Askerime helal lokma gerekir!

Askerime helal lokma gerekir!

Sultan II. Murad Han zamanında, henüz Osmanlılarda hazine teşkil edilip saraya tahsisat ayrılmamıştı. Hâl böyle olunca, padişahlar da çok zaman parasız...

Vücut zehirden arınır

Vücut zehirden arınır

Vücuttaki toksinlerden kurtulmanın yollarından biri de aç kalmaktır. Aslında aç kalmak en eski tedavi yöntemlerinden biridir. Yediğimiz besinlerin...

Dindar olanı tercih

Dindar olanı tercih

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bileşik kaplardan birine su döküldüğü zaman, su diğer tüpe geçer, ondan sonra tekrar bu tüpe gelir....

Süheyb-i Rûmî

Süheyb-i Rûmî

Allah yolunda malını mülkünü terkeden sahâbî. Ka'be-i muazzamanın güneyinde, yüksekçe bir yerde, Hazret-i Erkam'ın evi...

Es'ad Bin Zürâre

Es'ad Bin Zürâre

Câhiliye devrinde de tek bir Allaha inanan sahâbî. Resûlullah efendimiz, Mekke'de herkesi îmâna da'vet ediyor, İslâm...

Bütün mesele imanı korumaktır

Bütün mesele imanı korumaktır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Her ülfetin, bir külfeti vardır. Çok kıymetli bir pırlanta sahibinin, çalınacak korkusuyla gözüne uyku...

Safiyye Binti Abdülmuttalib

Safiyye Binti Abdülmuttalib

Peygamberimizin halası. Resulullah efendimizin halası olan Hazret-i Safiyye, oğlu Zübeyr ile birlikte müslüman oldu. Oğlu Zübeyr ile birlikte hicret...

Padişahın işi ne

Padişahın işi ne

Sultan Murat Han o gün bir hoştur. Telaşlı görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil,...

Kalb, ruh ve nefis

Kalb, ruh ve nefis

İnsanoğlunun yaşayabilmesi, hayatiyetini devam ettirebilmesi için nefse ihtiyaç vardır. Fakat, nefis, kendi haline bırakıldığı zaman da zararlı olmaktadır....

Ümm-i Hiram

Ümm-i Hiram

Hala sultan olarak tanınan kadın sahabi. Ümm-i Hiram, Enes bin Malik’in teyzesidir. Resulullahın da teyzeleri tarafından akrabasıdır. Cahiliyye devrinde Amr...

Minareden okunan şiir

Minareden okunan şiir

Büyük çoğunluğu, yüksek rütbeli Osmanlı devlet adamlarından meydana gelen Hacc kafilesi, Fahr-i Âlem, Resul-i Ekrem, Sallallahü aleyhi ve...

Esas hasta benmişim

Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin gözlerinde aşırı ağrı...

Git, sebeplere yapış

Bir şahıs, heyecan ve ızdırapla, Cafer-i...

Allah görüyor ve biliyo…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Konuşmamızda, alışverişimizde...

Abdullah Bin Atîk

Medîneli ilk Müslümanlardan. Medîne’de, hicretten önce Hazret-i...

Dikkat edilecek dört hu…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: En büyük...

Bal Tefsiri

Bir gün Peygamber efendimiz aleyhisselam, Eshab-ı...

Kainatin Efendisi

“Hacer-ül-Esved”in yeri

Resulullah efendimiz otuz beş yaşında...

Zulüm, had safhadaydı...

Yeryüzünün merkezi olan mübarek Mekke’de...

Hoş geldin ya Resulallah

Yedi kat yer, yedi kat...

Eshab-ı kiram

Abdullah Bin Hanzala

Meleklerin Yıkadığı Sahâbînın Oğlu. Abdullah bin...

Hansa Hatun

Meşhur kadın şair sahabilerden. Peygamber efendimiz...

Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe

Kur'ân-ı kerîmi en iyi okuyanlardan. Hazret-i...

Hikmetli Sözler

İmanı korumak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: İmanın...

Nefsin isyan etmediği an …

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Fitnecilere en güzel ceva…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Fitne...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, (Cemaatte rahmet, ayrılıkta azab-ı ilahi vardır) buyuruyor. Müslümanların başına ne geliyorsa, hep birbirimize kusur, kabahat bulmaktan geliyor. Kur’ân-ı kerimde mealen, (Allah’ın dinine sarılın, ayrılmayın) buyuruluyor. Müslümanlar bir vücut gibidir. Bir insanın kolunu, bacağını ayırırsanız, gözünü çıkarırsanız, kulağını keserseniz, o artık normal bir insan olmaktan çıkar. Ayrılan parçalar da kısa zamanda çürür ve hiçbir şeye yaramaz. Artık ne uzuvlarda, ne de vücutta hayır kalır.

Hadis-i şerifte, (İnsanların hayırlısı, Kur’ân-ı kerim öğrenen ve öğretendir) buyuruluyor. Bu, Kur’an-ı kerimin bizzat kendisi olduğu gibi, aynı zamanda içindeki emir ve yasaklardır. insanların hayırlısı, Kur’ân-ı kerimin ilimlerini bilen ve o ilmi yayandır. Doğru yazılmış bir ilmihâli yaymak, Kur’an ilimlerini yaymak olur. [Bunun için, Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerinden hazırlanan Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye kitabını okumalıdır.]

Din, Kur’ân-ı kerim, hadis-i şerifler ve bunların açıklaması demektir. Dolayısıyla Kur’ân-ı kerime ulaşmayan ve onun kaynağından çıkmayan hüküm, din olmaz. Çünkü dinin aslı odur. O hâlde Kur’ân-ı kerimi anlamak isteyen, ilmihâl okumalı, yani dinini öğrenmelidir. Yoksa, ya anlatan kişi yüzünden veya kendi anlayışı yüzünden bir kelimesine yanlış inanmış olsa dinden çıkar. Çünkü Kur’ân-ı kerim, Allah kelamıdır. Peygamber efendimiz, (Kur'an-ı kerimi kendi anladığına göre tefsir eden kâfir olur) buyuruyor. Böyle bir meali, tefsiri, yazıyı okuyup kabul eden de kâfir olur.

Dinin aslı nakletmektir, yani (Ben mürşid-i kâmil olan hocamdan duydum, size onu bildiriyorum) demektir. Hocası da aynı şekilde kendi hocasından öğrendiğini bildirmiştir. Onun da hocası derken bu silsile Peygamber efendimize kadar gider. Çünkü kaynak orasıdır, bu mübarek su oradan çıktı. Daha sonra, tıpkı bir barajdan şehirlere suyun gittiği gibi, o kaynaktan dağılan su bize kadar gelmiştir. Bunu hiç bozmadan, bozdurmadan, içine hiç yabancı madde koymadan, koydurmadan ancak ve yalnız Ehl-i sünnet âlimleri getirmişlerdir. Maalesef diğerleri kendilerine göre bir şeyler ilave etmiş veya çıkarmışlardır.