Ahlâk ilmi pek kıymetli bir ilimdir

Ahlâk ilmi pek kıymetli bir ilimdir

Fıkıh ve ahlâk ilimlerini öğrenen ve bunlara uyan, Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşur. Çünkü Allahü...

Haramlardan o kadar çok korlardı ki...

Haramlardan o kadar çok korlardı ki...

İslam büyükleri haramlardan çok korkarlardı. Bunun için, haram ve şübheli olmayıp, helâl olup, fakat şübheli veya harama sebeb olmak...

Hatırat-ı Çaldıran

Hatırat-ı Çaldıran

İkinci Selim Han, Babası Kanuni Sultan Süleyman devrinde birçok savaşa katılmakla beraber, tahta geçtikten sonra sefere çıkmadı....

Taptığınız ayağımın altında

Taptığınız ayağımın altında

Muhyiddin-i Arabi hazretleri, büyük veli ve müctehid idi. Konya’ya gelip, Sadreddin-i Konevinin üvey babası oldu. Nakil ettiği bilgilerin hepsi,...

O aslında bizi değil, hizmetlerimizi seviyor

O aslında bizi değil, hizmetlerimizi seviyor

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet itikadı ve bu yolun büyüklerinin sevgisi bir cevherdir. Allahü teâlâ bu cevheri...

Günahları gizlemelidir

Günahları gizlemelidir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Önceki ümmetlerde günah işleyen azdı, çünkü günah işleyenler helak ediliyordu. Peygamber efendimiz...

Her hastalığa devâ

Her hastalığa devâ

Ülkemizde Prof. Dr. Münip Yeğin ve arkadaşları tarafından yapılan “İslamî Oruç Üzerinde Biyokimyasal Bir Araştırma” adıyla yayınlanan...

Eden kendine eder

Eden kendine eder

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müminin yüzüne sevgiyle bakmak ibadettir. Allahü teâlâ, güler yüzlü, tatlı dilli olan,...

Reyhane binti Semun

Reyhane binti Semun

Peygamberimizin hanımlarından. Peygamber efendimiz Hendek savaşından sonra, 626 senesinde, Medine’nin dışında bulunan ve bir kaleye sığınan Benî Kureyza...

Said bin Zeyd

Said bin Zeyd

Cennetle müjdelenenlerden. Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası Zeyd bin Amr, İslâmiyetten önce Peygamberimizle görüşürdü....

Bilâl-i Habeşî

Bilâl-i Habeşî

Peygamber efendimizin müezzini. Bilâl-i Habeşî hazretleri, ilk îmân edenlerden olup, müşriklere karşı Müslüman olduğunu...

Kalb, his organlarına t…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kalb, Allahü...

Zat-ı şahanem ile arama…

Kemankeş Mustafa Paşa, Dördüncü Murad Han’ın...

Kendini beğenmek, şirke…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Yaptığımız iyilikleri...

Zulüm, had safhadaydı…

Yeryüzünün merkezi olan mübarek Mekke’de, küfür...

Akıl ve kalb ayrıdır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hiç kimse...

İşini ihlâsla tam yapma…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir cemiyette...

Kainatin Efendisi

Allah’ın adı ile oku!..

Peygamber efendimiz kırk yaşında... Ramazanın...

Nur’un yaratılması

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın...

Nur’un temiz alından temi…

Âdem aleyhisselamın alnına nakşedilen bu...

Eshab-ı kiram

Hüseyin bin Ali

Cennet gençlerinin seyyidi. Ümm-i Hâris hazretleri...

Berâ Bin Âzib

Kıblenin değiştiğini haber veren sahâbî. Berâ...

Câbir Bin Abdullah

Sahâbenin en çok hadîs bildirenlerinden. Câbir...

Hikmetli Sözler

Ateşte yanan, ibadete nas…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i...

İmanın varlığına alâmet

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Biri...

Dünyaya kıymet vermek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimizin...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bizim dinimiz iyilik etmek, şefkat dinidir. Kur’an-ı kerimde, (Muhakkak ki Allah iyilik edenlere yardım eder, verenleri sever) buyuruluyor. Allah, verene verir. Vermek bir haslettir, huydur. İnsanlar genelde cimridir, vermeyi sevmez. Bu yüzden de dertten kurtulmaz, çünkü durgun su pislik tutar, mikrop kaynağı olur.

Peygamber efendimiz Medine’ye hicret edince, (Ey Eshabım, iki şeyi olan, birini versin, iki evi olan, birini versin, iki hurması olan, birini versin, bir hurması olan, yarısını versin!) buyurdu. Niye vermeyi çok teşvik ediyor? Çünkü bir gün canımızı vereceğiz. İnsan vermeye alışmazsa, en kıymetli varlığı olan canını nasıl verecek? Ölüm acısını en çok çeken, en zor can veren müminler, dünyada vermeye alışmayanlardır. Şimdiden kendimizi alıştıralım. Zamanımızdan, imkânlarımızdan Allah yolunda verelim, fakir fukaraya sadaka verelim. Kârlı çıkacağız. Yardımdan vazgeçmeyelim, yardım isteğimizi köreltmeyelim, yardıma muhtaç arkadaşlarımıza sahip çıkalım. Çünkü sadaka vermek belayı defeder. Ayrıca Peygamber efendimiz, (Hastalıklarınızı sadaka vererek tedavi edin!) buyuruyor. Yemek yedirelim, elbise, para verelim, güler yüz verelim, ziyaret edelim, kaynaşalım.

Yarın çok geç olur. Bugünü yaşıyoruz, an bu andır. Yarını düşünmek, yarına göre hesap yapmak, zaten felaketin başlangıcıdır. Ne garanti var elimizde? Belki son günümüzü yaşıyoruz, belki son namazımızı kılıyoruz, belki son nefeslerimizi veriyoruz.

Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.

Âlem-i İslam’ın başına çöken kara bulutlar, felaketler, boşuna değildir. Kur’an-ı kerimin daha ilk başlangıcında, (İnfâk edin!) yani (Verin!) buyuruluyor. İnsanoğlu cimridir, egoisttir, sanki kendi mülküymüş gibi, her şeye mutlak sahip olmak gibi bir ahmaklık iddiasındadır. Hâlbuki mülk Allah’ındır. Bizim vücudumuz bize ait değil ki, mülk bizim olsun. Her gün binlerce insan ölüyor. Nerede kaldı onların malları, idealleri, imkânları? Hepsi bitti, hayâl oldu. Peki, onlar insan da biz değil miyiz? Biz insanız da, onlar insan değil mi? (Verdiğin senin malındır, alıp tükettiğin değil) hadis-i şerifini de düşünerek, elimizdekilerin bizde kalması için hayra sarf etmeliyiz.