Abdullah Bin Zeyd

Abdullah Bin Zeyd

Sâhib-ül ezân. Hicretten sonra Medîne'de Peygamber efendimizin mescidi yapılmış, burada Müslümanlar cemaatle namaz kılıyorlardı....

Dinin yarısı sabır, yarısı da şükürdür

Dinin yarısı sabır, yarısı da şükürdür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Öfke, sinirlenme ve stres zamanındayız. Dolayısıyla evimizde olsun, işimizde olsun, insanlardan gelen sıkıntılara sabredelim....

Başarılı olmak için

Başarılı olmak için

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimize hizmet ederken başarılı olmak için günahtan sakınmak şarttır. Halife Hazret-i Ömer, Sa’d bin Ebi Vakkas...

Neticeyi sebepten bilmek

Neticeyi sebepten bilmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Mülkü de, kuvveti de veren Allahü teâlâdır. İnsan, zerresini kendi şahsından, kendi kabiliyetinden veya...

Herkes çalışmak zorunda

Herkes çalışmak zorunda

En az, binlerle insan çalışmayacak olursa, kendisinin birgün bile yaşıyamıyacağını düşünmelidir. Meselâ, çiftçi, fırıncı, dokumacı,...

Devlet yıkıldıktan sonra

Devlet yıkıldıktan sonra

I. Dünya savaşının başladığı günlerdi!... Dahiliye Nazırı Talat Paşa ile Harbiye Nazırı Enver Paşa ne düşündülerse, sâbık Padişah II....

Ebû Sa’îd-i Hudrî

Ebû Sa’îd-i Hudrî

Çok hadîs rivâyet eden yedi sahâbîden. Ebû Sa’îd-i Hudrî hazretleri, Peygamber efendimizin hicretinden sonra...

İyiliklerin karşılığı

İyiliklerin karşılığı

Âhırette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselâma tâbi olanlara mahsûstur. Dünyada yapılan hayrât ve hasenât, yani...

Mikdâd Bin Esved

Mikdâd Bin Esved

Resûlullahın süvârilerinden. Hicretin ikinci yılında Bedir savaşı başlayacağı sırada, Peygamberimiz Eshâbın ileri gelenlerini toplayıp onlarla...

Vermezse Mabut

Vermezse Mabut

Sultan Mahmut han, tebdili kıyafet yaparak bir kahveye girer. Yaşlı çaycıya herkesin tıkandı baba diye hitap ettiğini görüp, bu lakabın nereden geldiğini...

Bir kula verilecek en büyük nimet

Bir kula verilecek en büyük nimet

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Asıl maksadımız, Allahü teâlânın marifetini elde etmek yani Onu hakkıyla tanımak olmalıdır. Marifetullah iki...

İnsan tek başına kurtul…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsan birkaç...

Alın yazısını okumak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Herkesin yaptığı...

Dine hizmette başarının…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet...

Ebû Dücâne

Resûlullah efendimizin fedâisi. Uhud harbinde sevgili Peygamberimiz...

İki türlü ölüm

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İki türlü...

Hidayet, fitne ve sabır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bizim vazifemiz...

Kainatin Efendisi

Hazret-i Hadice’nin rüya…

Sevgili Peygamberimiz yirmi beş yaşlarında...

Nur’un yaratılması

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın...

Nur’un Amine’ye geçmesi

Kurban edilmekten kurtulan, Abdullah, büluğ...

Eshab-ı kiram

Cafer-i Tayyar

Cennete uçarak giden sahâbî. Peygamber efendimiz...

Meymune Binti Hâris

Peygamberimizin hanımlarından. Hazret-i Meymune, Hazret-i Abbas’ın...

Tufeyl Bin Amr

Işık Saçan Sahâbî. Tufeyl bin Amr...

Hikmetli Sözler

Allah dostunu üzmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allah...

İnsanların en büyük ihtiy…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü...

Can yakıcı güzellik

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber...

Ahlâk bilgilerini öğrenmek, istekle olur. Zor ile olmaz. İslâm ahlâkı üçe ayrılır:

1 - İnsan yalnız iken, başkasını düşünmeden, işlerinin iyi veya kötü olduğunu anlatan ilme “Ahlâk ilmi” denir. İnsan yalnız olduğu zaman da, bu işleri, bildiği gibi yapar. Meselâ yumuşak huylu, cömerd, hayalı insan, yalnızken de, başkaları yanında da, hep öyledir. Ahlâk ilmi, insanın böyle hiç değişmiyen işlerini öğretir.

2 - İnsanın ev içinde, çoluk çocuğuna karşı hareketlerini tedkîk eder. Buna, “Ev idâresi âdâbı” denir.

3 - İnsanın toplumdaki vazîfelerini, hareketlerini, herkese faydalı olmasını öğretir. Buna “sosyal” terbiye denir.

İnsan, iyi, kötü her işini bir sebep ile yapar. Bu sebep, yâ tabîîdir. Yahud bir emirdir, bir kanûndur. Tabîati îcâbı olan şeyler, aklı ve düşüncesi ve tecribeleri netîcesinde yaptığı işlerdir. Böyle işleri, zamanla ve toplumun tesîri ile değişmez.

İkinci sebep olan emir, kanûn ise, ya bir cemiyetin, bir milletin müşterek düşüncesinden doğar. Buna “Âdet” denir. Yahud bir tanınmış âlim, tecribeli, otorite sâhibi kimse tarafından ortaya konur. Peygamberler, Evliyâ ve hükümdarlar böyledir.

Peygamberler, Evliyâ ve âlimler tarafından bildirilen, Allahü teâlânın emirleri de üçe ayrılır: Birincisi, herkesin ayrı ayrı, yalnız olarak uyması lâzım olanlardır. Bunlara “İbâdetler” denir. İkincisi, insanlar arasında karşılıklı uymaları lâzım olan emirlerdir. Evlenme işleri ve alış veriş işleri, böyledir. Üçüncüsü, memleketleri, cemıyetleri içine alan emirlerdir. Bunlar, hukûkî ve siyâsî işlerdir. Bu üç ilmin hepsine “Fıkh” bilgisi denir. Fıkh bilgileri ve bu işleri düzenliyen emirler veya tatbîk edilmeleri, yapılmaları, memleketlere, milletlere göre ve zamanla değişir.

Bu değişiklik de ancak Allahü teâlânın bildirmesi ile olur. İşte, Allahü teâlânın dinlerde yaptığı neshler, değişdirmeler, böyle emirlerde olmuşdur. Meselâ, Âdem aleyhisselâm zamanında insanların çoğalması lâzımdı. Bunun için, bir erkeğin kendi kız kardeşi ile evlenmesi helâl idi, câiz idi. İnsanlar çoğalınca, buna lüzûm kalmadı. Haram oldu.