Zamanın akıllı geçinenlerinden güngörmüş bir zâtın yolu bir gün bîmarhâneye (ruh ve sinir hastalıkları hastahânesine) uğramış.
Hastalardan birine sormuş:

-Kaç yıldır buradasın?

-Senesini ben de unuttum. Aslında deli falan da değilim. Nedense bir kez paçayı kaptırdık ve bir daha kurtulamıyoruz.

-Peki seni ne diye burada tutuyorlar?

-Doktorlardan “mazarratlı harfler”i saymalarını istiyorum; cevap veremiyorlar. Bu sefer ben onlara sayıyorum, beni urgana vuruyorlar. Tecrübeli zât karşısındakinin zır deliliğine hükmederek biraz gülümsemiş. İçinden, ‘Hiç mazarratlı (zararlı) harf olur muymuş?” diye geçirirken deli sormuş:

-Peki efendi! Siz biliyor musunuz mazarratlı harfleri?

-Yook!.. Söylesen de öğrensek!

Deli (!) gâyet ciddî şekilde cevap vermiş:

-Mazarratlı harfler üçtür: Tı, mim, ayn.

-Ben bir şey anlamadım.

-Ben şimdi size anlatayım da deli olup olmadığıma karar verin. Tı, mim ve ayn harfleri “tama‘ (doymazlık, açgözlülük)” kelimesinin harfleridir. Kim ömründe tamahkâr ve harîs olursa, bunun cezâsını çeker. Onun için bu üç harf mazarratlıdır. Benden size nasîhat; sakın ola ki tamahkâr olmayasınız.Tecrübeli zât deliye teşekkür etmiş ve yanından ayrılmış. Bir müddet sonra işlerini bitirip bîmarhâne (hastahâne)nin kapısından çıkmak üzereyken aynı deli oturduğu yerden ona yine seslenmiş:

-Efendiii! Efendiiii!.. Birazcık gelir misin? Adam dönüp delinin yanına varmış:

-Buyur, bir şey mi söyleyeceksin?

-Efendi, demiş, sen iyi birisine benziyorsun. Beni buraya getirdikleri zaman cebimde bir kese dolusu sarı lira var idi. Elimden alırlar diye kimseye söyleyemedim. İçeri girdiğim sırada yine kimseye çaktırmadan şu kapının yanındaki direğin tepesine koymuştum. Benim buradan çıkacağım yok. Zaten burada da para neme lâzım? Bu para sana anamın ak sütü gibi helâl olsun, al götür. Bunu duyan tecrübeli zât birden tamâha kapılmış. Altın hırsı, sıhhatli düşünmesini ve delinin bu sözündeki mantıksızlık ve tuzakları anlamasına mâni olmuş. Direğe bakmış ki bir hayli yüksek. Deliye dönüp yavaşça;

-Peki güzel de, ben direğin tepesine nasıl yetişeceğim? Deli bunun üzerine adamın elinden tutmuş. Direğin yanına yaklaşmış ve omuzunu direğe yaslayıp,

-Haydi, demiş, omuzuma bas ve oraya uzan. Adam delinin omuzuna basıp direğin tepesine uzanmaya çalışırken deli altından çekilivermesin mi? Adam paldır küldür yuvarlandığı yerde debelenirken deli, şu akıllıca sözleri söylemekteymiş:

-Behey sersem! Sana tamahtan kendini koru demedim mi? Ne çabuk unuttun. Delide para ne gezer. Haydi var diyelim, direğin tepesine para saklanır mı? Var imdi çek hırsının cezâsını!..