Hâlid Bin Sa'id Bin Âs

Hâlid Bin Sa'id Bin Âs

İlk Müslüman olan sâhabilerden. Resûlullah efendimiz, İslâmiyeti gizli olarak açıklamaya yeni başlamıştı. Daha birkaç kişi...

Annenin hizmete ihtiyacı var

Annenin hizmete ihtiyacı var

İki kardeş vardı. Yatalak annelerine bir gece biri, diğer gece öteki bakacaktı. Öyle anlaşmışlardı. Abid olan nafile ibadete çok düşkündü,...

Kalbde imanın sabit kalması için

Kalbde imanın sabit kalması için

Bunun için, Resûlullah her zaman, “Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik” duâsını okurdu ki,...

Bal Tefsiri

Bal Tefsiri

Bir gün Peygamber efendimiz aleyhisselam, Eshab-ı güzin hazretleri ile oturur idi. Kudretten ortaya bir ak tas geldi. İçi ak bal ile dolu idi....

Her türlü zarardan korunmak için

Her türlü zarardan korunmak için

Yâ Allah-ür-rakîb-ül-hafîz-ür-rahîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-halîm-ül’azîm-ür-...

Muaviye bin Ebi Süfyan

Muaviye bin Ebi Süfyan

Resulullahın vahiy kâtibi. Hazret-i Muaviye (radıyallahü anh), Peygamber efendimizin kayınbiraderi ve vahiy kâtibi idi. Resulullahın zevcelerinden Habibe...

Sıkıntı var diye hizmetten kaçmak

Sıkıntı var diye hizmetten kaçmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bizden sonraki nesiller, bu Ehl-i sünnet yolunu, bu hizmetleri devam ettirirler, Ehl-i sünnet kitaplarını bütün...

Acınacak mahlûk kimdir?

Acınacak mahlûk kimdir?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hayırlı insan, hayırlı işlere vesile olur. Hayırlı yerlerde, mesela mescidlerde namaz için, nikâh için bir araya...

Zeyd Bin Sâbit

Zeyd Bin Sâbit

En meşhur vahiy kâtibi Sahâbî. Sevgili Peygamberimiz, Medîne’ye hicret ettikleri zaman, Müslümanlar, akın akın gelip bîat...

Fitneden korunmak için

Fitneden korunmak için

Fitneden korunmak için, “Allahümme innî eûzü-bike min azâbil-kabri ve min azâbinnâr ve min fitnetil mahyâ...

Hansa Hatun

Hansa Hatun

Meşhur kadın şair sahabilerden. Peygamber efendimiz zamanında, Amr’ın kızı olan meşhur kadın şair Hansa, çok güzel kahramanlık şiirleri söylerdi....

Hoca hakkı ödenmez

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhum hocamız...

Üsâme Bin Zeyd

Resûlullahın çok sevdiği sahâbîlerden. Peygamber efendimizin Hazret-i...

Alın yazısı insanın icr…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dünyada farklı...

Yumuşaklık insanın sü…

İslâm ahlâkı ile ahlâklanmış bir müslüman...

Nefsine pay vermeyenin …

Cüneyd-i Bağdadi hazretleri ordu ile bir...

Güneş artık doğmak üzer…

Artık, sevgili Peygamberimizin yaşları kırka doğru...

Kainatin Efendisi

Ümmetim!.. ümmetim!..

Kâinatın efendisi doğduğu sırada, hazret-i...

En güvenilir kimse...

O; doğru, doğruların doğrusu... Hiçbir...

Süt anne Halime Hatun

Amine validemiz, nurlu yavrusunu kucağına...

Eshab-ı kiram

Ebû Zer-i Gıfârî

Gıfârî kabilesinin reisi. Ebû Zer-i Gıfârî...

Beşir Bin Sa'd

Hazret-i Ebû Bekir'e ilk bîât...

