Übeyy Bin Kâ'b

Übeyy Bin Kâ'b

Kırâati ile meşhûr sahâbî. Sevgili Peygamberimiz sordular: - Yâ Übeyy! Allahın kitâbında en büyük âyet...

Kendini beğenmek, şirke kadar götürür

Kendini beğenmek, şirke kadar götürür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Yaptığımız iyilikleri unutalım, hatırlamayalım ve hatırlatmayalım. Söylersek başa kakmış gibi oluruz. Allahü teâlânın...

Diplomasinin aslı, güler yüz ve tatlı dildir

Diplomasinin aslı, güler yüz ve tatlı dildir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Mümin suç işlemez, günaha da girmez. Suç işlerse hapse gider, günah işlerse Cehenneme gider. Hukuk dışı hareket...

İyiliğin peşinden imtihan gelir

İyiliğin peşinden imtihan gelir

Salih bir zat vardı. Çok cömertti. Elinde avucundakileri muhtaçlara dağıttığı gibi, yardım isteyen fakirler olursa, onlara belli etmeden, başkalarından...

Habercinin vazifesi haber vermektir

Habercinin vazifesi haber vermektir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmanımızı muhafaza edip, imanla ölmek için, dinimizi doğru olarak öğrenip, emir ve yasaklara uymamız ve her gün...

Nimetler geçici ve aldatıcıdır

Nimetler geçici ve aldatıcıdır

Bu dünya nimetleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır. Âhırette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken...

Onlara merhamet yok!

Onlara merhamet yok!

Allahü teâlânın rahmeti, şefkati dünyada müminlere ve kâfirlere, herkese birlikte yetiştiği ve herkesin çalışmasına ve iyiliklerine...

Saadet yolu

Saadet yolu

İman etmek, Muhammed tâbi’ olmağa başlamak ve saadet kapısından içeri girmek demekdir. Allahü teâlâ Onu, dünyadaki bütün...

Gece uyanınca

Gece uyanınca

Peygamberimiz buyurdu ki: “Gece uyanınca, şu duâyı okuyan, her istediğine nâil olur: “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ...

Hakiki âlim ile sahtesinin farkı

Hakiki âlim ile sahtesinin farkı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Cahiller, ölüyü diriltip mezardan çıkarmayı büyük keramet sanır. Evliya zatlar ise ölü kalbleri...

Allah diyen genç

Allah diyen genç

Fakir bir genç, padişahın kızına aşık olmuş. Bu ümitsiz sevdasını gidip meşhur dervişine anlatarak yardım dilemiş. Derviş: “Evlâdım, şehrin...

Musul’un Osmanlı hâkimi…

Yavuz Sultan Selim Han, Safevîlerle yapılan...

Her hayrın anahtarı, he…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmandan sonra...

Önce ölmek, sonra olmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Cüneyd-i Bağdadi...

Allah görüyor ve biliyo…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Konuşmamızda, alışverişimizde...

İman nimetine nasıl şük…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allah için...

Devlet yıkıldıktan sonr…

I. Dünya savaşının başladığı günlerdi!... Dahiliye...

Kainatin Efendisi

Güneş artık doğmak üzere!

Artık, sevgili Peygamberimizin yaşları kırka...

O’nun şanı yücedir!

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, sekiz yaşına...

O, bu ümmetin Peygamberi…

Şam yönüne gitmekte olan kervandakiler...

Eshab-ı kiram

Ebû Ubeyde Bin Cerrâh

Cennetle müjdelenen ümmetin emîni. Araplar arasındaki...

İkrime Bin Ebî Cehil

Meşhur İslâm kumandanlarından. İkrime bin Ebî...

Osman Bin Talhâ

Kâbe'nin hizmetinde olan sahâbî. Osman bin...

Hikmetli Sözler

İman cevherini korumak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmam-ı...

Korku ve sevgi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhum...

Ölülere yardım etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ölünün...

Büyük ve uzun ömürlü devletler üstün adaletle kâimdir. Zulüm üzerine kurulmuş devlet ve imparatorluklarda olmuş ise de ömürleri kısa sürmüştür. Kendisine mahsus hususiyetleri, bilhassa kendi dışındaki dinlere tanıdığı çok geniş haklar, daha doğru bir ifade ile diğer dinlerin islerine, ibâdetlerine ve âdetlerine hiç karışmamakla özellik gösteren Türk adaleti çok yüksek meziyetlere sahip bir adalettir. On altıncı yüzyıl için F. Dowey söyle demektedir;

"Birçok Hıristiyan, adaleti ağır ve kararsız olan Hıristiyan ülkelerindeki yurtlarını bırakarak, Osmanlı ülkelerine gelip yerleşiyorlardı.” On beşinci yüzyıl için F. Babinger ise; 

"Osmanlı padişahının ülkesinde herkes kendi hâlinde.bahtiyâr olabilirdi. Mutlak bir dînî hürriyet hüküm sürerdi ve kimse su veya bu inanca sahip olduğundan dolayı bir güçlükle karsılaşmazdı." demektedir. Bizzat padişah adalete itaat ederdi. Üçüncü Sultan Mustafa Hân (1757-1774) beylerbeyi sarayını genişletmek istemişti. Bunun için civardaki bir dul kadının arsasını almak lâzımdı. Kadın arsasını satmak istemeyince, padişah zorla arsayı almayı aklından geçirmedi. Fakat sarayın eskiyen bir kısmını yıktırdı ve halka mahsus bir bahçe hâline getirdi.