Cafer-i Tayyar

Cafer-i Tayyar

Cennete uçarak giden sahâbî. Peygamber efendimiz, 36 yaşlarında bulundukları sırada Hicaz topraklarında şiddetli bir kuraklık ve açlık...

Allahü teâlânın görülmesi

Allahü teâlânın görülmesi

Allahü teâlâ, ezelden ebede, yani öndeki sonsuzdan, sonraki sonsuza kadar, bir kelâm ile söyleyicidir. Bütün emirleri, o bir...

İhlâs azalınca

İhlâs azalınca

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bu dünya, âhiretin tarlasıdır. Kıyametteki pişmanlığın faydası yoktur. Tevbe istiğfar etmeli. İnsan, kendinden iğrenmeli, din...

Allah'ın emaneti

Allah'ın emaneti

Ümm-i Süleym radıyallahü anha, gayet temiz ahlak sahibi bir hatun idi. Çocuğu vefat ettiği zaman, sabır ve metanetle bizzat kendisi yıkadı ve kendisi...

Yumuşaklık insanın süsüdür

Yumuşaklık insanın süsüdür

İslâm ahlâkı ile ahlâklanmış bir müslüman, farzları yapar, haramlardan kaçınır. Haramlardan kaçınmak da, iki...

Makam, mevki arzusu

Makam, mevki arzusu

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Kim Allah için tevazu gösterirse, Allahü teâlâ onu yükseltir) buyuruyor. Kim kendini...

Eden kendine eder

Eden kendine eder

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimiz, baştan sona iyilik etmek, din kardeşine faydalı olmak dinidir. Bir Müslümanın, din kardeşinin dünya veya...

Vücut gençleşir

Vücut gençleşir

Bünyemizin sağlıklı olup olmaması hücre faaliyetlerine bağlıdır. Hastalık ve yaşlılık, hücrelerin gençleşme ve yenileşme işlemlerinin yavaşlaması ile...

Herkese faydalı olmalı

Herkese faydalı olmalı

Dinimiz, herkese iyilik etmeyi, eli ile, dili ile kimseyi incitmemeyi, kimseye zarar vermemeyi, hiyânet etmemeyi, herkese faydalı olmayı, devlete, kanunlara karşı,...

Sonunda orta yolu buldular

Sonunda orta yolu buldular

Şam’ın fethinde, Müslümanların, tarihin şeref levhasına geçmesine sebep bir olay olmuştu. İslâmiyeti kendilerine ezeli düşman gören Batı...

Tedavi için hastalığı bilmek gerekir

Tedavi için hastalığı bilmek gerekir

Her hastalığı tedavi ettirmek için o hastalık üzerinde ihtisas sahibi olan tabibe gitmek lâzımdır. Gözünden ameliyat olacak birisinin kasaba...

Şu iki özellik Müslüman…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Cömert bir...

Hüküm neticeye göre ver…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hüküm neticeye...

Önce ölmek, sonra olmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Cüneyd-i Bağdadi...

Kaza ve kaderin mahiyet…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanların çeşitli...

Süheyb-i Rûmî

Allah yolunda malını mülkünü terkeden sahâbî. Ka'be-i...

Hidayet ve dalalet

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlânın...

Kainatin Efendisi

Misk kokulu Abdülmuttali…

Peygamber efendimizin babası Hazreti Abdullah...

En güvenilir kimse...

O; doğru, doğruların doğrusu... Hiçbir...

“Hacer-ül-Esved”in yeri

Resulullah efendimiz otuz beş yaşında...

Eshab-ı kiram

Beşir Bin Sa'd

Hazret-i Ebû Bekir'e ilk bîât...

Tufeyl Bin Amr

Işık Saçan Sahâbî. Tufeyl bin Amr...

Câbir Bin Abdullah

Sahâbenin en çok hadîs bildirenlerinden. Câbir...

Hikmetli Sözler

Resulullah’a teşekkür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü...

İhlâs varsa, fitne olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dine...

İki istikameti olan bir i…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İki şeye dikkat edilirse, zafer mutlaka nasip olur: 1- Namazı doğru kılmak, 2- Âmire itaat. Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah’a, Resûlüne ve sizden olan Müslüman âmirlere itaat edin) buyuruluyor. Emîre itaat etmemek haramdır.

Peygamber efendimiz, (Benim ümmetim bir vücut gibidir) buyuruyor. Bir vücutta iki kalb, sekiz göz, kırk kulak olmaz. Başarı için yekvücut olmalı. Emîre bir kere bile itiraz hakkı yoktur. İstişare etse bile, son kararı emîr verir.

Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem", Rumlarla savaşmak üzere bir ordu hazırlanmasını emir buyurup, azatlı kölesi ve evlatlığı Zeyd bin Hârise’nin oğlu olan, 22 yaşındaki Hazret-i Üsame’yi kumandan yaptı. Orduda Eshab-ı kiramın bütün büyükleri vardı, ama hiçbiri (Biz, zenci cariyenin oğlu Üsame’nin emrinde mi savaşacağız?) demedi.

Karargâh kurulmuş, ordu hazırlanmıştı. Hareket edecekleri sırada, Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem" vefat etti. Geri mi dönülecek, devam mı edilecek diye haber beklenirken, halife seçilen Hazret-i Ebu Bekir, hemen Eshab-ı kiramın ileri gelenlerini topladı. (Görüyorsunuz, Resulullah vefat edince, kabileler isyan ettiler, mürtedlerden, müşriklerin safına geçenler oldu. Müşrikler de, Medine’nin etrafında fırsat kolluyor. İslam ordusu sefere devam ederse Medine’ye saldırabilirler. Ordu geri mi dönsün, devam mı etsin?) diye sordu. Hepsi, (Başka ordumuz yok, ordu geri dönsün. Sefere daha sonra çıkılsın. Yine de karar sizin) dediler. Halife yani Emîr Hazret-i Ebu Bekir, (İstişare yapıldı, tek erkek kalmadan herkes orduya katılacak, ordu, geri dönmeyecektir) buyurdu. Bir tek o, bu düşüncedeydi ve böyle karar verdi. Hem savaş kazanıldı, hem de, saldırmaya hazırlanan bütün kâfirler, mürtedler, (Bu acılı günlerinde böyle büyük bir ordu dışarı çıktıysa, içeride kim bilir daha kaç tane ordu var?) diye gözleri korktuğu için saldıramadılar. Eğer ordu, geri dönseydi, cesaretlenecekler ve kan gövdeyi götürecekti. Halife, (İstişare et, karar verdikten sonra, Allah’a güven ve kararından dönme!) mealindeki âyet-i kerimeye uymanın bereketini gördü.