini biz de çekseydik ve onlara sabretseydik de şimdi bugün biz de şu nimetlere, şu yüksek derecelere kavuşsaydık” diyecekler.)

Hastalık nimettir
O hâlde, hastalığın neticesi çok güzeldir. Bu yüzden, (Hastalık kötüdür) de denmez. Esasında, hastalık bir nimettir. Farz edelim ki, bir yere yürüyerek iki ayda, arabayla iki günde ve uçakla iki saatte gidiliyor. Allahü teâlânın rızasına kavuşurken de, sağlıklı bir insan, yürüyerek giden gibidir. Bacağı kırık veya biraz hasta olan, arabayla giden gibidir. Daha çok hasta olan ise, uçakla giden gibidir. Herkesin iki ayda varacağı yere iki saatte varır. Yani hastalık, aynı menzile süratle kavuşturan bir araçtır. Allahü teâlâ bunu sevdiklerine verir. Öyleyse, hastalık gelirse, bu lütf-i ilahidir, merhamettir, bunun kıymetini bilmemiz lazımdır. Fakat istemek yanlıştır ve tedavi olmak sünnettir.