Al sana Leyla

Al sana Leyla

Arayan belasını da, Mevlasını da bulur derler. Aramak, ihlasla istemek, buna kavuşmak için azimle çalışmak demektir. Bir şeyi iyi yapmak, onu çok ve...

İlk insanlar

İlk insanlar

İlk insan ve ilk Peygamber Âdem aleyhisselâm ve ona iman edenler şehirlerde yaşardı. Okumak, yazmak bilirdi. Demircilik, iplik yapmak, kumaş dokumak,...

Gerçek hayat, öldükten sonra başlar

Gerçek hayat, öldükten sonra başlar

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müslüman, sadece Cennetin nimetlerini ve sonsuzluğunu veya Cehennemin sonsuz olduğunu ve azabının şiddetini düşünse,...

Ümm-i Hânî

Ümm-i Hânî

Hazret-i Ali’nin kızkardeşi. Peygamber efendimiz hicretten bir yıl önce Tâif’e gidip, Tâif halkına bir ay nasîhat edip, onları...

Zeyd Bin Sâbit

Zeyd Bin Sâbit

En meşhur vahiy kâtibi Sahâbî. Sevgili Peygamberimiz, Medîne’ye hicret ettikleri zaman, Müslümanlar, akın akın gelip bîat...

İyilikler azalıyor, kötülükler artıyor

İyilikler azalıyor, kötülükler artıyor

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kur’an-ı kerimde mealen, (Beni unutursanız, beni Rab olarak tanımazsanız, verdiğim nimetlere şükretmezseniz, rızkınızı...

Aklı kullanmak ve düşünmek

Aklı kullanmak ve düşünmek

Rûh deyince kalb ile beraber, insana ait olan rûh anlaşılır. Aklı kullanmak, düşünmek ve gülmek gibi şeyleri yapan bu rûhdur. Hayvanî...

Dengeyi bulmak

Dengeyi bulmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İdarecinin çizdiği dairenin dışında hizmet etmeye çalışmak, daima, hem çalışana hem de büyüklere sıkıntı...

Ammâr Bin Yâser

Ammâr Bin Yâser

Şehîd oğlu şehîd. Ammâr bin Yâser, ilk Müslümanların otuzuncusudur. Süheyb-i Rûmî ile birlikte, Dâr-ül...

Sırat köprüsünde yedi sual

Sırat köprüsünde yedi sual

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Sırat köprüsünde her Müslümana, imandan,...

Padişaha Yumurta-yı Hümayun

Padişaha Yumurta-yı Hümayun

Padişah sofrası sadece iftarda kadar zengin olurdu. İftar çorba ile başlardı. Et veya tavuk suyuna şehriye, yahut hindi derisiyle hafif sirke ve sarımsaklı tuzlama...

Said bin Zeyd

Cennetle müjdelenenlerden. Saîd bin Zeyd hazretlerinin babası...

Yüz şehid sevabı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz...

Kolesterolü düşürüyor

Yapılan araştırmalarda; ramazan boyunca total kolesterolde...

Ölülere yardım etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ölünün mezardaki...

İman nedir?

İman, Resûl-i Ekrem efendimizin, Allahü teâlâ...

Gerçek güzellik ruh g…

İnsanın ahlâkını düzeltebilmesinde ruh ve kalbin...

Kainatin Efendisi

Güneş artık doğmak üzere!

Artık, sevgili Peygamberimizin yaşları kırka...

“Hacer-ül-Esved”in yeri

Resulullah efendimiz otuz beş yaşında...

Hazret-i Hadice ile evlen…

Hazret-i Hadice validemiz, Varaka bin...

Eshab-ı kiram

Übeyy Bin Kâ'b

Kırâati ile meşhûr sahâbî. Sevgili Peygamberimiz...

Seleme Bin Ekvâ

Piyâdelerin en hayırlısı. Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı...

Zübeyr Bin Avvâm

Cennetle müjdelenenlerden. Hazret-i Zübeyr, Peygamber efendimizin...

Hikmetli Sözler

Mirac aklın bittiği, iman…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Gerçek hayat, öldükten so…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müslüman...

Sevgi, birlik beraberlik …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hazret-i...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ubeydullah-i Ahrar hazretlerine, bu makama nasıl kavuştuğu sorulunca buyurur ki:
(Yalnız, Allahü teâlânın kullarına iyilik etmekle kavuştum. Benim bir huyum var. Herkese yardım ederim. Her zaman birini ziyaret edip duasını almaya çalışırım. Aksini yapmak elimde değil. Bir zaman, medresede dört arkadaş kalıyorduk. Benden başka hepsi bulaşıcı ve çok kötü bir hastalığa yakalandı. Herkes hattâ doktor bana, “O odada kalma, hastalık sana da bulaşır!” dedi. Onlara, “Ölürüm de yine çıkmam, onlar benim arkadaşım, bulaşırsa bulaşsın” dedim. Onların yemeğini, suyunu veriyor, her türlü hizmetlerini görüyordum. Nihayet bir gece hastalığın bana da bulaştığını anladım. Sabah kalkınca da kendimi iyileşmiş ve nura gark olmuş buldum, çok şükrettim. Allahü teâlâ her şeye kâdir, hepimiz sapasağlam ayağa kalktık, iyileştik.)

Her şey tıpla hâllolmaz. Bazen de böyle, Allahü teâlâ bir (Kün = Ol) der, o şey hemen oluverir. Sadece Cenab-ı Hakk’a güvenene Allahü teâlâ yardım eder. Başkasına güvenenin işini ise onlara bırakır.

Bir fakir, zengin birinin kapısına gelir. (Efendim, kaç gündür açım, bir lokma ekmek!) der. Zengin kızar, hakaret eder, kapıyı yüzüne çarpar. Fakir neye uğradığını şaşırır. (Vermeyebilir, ama bu hakaret, bu azarlama niye?) der. Çok ağırına gider. Karşıya geçip bir yere oturur, hüngür hüngür ağlar. O sırada oradan geçen bir âmâ, bunun sesini duyar. Sebebini sorunca fakir, olanları anlatır. Âmâ ona, (Gir koluma, bizim burada bir gecekondumuz var. Orada ne varsa beraber yeriz) der.

Eve gelirler, karınlarını doyururlar. Âmâ, (Burada yatacak yer de var. Ye, iç, yat! Sen benim misafirimsin) der. Fakir çok duygulanır, kalbinin tam inceldiği bir anda ellerini açar, (Ya Rabbî, bir âmâ kulun, fakir olduğu hâlde bana bu iyilikleri yapıyor, bu kulun bana kapısını açtığı gibi, sen de bunun gözlerini aç!) diye dua eder. O anda âmânın gözleri açılır.

Olay duyulunca, o zengin âmâya gelip, (Nasıl oldu bu iş?) der. Âmâ da, (Devlet kuşu ayağına kadar gelmişti, ama sen bu fırsatı kaçırdın. Belki o sana dua etseydi, senin de kalb gözün açılırdı, ama bu nimet bana nasip oldu) der. Kimin duasıyla ne olacağı bilinmez. O hâlde dua almak için fırsatları kaçırmamalıdır.