İkrime Bin Ebî Cehil

Meşhur İslâm kumandanlarından. İkrime bin Ebî...

Hikmetli Sözler

Nefsi zayıflatmak ibadet …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: En...

Elem dikeni batmadıkça, m…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanların...

Allah vereni sever

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bizim...

Cennetle müjdelenenlerden.

Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası Zeyd bin Amr, İslâmiyetten önce Peygamberimizle görüşürdü. Allahü teâlânın kendisine verdiği ilhâm ile putlara tapan insanların hâline şaşar, putperestliğin şirk olduğunu, onlara kesilen kurbanların etinin yenemeyeceğini düşünürdü.

Bir Allaha inan!
Bu sebeple kendine yeni bir din bulmak için, Suriye taraflarına gidip, Hazret-i İbrahim dînine girerek Hanîflerden oldu. Mekke’ye döndüğünde, câhiliye âdetlerinden biri olarak kız çocuklarını diri diri toprağa gömenlerle mücâdele etti. Kız çocuklarının çoğunun ölümden kurtulmalarına sebep oldu.

Oğlu Saîd’e de sık sık, “Bir Allaha mı, yoksa bin ilâha, putlara mı inanayım” der, onu Allaha inanmaya teşvik ederdi. Bu sebepledir ki, Peygamber efendimiz, Saîd’e Müslüman olmasını söyleyince, Hazret-i Ömer’in kızkardeşi olan hanımı Fâtima ile birlikte hemen Müslüman oldu.

Muhammed aleyhisselâm, İslâm dînini tebliğe başladığında, ilk katılanlardan olup, ilk inananların arasına girdi. Habbâb bin Eret, evlerine gelip, onlara Kur’an-ı kerim okurdu.

Hazret-i Ömer bin Hattâb da Saîd bin Zeyd’in evinde okunan Kur’an-ı kerimden kalbi yumuşayıp, tesiri altında kaldı. Kur’an-ı kerimi okuyup, fesâhati, belâgati, mânaları ve üstülüklerine hayran kalıp, düşmanlığı silindi. Bunun üzerine, Resûlullahın yanına gidip îman etmekle şereflendi.

Saîd bin Zeyd Müslüman olunca, Mekke’deki diğer Eshâb-ı kirâm gibi müşriklerden çok eziyet çekip, işkence gördü. Mekke’de suikast, işkence, zulüm ve tazyikler artınca, Peygamber efendimizin müsaadesi ile Habeşistan’a hicret etti. Sonra Medîne’ye geldi.

Hicret-i Nebevî’den sonra, Resûlullahın emriyle Hazret-i Talha bin Ubeydullah ile beraber Suriye tarafına, oradakilerin hâllerini incelemek ve araştırma yapmak vazifesiyle gönderildi. Bu vazifedeyken, Ebû Süfyân’ın başkanlığındaki kervanın durumunu araştırdı.

On kişi Cennettedir
Bedir gazâsında bulunmadıysa da, Peygamber efendimiz onun oklarını attılar. Ganimetten pay ayrıldı. Peygamber efendimizin diğer bütün gazvelerine katıldı.

Bir gün Peygamber efendimiz buyurdular ki:
- On kişi Cennettedir. Ebû Bekir Cennettedir. Ömer, Cennettedir. Osman Cennettedir ve Ali, Zübeyr, Talha, Abdurrahman bin Avf, Ebû Ubeyde bin Cerrâh, Sa’d bin Ebî Vakkâs Cennettedirler. Peygamberimiz bu dokuz kişiyi zikredip, sustular. Eshâb-ı kirâm suâl ettiler:
- Yâ Resûlallah onuncusu kimdir?
Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- Saîd bin Zeyd Cennettedir.

Saîd bin Cübeyr der ki:
Hazret-i Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Sa’d, Saîd, Talha, Zübeyr ve Abdurrahman bin Avf’ın Resûlullahın katındaki yerleri bir idi. Savaşta onun önünde, namazda arkasında idiler. Hadis kitaplarının en kıymetlisi olan Buhârî ve Müslim bunu böylece bildirmektedir.

