Hüküm neticeye göre verilir

Hüküm neticeye göre verilir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hüküm neticeye göre verilir. Bir kimsenin yaptığı bir şey hakkında hüküm verileceği zaman, o şeyin sonucunu...

Akıl ve din

Akıl ve din

İslamiyette aklın ermediği şeyler çoktur. Fakat, akla uymayan birşey yoktur. Âhıret bilgileri ve Allahü teâlânın beğenip beğenmediği şeyler ve...

Peygamberler ve melekler

Peygamberler ve melekler

Allahü teâlâ, kullarına merhamet ederek, Peygamberler göndermiştir. Bunlarla kullarına doğru yolu, saadet-i ebediyye yolunu göstermiş, kullarını...

İnsanların en iyisi ve en kötüsü

İnsanların en iyisi ve en kötüsü

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir insan, herkesin ne düşündüğünü anlasa, kaybolan şeylerin nerede olduğunu bilse, her ettiği dua kabul olsa, bu...

Hanzala Bin Ebû Âmir

Hanzala Bin Ebû Âmir

Meleklerin yıkadığı sahâbî. Hanzala Bedir gazâsında bulundu. O zaman henüz bekârdı. Bedir gazâsından bir müddet sonra Abdullah bin...

Al sana Leyla

Al sana Leyla

Arayan belasını da, Mevlasını da bulur derler. Aramak, ihlasla istemek, buna kavuşmak için azimle çalışmak demektir. Bir şeyi iyi yapmak, onu çok ve...

Güneş ve aynalar

Güneş ve aynalar

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Güneşin karşısına bir ayna konsa, bu aynanın karşısına başka bir ayna daha konsa, ilk aynadaki görüntü, diğer aynada da...

Başarının yolu gönül almaktan geçer

Başarının yolu gönül almaktan geçer

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dinimize hizmet ederken başarının yüzde sekseni gönül almak, kalb incitmemektir. Maiyetini, yani ailesini ve emri altında...

Mus'ab Bin Umeyr

Mus'ab Bin Umeyr

İslâmda ilk öğretmen. Mus'ab bin Umeyr, hem annesi hem de babası tarafından Kureyş'in asîl ve zengin bir âilesine mensub idi. Zengin...

Kınalızâde Ali Çelebi

Kınalızâde Ali Çelebi

Kınalızâde Ali Çelebi ilk tahsilini doğduğu yer olan Isparta’da yaptıktan sonra İstanbul’a gelir. Burada akrabalarından Kadir Efendi’nin...

Ebû Lübâbe

Ebû Lübâbe

Tevbesi ile meşhûr sahâbî. İslâmın nûrunu söndürmek isteyen Mekkeli müşriklere karşı hazırlanan mücâhid ordusunda...

Anzaklı Ömer

Türk olmanın nasıl bir şey olduğunu...

Merhamet ve cömertlik

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Merhamet imandandır...

Nimetlere kavuşamamanı…

İnsanların, âhıretteki nimetlere nâil olmamaları, bu...

Rızıkların daralması

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İnsanlar, dinimizin...

Ebu Bekr-i Sıddık

Peygamberlerden sonra insanların en üstünü. Hazret-i Ebû...

Medenî olmanın iki şart…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Medeniyet, şehirleri...

Kainatin Efendisi

Nur’un yaratılması

Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın...

Hazret-i Hadice’nin rüya…

Sevgili Peygamberimiz yirmi beş yaşlarında...

En güvenilir kimse...

O; doğru, doğruların doğrusu... Hiçbir...

Eshab-ı kiram

Talhâ Bin Ubeydullah

İlk Müslüman olanlardan. Hazret-i Talhâ bin...

Eshab-ı kiramın hayatını …

Sual: Eshab-ı kiramın hayatlarını okumak...

Saîd Bin Âmir

Hazret-i Ömer'e benzeyen vâli. Saîd bin...

Hikmetli Sözler

Bana rahmet kapısını aç!”…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i...

Kötü birine iyilik yapıld…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İyilik...

Neyimize güveniyoruz?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Cüneyd-i Bağdadi hazretleri, hocası hayattayken, edebinden tam 30 yıl vaaz ve nasihat etmemişti. Bir gün rüyasında Resulullah "sallallahü aleyhi ve sellem" ona, (Konuş yâ Cüneyd!) diye buyurur. Sabah çekinerek hocasının huzuruna çıkınca hocası, (Konuş yâ Cüneyd, aynı rüyayı ben de gördüm) buyurur. İşte bu yol, önce ölmek, yani kendini ölü bilmek, sonra olmak yoludur. Önce olmak, sonra ölmek değil! Merhum hocamız buyururdu ki:
(Şu hizmetlerin, bir zerresini kendimden bilsem, helâk olurum. Bütün bunların hepsi mübarek hocam Seyyid Abdülhakim efendinin himmetidir, bereketidir, onun duasının neticesidir. Bütün bu nimetlere edebimi muhafaza ettiğim için kavuştum.)

İslamiyet’in, başı, ortası ve sonu edeptir. Hiçbir edepsiz, Allah’ın sevgili kulu olamaz. Kendisine, ailesine, ana babasına, hocasına, arkadaşına, komşusuna yani herkese karşı edep şarttır. Edepli insan cahil de olsa çok makbuldür. Edep ve saygısı olmayan, kendisini âlim ve evliya bilse de, hiç kimse onun yüzüne bakmaz. İnsanlar onu görünce, yolunu değiştirir. Müslüman su gibi olmalıdır. Suya kâfirin de, Müslümanın da ihtiyacı vardır. İşte kâmil mümin, herkese karşı hayırlı ve faydalıdır, elinden ve dilinden emin olunan kimsedir.

Edebin zirvesi Eshab-ı kiramda idi. Peygamber efendimiz konuşurken, belki sesli olur diye nefes alıp vermelerinde bile sıkıntı çekerlerdi. Sohbet esnasında, elleri yukarıdaysa, aşağı indirmezlerdi. Hattâ taş gibi hareketsiz durdukları için, başlarına kuşlar konardı. Resulullah’a karşı böyle çok saygılıydılar.

Resulullah'ın vârisleri olan Silsile-i aliyye büyüklerini tanıyıp seven bir kişinin, yedi sülalesine faydası vardır. Bu büyüklerden birine buğz edenin de imanla gitmesi çok zordur. Çünkü bu büyüklerin her biri, peygamber vekilidir. Peygamber efendimize, hayır diyen kâfir olacağı için, Eshab-ı kiram, insanlık hâli, (Olur mu ya Resulallah?) dememek için ağızlarına taş koyarlardı. Böylece taşı çıkarana kadar söyleyeceklerini düşünürlerdi. Çünkü Resulullah'ı üzen, Cenab-ı Hakk’ı incitmiş olur. İşte, onun vârisleri de üzülürse, bu saygısızlık silsile yoluyla Resulullah’a kadar gider ve kişinin dünyada ve âhirette felaketine sebep olur.