Osmanlı paşasının siyaseti

Osmanlı paşasının siyaseti

Hasan Fehmi Paşa, bir aralık hususî bir vazîfe ile Londra'ya gitmişti. İngiliz ricalinden biri ile vuku bulan hususî mülâkatında İngiliz:...

İyilik edene teşekkür

İyilik edene teşekkür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dünyanın en bahtiyar insanı, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi bir din büyüğünü tanıyıp ona tâbi olan Ehl-i...

Muaviye bin Ebi Süfyan

Muaviye bin Ebi Süfyan

Resulullahın vahiy kâtibi. Hazret-i Muaviye (radıyallahü anh), Peygamber efendimizin kayınbiraderi ve vahiy kâtibi idi. Resulullahın zevcelerinden Habibe...

Ana Hakkı ve Alkama'nın sonu

Ana Hakkı ve Alkama'nın sonu

Hazreti Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) eshabıyla oturmuş sohbet ediyordu. Bir kadın sahabe Resulullah'ın huzuruna telaşla girerek: - Ya...

İhtiyaçsızlık, azgınlığa sebep olur

İhtiyaçsızlık, azgınlığa sebep olur

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Küfürden sonra en büyük felaket ve günah, kibirdir. Büyüklerimiz, (Günaha bir tevbe yeter,...

Sahih-ül yed olmak esastır

Sahih-ül yed olmak esastır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet gemisinin kaptanı, İmam-ı a’zam hazretleridir. Kaptan bellidir, çünkü silsilede sahih-ül yed...

Ahlâk ilminin dinimizdeki yeri

Ahlâk ilminin dinimizdeki yeri

Müslümanların öğrenmeleri lâzım olan bilgilere “İslâm ilimleri” denir. İslâm ilimleri ikiye ayrılır: Din bilgileri ve Fen...

Git, sebeplere yapış

Git, sebeplere yapış

Bir şahıs, heyecan ve ızdırapla, Cafer-i Sadık hazretlerinin huzuruna gelerek der ki: - Ne olursunuz efendim, Allah'a bana daha fazla rızk vermesi için dua edin,...

Açlıkla imtihan kolay değildir

Açlıkla imtihan kolay değildir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlâ, orucun sevabını bildirmedi, onu âhirete sakladı. Orada bol bol mükafat verecektir. Oruç...

Haramdan kaçmak

Haramdan kaçmak

Haramları, büyük günah ve küçük günah diye ikiye ayırmışlar ise de, küçük günahlardan da, büyük günah...

İhlâs olmazsa

İhlâs olmazsa

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü teâlâ, ihlâsı olanların yardımcısıdır, koruyucusudur. İhlâs olmazsa, her şey noksan olur, insanın başı...

İcâzetin sırrı

Akşemseddin hazretleri, Fâtih Sultan Mehmed Hân...

Her kaptan, içindeki dı…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Güzel ahlaklı...

Eğer senin yanında makb…

Geçmiş ümmetlerde gurbete çalışmaya giden üç...

Kalb, ruh ve nefis

İnsanoğlunun yaşayabilmesi, hayatiyetini devam ettirebilmesi için...

Annenin hizmete ihtiyac…

İki kardeş vardı. Yatalak annelerine bir...

Hâlid Bin Sa'id Bin Âs

İlk Müslüman olan sâhabilerden. Resûlullah efendimiz, İslâmiyeti...

Kainatin Efendisi

Nur’un temiz alından temi…

Âdem aleyhisselamın alnına nakşedilen bu...

Ümmetim!.. ümmetim!..

Kâinatın efendisi doğduğu sırada, hazret-i...

O, bu ümmetin Peygamberi…

Şam yönüne gitmekte olan kervandakiler...

Eshab-ı kiram

Abdullah Bin Hanzala

Meleklerin Yıkadığı Sahâbînın Oğlu. Abdullah bin...

Kâ’b Bin Züheyr

Peygamberimizin hırkasını verdigi şâir Sahâbî. Kâ’b...

İkrime Bin Ebî Cehil

Meşhur İslâm kumandanlarından. İkrime bin Ebî...

Hikmetli Sözler

Ya dünya ya âhiret

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Âhiret...

Sevab kazanmanın kesin yo…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Hayırlı...

Servet ve şöhret birer tu…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir...

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Asıl maksadımız, Allahü teâlânın marifetini elde etmek yani Onu hakkıyla tanımak olmalıdır. Marifetullah iki çeşittir:
Birincisi, ilim yoluyla hâsıl olur. Bunu, âlimler tarif ederler, fakat bu unutulabilir. Çünkü nefs daima isyandadır, gaflettedir, vesvese verir. Bu yüzden de sadece ilim yoluyla marifet sahibi olanlar için imansız ölmek tehlikesi her zaman vardır.

İkinci çeşit marifet ise, hâl yoluyla kalbde hâsıl olur ve evliyadan gelir. Hâl yoluyla marifet sahibi olanlar için imansız ölmek tehlikesi yoktur. Nitekim bir insana baklavanın ne olduğu iyice anlatılsa, onu öğrenir, fakat gün gelir unutabilir. Ama baklavayı yerse, onun tadını artık unutmaz. Nefsine ve şeytana aldanmaz, (Ben bunun tadını biliyorum) der ve imanla ölür.

İşte Silsile-i aliyye büyüklerinin yolunda olanlar çok şanslıdır. Çünkü zülcenahayn olan, yani hem ilim, hem de marifet yoluyla Cenab-ı Hakk'ı bizlere tanıtan İmam-ı Rabbânî hazretleri gibi bir büyüğü tanımış oluyorlar. Bu, Allahü teâlânın, dünyada bir kuluna vereceği en büyük nimettir. Ama bu nimetin elden gitmemesi için, o büyükleri üzmemelidir. Mevlana Hâlid-i Bağdadi hazretleri, (Büyüklerin nazarından düşmek, yedi kat gökten, yere düşmekten beterdir) buyuruyor.

Öyle kimse vardır ki, ilim yoluyla da, hâl yoluyla da marifet alamaz. Safrası bozuk kimse gibidir, baklavanın tadını alamaz, hattâ baklava ona acı gelir.

(El mer’ü mea men ehabbe) hadis-i şerifi, herkesin âhirette, dünyadayken sevdikleriyle beraber olacağını bildiriyor. Onun için, bir insan, hiç değilse bu büyüklerden birini severek kurtulmalıdır. Çünkü Allah’ın dergâhında, ehil ve nâ-ehil beraberdir. O kulların içerisinden biri, Cenâb-ı Hak tarafından sevilip kabul edilse, onunla beraber olanların hepsi Cennete alınır.

Kalb sevgi yeridir, kalbden kalbe sevgi akar, buna (Hubb-i fillah) denir. Bu sevgiye kavuşmanın şartı görmek değil, sevmektir. Mesela Veysel Karanî hazretleri, Resulullah efendimizi görmedi, ama çok sevdi, sevince de feyz aldı, nurlara ve marifetlere kavuştu. Tâbiînin en büyüğü oldu. Ebu Cehil ise, gördüğü hâlde, sevmediği için bu nimetten mahrum kaldı.