En üstün ve en şerefli olan insandır

En üstün ve en şerefli olan insandır

İnsan, mahlûklar içinde, en üstün ve en şerefli olanıdır. Bütün cisimler madde olmaları bakımından birbirlerinden farksızdır. Hepsinin...

Sabır acıysa da, sonu selamettir

Sabır acıysa da, sonu selamettir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Nimetlerin elden çıkmaması ve artması için şükretmek lazımdır. Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetlere...

Dikkat edilecek dört husus

Dikkat edilecek dört husus

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: En büyük varlık, en büyük zenginlik, Ehl-i sünnet itikadında olmaktır. İmam-ı Rabbânî hazretleri,...

Habercinin vazifesi haber vermektir

Habercinin vazifesi haber vermektir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmanımızı muhafaza edip, imanla ölmek için, dinimizi doğru olarak öğrenip, emir ve yasaklara uymamız ve her gün...

Abdullah Bin Ebi Bekr-i Sıddîk

Abdullah Bin Ebi Bekr-i Sıddîk

Hazret-i Ebû Bekir’in oğlu. Zekî ve kabiliyetli bir genç olduğundan, babasının emir ve direktiflerini harfiyen yerine getirirdi....

Müslüman başkalarına zarar vermez!

Müslüman başkalarına zarar vermez!

İslam ahlâkı ile ahlâklanmış, nefsini terbiye etmiş Müslüman, ibâdetini tam yapar. Allahü teâlâya olan şükrân...

Peygamberler ve melekler

Peygamberler ve melekler

Allahü teâlâ, kullarına merhamet ederek, Peygamberler göndermiştir. Bunlarla kullarına doğru yolu, saadet-i ebediyye yolunu göstermiş, kullarını...

Tedavi için hastalığı bilmek gerekir

Tedavi için hastalığı bilmek gerekir

Her hastalığı tedavi ettirmek için o hastalık üzerinde ihtisas sahibi olan tabibe gitmek lâzımdır. Gözünden ameliyat olacak birisinin kasaba...

Sırat köprüsünde yedi sual

Sırat köprüsünde yedi sual

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Sırat köprüsünde her Müslümana, imandan,...

Veren de Allah'ü teâlâdır, alan da

Veren de Allah'ü teâlâdır, alan da

Osmanlı pâdişâhı Sultan Selîm Han Mısır'ı zaptettiği zaman, Cumâ namazını Ezher Câmiindekıldı. Cumâ namazını kıldıran hatîb...

Kalbi kırıkların duası kabul olur

Kalbi kırıkların duası kabul olur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Hastalık, Allahü teâlânın bir kemendidir, fakirlik de zindanıdır. Bunun ikisini de sevdiklerine...

İslamiyet’in şükrü

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet...

Muhterem annenin vefatı

Sevgili Peygamberimizin, üç-beş yaşlarında bile hususi...

İki cihan sultanı olmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dünya ile...

İki yolun farkı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir din...

Namaz kılmanın bereketi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: (İçki içmek...

Erkam Bin Ebi'l Erkam

Evi ilk vakıf olan sahâbî. Hazret-i Erkam'ın...

Kainatin Efendisi

Süt annenin anlattıkları

Halime Hatun, Peygamber efendimizi, süt...

Zulüm, had safhadaydı...

Yeryüzünün merkezi olan mübarek Mekke’de...

Hazret-i Hadice ile evlen…

Hazret-i Hadice validemiz, Varaka bin...

Eshab-ı kiram

Fâtima Binti Esed

Hazret-i Ali’nin annesi. Fâtima binti Esed...

Hassan Bin Sabit

Peygamber efendimizin şairlerinden. Hassan bin Sabit...

Muhammed Bin Mesleme

Resûlullah efendimizin fedâîlerinden. Bedir savaşından sonra...

Hikmetli Sözler

Gemiye binmenin şartı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Sahipsiz...

Menfaat için yapılan her …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhum...

Kâbe yerine Horasan’a git…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Okyanusun...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Hüküm neticeye göre verilir. Bir kimsenin yaptığı bir şey hakkında hüküm verileceği zaman, o şeyin sonucunu görmek lazımdır. Sonucu görmeden hüküm vermek doğru olmaz.

Mesela hastalık, her şeye manidir. Onun için de, neticesi düşünülmediği zaman, hastalığın kendisine iyi denmez. Talep de edilmez. Peygamber efendimiz, (Yâ Rabbî, bana sıhhat ver, âfiyet ver) buyuruyor. Peygamber efendimiz böyle sıhhat, âfiyet isterken, biz hastalık isteyemeyiz. Böyle bir talebimiz yokken hasta olursak da, şu gibi neticeleri vardır:
1- Günahları döker.

2- İnsanı dünyadan soğutur. Âhirete yaklaştırır.

3- Âhirette, Cennette büyük nimetlere kavuşturur. Peygamber efendimiz buyuruyor ki;
(Dünyada dert ve belâ, hastalık, eziyet, üzüntü çeken ve sabreden Müslümanlar, âhirette çok sevaba kavuşacaklar. Onlara Cennette çok yüksek dereceler, çok yüksek mevkiler, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği çok kıymetli büyük köşkler verilecektir. Öyle nimetlere kavuşacaklar ki, dünyada bu acı ve ızdırabı çekmeyen Müslümanlar, bunları görecekler de imrenecekler, “Ah keşke, dünyada bizim bütün vücudumuzu doğrasalardı, etlerimizi lime lime kesselerdi de, o acıları, bunların çektiğini biz de çekseydik ve onlara sabretseydik de şimdi bugün biz de şu nimetlere, şu yüksek derecelere kavuşsaydık” diyecekler.)

Hastalık nimettir
O hâlde, hastalığın neticesi çok güzeldir. Bu yüzden, (Hastalık kötüdür) de denmez. Esasında, hastalık bir nimettir. Farz edelim ki, bir yere yürüyerek iki ayda, arabayla iki günde ve uçakla iki saatte gidiliyor. Allahü teâlânın rızasına kavuşurken de, sağlıklı bir insan, yürüyerek giden gibidir. Bacağı kırık veya biraz hasta olan, arabayla giden gibidir. Daha çok hasta olan ise, uçakla giden gibidir. Herkesin iki ayda varacağı yere iki saatte varır. Yani hastalık, aynı menzile süratle kavuşturan bir araçtır. Allahü teâlâ bunu sevdiklerine verir. Öyleyse, hastalık gelirse, bu lütf-i ilahidir, merhamettir, bunun kıymetini bilmemiz lazımdır. Fakat istemek yanlıştır ve tedavi olmak sünnettir.