Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi büyük zatlar, insanın uzun zaman uğraşarak elde ettiğini bir anda verebilirler. Bir talebesi doğuda, bir talebesi batıda olsa, ikisi de ölmek üzere olsa, o mübarek zat ikisinin de imanla gitmesine sebep olur. Bu zor bir şey değildir. Azrail aleyhisselam, dünyanın her tarafındaki insanların ruhlarını bir anda alabiliyor. Azrail aleyhisselama bu kuvveti veren Allahü teâlâ, evliya zatlara da ihsan ediyor.

Horasan’da bir âlim, Vehhâbîler gibi tasavvufu inkâr eder, evliya zatlara düşmanlığını gizlemez. Etrafındakilerin ikaz etmelerine rağmen bu düşmanlığına devam eder. Bir gün hastalanıp ölüm döşeğine düşer. Yanındakiler kelime-i şehadet söyletmek isterler. O ise tuhaf sesler çıkarır, söyleyemez. Yani imansız gitmek üzeredir. Durumun iyi olmadığını görünce, oradaki evliya bir zata giderler. (Efendim bu zat namaz kılan bir Müslümandı, şimdi ölüm döşeğindedir, buna dua edin, himmet edin de imanını kurtarabilsin) derler. O mübarek zat gelip bakar, durum çok kötüdür. Yaklaşık bir saat kadar gözünü kapatıp rabıta eder. Gözünü açtığında, ölüm döşeğindeki zat, kelime-i şehadet getirerek vefat eder. O mübarek zat ise ter içinde kalmıştır. Oradakiler hikmetini merak ederler. Mübarek zat anlatır:
(Ben hangi büyük zata müracaat ettimse, hangisine yalvardımsa, hepsi, “Bizim ona kalbimiz kırık, bize dil uzattı” dediler. Baktım ki hiçbiri affetmiyor, bu defa ben de, “Evet bu suçlu, ama benim hiç mi hatırım yok? Eğer beni seviyorsanız, benim hatırım için affedin, buna hakkınızı helal edin” dedim. Bunun üzerine onlar da, “Biz seni seviyoruz. Senin hatırın için onu affediyoruz” dediler.)

Dolayısıyla evliya zatların kıymetini bilmek lazımdır. Cenab-ı Hak, (Kendinize vesile arayın) buyuruyor. Arada hiçbir vesile olmadan, Allahü teâlâ ile irtibat kurmak, Ondan istemek mümkündür, ama çok zordur, çünkü bunun birçok şartı vardır. Hâlbuki Allahü teâlânın rızasına kavuşmuş, duası makbul olan evliya zatları vesile etmek çok kolaydır. Onların ölüsü, dirisi olmaz, ruh zaten ölmez. Onlar Allahü teâlânın dostudur. Onun için onlara şu veya bu şekilde dil uzatmaktan sakınmalıdır. Bunun vebali büyük olur.

Bir mümin, hayatında bir kere, evliya bir zatın ruhuna bir Fâtiha okusa, âhirette o evliya zat, mutlaka o kişiye şefaat eder.