İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Bir kimsenin dünya ticareti, âhıret ticaretine mani olursa, bu kimse bedbahttır, zavallıdır. Bir çömlek almak için, altın kupa verene ne denir? Dünya, saksı parçası gibidir. Hem kıymetsizdir, hem de çabuk kırılır. Âhıret ise, altından kupa gibidir ki, hem çok kıymetlidir, hem de dayanıklıdır, kırılmaz. Hatta hiç tükenmez.

Dünya ticaretinin âhırete yaraması için ve Cehenneme sürüklememesi için, çok uğraşmak lâzımdır. İnsanın sermayesi, dîni ve âhıretidir. Bu sermayeyi kaptırmamak için, çok uyanık olmak lâzımdır. Dînini kayırmak istiyenler şunlara dikkat etmelidir:

Her sabah şöyle niyet etmelidir ki, kendisinin ve evlâd ve âilesinin rızkını kazanmak, onları kimseye muhtac bırakmamak, Allahü teâlâya rahat ve temiz ibâdet edebilmek, âhıret yolunda yürüyebilmek için, vazîfeme gidiyorum, demelidir.

O gün Müslümanlara iyilik, yardım ve nasîhat, emr-i ma’rûf, nehy-i münker yapmağı, kalbinden geçirmelidir. Namazda kusur edenlere, günah işliyenlere, emr-i ma’rûf yapmalı, ortam müsaid ise onlara göz yummamalıdır. Böyle niyet eden kimse hep sevap kazanır. Onun her işi, ibâdet olur. Dünyada kazandığı şeyler de, caba olur.

Dünya işlerine çok düşkün olmamalıdır. Meselâ, çarşıya herkesten önce gidip, herkesten sonra çıkmamalı. Tehlikeli işlere girmemelidir. Mu’âz bin Cebel “radıyallahü anh” buyuruyor ki, “Şeytân, pazarda, yalan, hîle, hıyânet ve yemîn ettirerek Müslümanları günaha sokmağa çalışır. Önce gidip, geç çıkanlara daha çok asılır”.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki, “Tüccarın, esnâfın en kötüsü, erken gidip, geç dönenlerdir”. Sabâh namazı kılmadan, Kur’an-ı kerim okumadan ve kitap okuyup birkaç şey öğrenmeden işe gitmemeği âdet edinmelidir.

İhtiyacı kadar dünyalık kazanınca, âhıreti kazanmakla meşgûl olmalıdır. Çünkü, âhıret hayatı sonsuzdur ve ona ihtiyac daha çoktur ve âhıret ticaretinde iflâs etmek üzeredir.

İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfenin hocası Hammâd “rahmetullahi teâlâ aleyh”, ticaret yapardı. Baş örtüsü satardı. Hergün, iki habbe kazanınca eşyayı toplar pazardan çıkardı. Büyüklerden bazısı dükkâna, haftada iki gün giderdi. Bir kısmı da, Cum’adan başka hergün gider, öğle namazında geri dönerdi. Bir kısmı nihâyet ikindiye kadar alışveriş ederdi. Hepsi ihtiyacı kadar kazanınca câmi’e gider, ibâdetle, ilim öğrenmekle akşamı yapardı.