Sıkıntının sebebi
İnsan ancak İslamiyete uymakla rahat eder. İslamiyete uymak, yani haram işlememek ve dinin bütün emirlerini yerine getirmek de çok kolaydır. Kalbi bozuk olana güç gelir. Evet, birçok işler vardır ki, sağlam insanlara kolaydır. Hastalara ise güçtür. Kalbin bozuk olması, İslamiyete tamam inanmaması demektir. Bu gibi insanlar, inandım dese de, hakîkî tasdîk değildir. Lâf ile tasdîktir. Kalbde hakîkî tasdîkın, doğru imanın bulunmasına bir alâmet, İslamiyetin yolunda yürümekte kolaylık duymaktır.
Allahü teâlânın feyzleri, nimetleri, ihsânları, yani iyilikleri, her an, insanların iyisine, kötüsüne, herkese gelmektedir. Herkese mal, evlâd, rızk, hidâyet, irşâd ve selâmet ve daha her iyiliği fark gözetmeksizin göndermektedir.
Fark, bunları kabulde, alabilmekte ve bazılarını da almamak suretiyle, insanlardadır. Nahl sûresinin otuzüçüncü âyetinde meâlen:”Allahü teâlâ, kullarına zulmetmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azâba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar” buyurulmuştur. Sıkıntıların sebebi insanın kendisidir.
Nitekim güneş, hem çamaşır yıkayan adama, hem de çamaşırlara, aynı şekilde, parlamakda iken, adamın yüzünü yakıp karartır, çamaşırlarını ise beyazlatır.
Bunun gibi, elmaya ve bibere aynı şekilde parladığı halde, elmayı kızartınca tatlılaştırır. Biberi kızartınca acılaştırır. Tatlılık ve acılık hep güneşin ışıkları ile ise de, aralarındaki fark, güneşten değil, kendilerindendir.
Allahü teâlâ, bütün insanlara çok acıdığı için ve bir ananın yavrusuna olan merhametinden daha çok acıdığı için, dünyanın her tarafındaki, her insanın, her âilenin, her toplumun ve milletin her zamanda ve her işlerinde nasıl hareket etmeleri lâzım geleceğini, dünyada ve âhıretde rahat etmeleri ve saadet-i ebediyyeye kavuşmaları için, işlerini ne yolda yürütmeleri ve nelerden kaçınmaları lâzım geldiğini, Kur’ân-ı kerîmde bildirdi.
Ehl-i sünnet âlimleri, bunların hepsini, keskin görüşleri ile bulup, milyonlarca kitap yazarak, bütün dünyaya bildirdi.
Allahü teâlâ, insanları işlerinde başı boş bırakmamıştır. Dünya ve ahıret saadeti için yapılacak işleri açık bir şekilde bildirmiştir. Bunlara uyan dünyada ve ahırette rahat eder.