Sehl Bin Sa'd

Sehl Bin Sa'd

Medîne'de en son vefât eden sahâbî. Sehl bin Sa'd çok genç yaşta olduğundan Peygamberimizle hiçbir savaşa katılamadı,...

Yüz şehid sevabı

Yüz şehid sevabı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Ümmetim bozulduğu zaman, bir sünnetimi ihya edene yüz şehid sevabı var) buyuruyor. Yani, helâl...

Oruç tutmanın hem rûha hem de bedene faydaları

Oruç tutmanın hem rûha hem de bedene faydaları

Şükredenlere çok mükâfât verilecektir. Şükür, İslâmiyet’e uymak demektir. İmâm-ı Rabbânî...

Kalbi kırıkların duası kabul olur

Kalbi kırıkların duası kabul olur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Hastalık, Allahü teâlânın bir kemendidir, fakirlik de zindanıdır. Bunun ikisini de sevdiklerine...

İlk insanlar

İlk insanlar

İlk insan ve ilk Peygamber Âdem aleyhisselâm ve ona iman edenler şehirlerde yaşardı. Okumak, yazmak bilirdi. Demircilik, iplik yapmak, kumaş dokumak,...

İman cevherini korumak

İman cevherini korumak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmam-ı Rabbânî hazretlerinin zamanında da, şimdiki kadar olmasa da, helalle haram, sünnetle bi’dat birbirine...

Namaz varsa her şey var

Namaz varsa her şey var

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ömrümüzden geçen her saniye çok kıymetlidir, bir daha asla geri gelmez. İnsanın en kıymetli varlığı vaktidir....

Bre lala, tiryakilik ne ola!

Bre lala, tiryakilik ne ola!

Sultan İkinci Mahmud Han, çok sevdiği musahibi (sohbet arkadaşı) Said Efendi’yi de yanından eksik etmezdi. Yine bir ramazan günü Said Efendi ile sohbet...

Latif bir şikayet

Latif bir şikayet

İstanbul’dan Hacca giden İbrahim efendi adındaki bir zat, yolda yüzü kızararak sadaka isteyen bir dilenciye, başakları gibi beş on kuruş vererek başından...

Hamne Binti Cahş

Hamne Binti Cahş

Peygamber efendimizin halasının kızı. Ası Ümeyme binti Abdülmuttalib’in kızıydı. Aynı zamanda Resulullah efendimizin hanımlarından Zeyneb binti...

Muhterem annenin vefatı

Muhterem annenin vefatı

Sevgili Peygamberimizin, üç-beş yaşlarında bile hususi bir hali vardı. Tekbir getiriyor ve Allah’a hamd ediyordu. Esrarlı bir ciddiyet, ağır başlılık...

Ukayl Bin Ebi Tâlib

Hazret-i Ali'nin abisi. Hazret-i Ukayl Peygamberimizin amcası...

Günahların affı için

Her günahın affı için, kalb ile...

İslamiyet ve ilim

İnançsızlar, İslam düşmanları , temiz Müslüman...

İman etmek ve imanı kuv…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsan, iki...

Kabir ziyaretinde okuna…

Sünnete uygun ziyâret yapmak için abdest...

İtalya'da Bir Yeniçeri

Bir Osmanlı Yeniçeri’si 1683’deki Viyana Kuşatması’nın...

Kainatin Efendisi

Zulüm, had safhadaydı...

Yeryüzünün merkezi olan mübarek Mekke’de...

Hoş geldin ya Resulallah

Yedi kat yer, yedi kat...

Kavmini azab ile korkut!

Sevgili Peygamberimize, peygamberliği bildirildi ve...

Eshab-ı kiram

Abbâs Bin Abdülmuttalib

Peygamberimizin amcası. Hazret-i Abbâs, gençlik zamanında...

Sevde Binti Zem'a

Peygamberimizin hanımlarından. Hazret-i Sevde, amcasının oğlu...

Ebû Katâde

Resûlullahın süvârilerinden. Peygamber efendimizin develerini Medîne’de...

Hikmetli Sözler

Mümin ilaç gibidir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müminin...

İyilik etmenin zirvesi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: (Men...

Büyüklerin etrafındaki in…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Tıpkı...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bizim dinimiz iyilik etmek, şefkat dinidir. Kur’an-ı kerimde, (Muhakkak ki Allah iyilik edenlere yardım eder, verenleri sever) buyuruluyor. Allah, verene verir. Vermek bir haslettir, huydur. İnsanlar genelde cimridir, vermeyi sevmez. Bu yüzden de dertten kurtulmaz, çünkü durgun su pislik tutar, mikrop kaynağı olur.

Peygamber efendimiz Medine’ye hicret edince, (Ey Eshabım, iki şeyi olan, birini versin, iki evi olan, birini versin, iki hurması olan, birini versin, bir hurması olan, yarısını versin!) buyurdu. Niye vermeyi çok teşvik ediyor? Çünkü bir gün canımızı vereceğiz. İnsan vermeye alışmazsa, en kıymetli varlığı olan canını nasıl verecek? Ölüm acısını en çok çeken, en zor can veren müminler, dünyada vermeye alışmayanlardır. Şimdiden kendimizi alıştıralım. Zamanımızdan, imkânlarımızdan Allah yolunda verelim, fakir fukaraya sadaka verelim. Kârlı çıkacağız. Yardımdan vazgeçmeyelim, yardım isteğimizi köreltmeyelim, yardıma muhtaç arkadaşlarımıza sahip çıkalım. Çünkü sadaka vermek belayı defeder. Ayrıca Peygamber efendimiz, (Hastalıklarınızı sadaka vererek tedavi edin!) buyuruyor. Yemek yedirelim, elbise, para verelim, güler yüz verelim, ziyaret edelim, kaynaşalım.

Yarın çok geç olur. Bugünü yaşıyoruz, an bu andır. Yarını düşünmek, yarına göre hesap yapmak, zaten felaketin başlangıcıdır. Ne garanti var elimizde? Belki son günümüzü yaşıyoruz, belki son namazımızı kılıyoruz, belki son nefeslerimizi veriyoruz.

Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?
Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.

Âlem-i İslam’ın başına çöken kara bulutlar, felaketler, boşuna değildir. Kur’an-ı kerimin daha ilk başlangıcında, (İnfâk edin!) yani (Verin!) buyuruluyor. İnsanoğlu cimridir, egoisttir, sanki kendi mülküymüş gibi, her şeye mutlak sahip olmak gibi bir ahmaklık iddiasındadır. Hâlbuki mülk Allah’ındır. Bizim vücudumuz bize ait değil ki, mülk bizim olsun. Her gün binlerce insan ölüyor. Nerede kaldı onların malları, idealleri, imkânları? Hepsi bitti, hayâl oldu. Peki, onlar insan da biz değil miyiz? Biz insanız da, onlar insan değil mi? (Verdiğin senin malındır, alıp tükettiğin değil) hadis-i şerifini de düşünerek, elimizdekilerin bizde kalması için hayra sarf etmeliyiz.