Bütün kötülüklerin başı, kalbin Allahü teâlâdan gâfil olmasıdır.

Süfyân-ı Sevrî hazretleri, birisi ile birlikde evin kapısında duruyordu. Önlerinden, süslenmiş bir adam geçdi. Arkadaşı, bu adama bakarken, Süfyân mani olup, eğer sizler bakmamış olsanız, böyle israf yapmaz idi. Bunun israf günahına, siz de ortak oluyorsunuz buyurdu.

Sıddîklar, harama sebeb olmak korkusu bulunmıyan helâllerden de sakınır. Bunları meydana getiren sebeblerden birine haram karışmış olmasından çekinirler. Meselâ, Bişr-i Hâfî, zalim sultânların veya adamlarının yaptırdığı çeşmelerden su içmezdi. Bazıları, hacca giderken, sultânların yapdırdığı su kanallarından sulanmış bağların üzümlerini yemezdi. Birinin yolda, na’lını kopmuşdu. Sultân geçiyordu. Gece, onun ışığı ile, na’lınını bağlamadı.

Bir gece, bir kadın iplik iğriyordu. Sultân geçdi. İpliğini sultân ışığı ile bükmemek için, sultân geçinceye kadar işlemedi. Zünnûn-i Mısrîyi habsetmişlerdi. Günlerce aç kalmıştı. Bir kadın, iplik parası ile hâzırladığı yemekden gönderdi. Yemedi. Kadın işitince, üzüldü. Helâl para ile yapdığımı biliyorsun, niçin yimedin dedi. Evet yemek helâl idi. Fakat, zâlimin tabağı içinde getirdiler buyurdu. Yemeği zindâncıların tabağında getirmişlerdi.

Zâlimden kaçınmak lâzımdır. Zâlim, başkasının hakkını kullanandır. Haram yemekdedir. Fakat, fasık günahkar böyle değildir. Meselâ zinâ yapan kimsenin kazancı zinâdan değildir ki, haram olsun. Haramdan sakınmak vera’dır. Yoksa çamaşır yıkarken, su kullanırken, acaba temiz mi diye vesvese etmek, vera’ değildir. Sıddîklar, böyle vesvese yapmazdı. Her buldukları su ile abdest alırlardı. Elbisenin, suyun temizliğinde vesvese etmek, gösteriş yapmağa yaklaşır ve nefsin hoşuna gider.

Yahyâ bin Mu’âz ilâc içmişti. Hanımı, odada biraz dolaş dedi. Gezmeğe bir sebeb göremiyorum. Otuz senedir hesâb ediyorum. Allah rızâsı için olmıyan bir hareketde bulunmadım dedi. Bunlar, din için niyet etmedikce hareket etmezler. Yemeleri, ibâdete lâzım olan aklı ve kuvveti bulmaları niyeti iledir. Her sözleri, Allah içindir. Başka niyetleri haram bilirler.

Resûlullah efendimiz buyurdu ki, “İnsanların en kötüsü, köşkler, çeşitli yemekler, renkli elbiseler içinde, boş oturup, herkese hoş gelen, lüzûmsuz sözlerle vakit geçirenlerdir”.