Saîd bin Zeyd, Hazret-i Ebû Bekir halîfe olunca, ona bîat etti. Hazret-i Ömer’in hilâfeti zamanında, Ecnadeyn savaşında süvâri kuvvetlerine, Fihl savaşında piyâde birliklerine kumanda etti. Şam’ın kuşatılmasına katılıp, şehrin fethinde bulundu.

Âhirette rahmet bahşeder!
Yermük savaşına da katıldı. Savaşın en kızgın ânında, düşman birlikleri İslâm ordusunun sol tarafına saldırdılar. Düşman galip gelecek gibiydi.

Hazret-i Saîd, hemen atına atlayarak, askerlere şöyle hitap etti:
- Cesâret ve kahramanlık dünyada insana şeref, âhirette rahmet bahşeder. Bu ikisini de kazanmaya çalışalım!

Bu sözlerle coşan İslâm askerleri daha büyük bir gayretle düşmanla savaşmaya başladılar. Sonunda Hazret-i Saîd’in düşman kumandanını öldürmesiyle, düşman paniğe kapıldı. Sonunda her tarafta bozguna uğrayarak Müslümanlar büyük bir zafer kazandı.

Şam şehri feth edilince, Ebû Ubeyde bu şehrin vâliliğini Hazret-i Saîd’e teklif etti. O bunu kabûl etmeyerek dedi ki:
- Ey Ebû Ubeyde! Ben Allah yolunda cihâd etmek istiyorum. Sen vâliliği uygun gördüğün birisine ver.

Hazret-i Ömer’in vefâtından sonra onu kabre koyarlarken, Saîd bin Zeyd ağlamaya başlamıştı. Bunu görenlerden biri sordu:
- Yâ Saîd! Niçin ağlıyorsun?
Bunun üzerine buyurdu ki:
- İslâm dîni ve Müslümanlar için ağlıyorum. Çünkü Hazret-i Ömer’in şehit edilmesi, İslâmda açılan bir gediktir. Bu gedik de kıyâmete kadar kapanmayacaktır.

Saîd bin Zeyd hazretleri, zamanını devamlı ibâdetle geçirirdi. Dünya ve dünya nîmetlerinden daha çok âhireti düşünürdü. Makam ve mevkiyi hiç düşünmez, ancak kendisine bir vazife verilirse, bunu en iyi şekilde yerine getirirdi. Cihâdı çok sever, gösterişi hiç sevmezdi.

Duâsı kabûl olanlardan idi. Bunun için, kendisini kırmaktan herkes çekinirdi. Çok kimse ondan ilim öğrenmiştir. Esmer tenli, uzun boylu ve saçları gür idi. Peygamber efendimizden kırksekiz hadis-i şerif rivâyet etmiştir.

Duâsı kabûl oldu
Bir gün bir kadın, Saîd bin Zeyd hazretlerinin evinin bir kısmının kendi malı olduğu iddiâsi ile mahkemeye müracaat etti. Bunun üzerine Hazret-i Saîd dedi ki:
- Evi ona bırakınız! Ben Resûlullah efendimizin şöyle buyurduğunu işittim:
(Her kim, hakkı olmaksızın bir karış yer alırsa, kıyâmet gününde, yedi kat yerin dibinden başlayarak onun boynuna dolanacaktır.)
Allahım! Eğer bu kadın yalancı ise, gözünü görmez et! Kabrini de evinde yap!

Hazret-i Zeyd’in duâsı tutmuş ve çok geçmeden kadının gözleri görmez olmuş ve kabri evinde olmuştur.

Saîd bin Zeyd, 671 senesinde Medîne’de vefât etti. Cenâzesini Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri yıkayıp, techiz etti.