"Ey kötü insan! Bugün sana sevap yoktur. Dünyâda, kimler için ibâdet ettin ise, sevaplarını onlardan iste."

Burhâneddîn Gürânî hazretleri Şafiî mezhebi âlimlerindendir. 1025 (m. 1616)’da Kuzey Irak’ta Şehrizor’da dünyâya geldi. 1101 (m. 1690)’da Medîne-i münevverede vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Riya, büyük günahların en büyüklerinden ve en çirkin huylardandır. Riyakâr kimse, dâima sevimsiz, itibarsız, utanılacak hâlde, kendisinden hoşlanılmayan ve her hayırdan uzak olan kimsedir. Riya, hayırlı amelleri yok eder. Bütün iyi hâlleri bozar. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Sizde bulunmasından en çok korktuğum şey, şirk-i asgara yakalanmanızdır. Şirk-i asgar, riya demektir.”

Hazreti Ömer (radıyallahü anh) bir defasında, Mu’âz bin Cebel’i (radıyallahü anh) ağlıyor görünce; “Ey Mu’âz! Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. O da; “Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem); “Azıcık bir riya şirktir” buyurduğunu işitmiştim. (Ona yakalanmak korkusuyla) ağlıyorum” buyurdu.

İmâm-ı Mücâhid hazretleri, Fâtır sûresi 10. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Kötülükleri tuzak yapanlara gelince, onlara şiddetli bir azap vardır. Bunların yaptıkları tuzak mahvolur gider” şeklinde haber verilen kimselerin, riyakâr kimseler olduğunu bildirmiştir.

Eshâb-ı Kirâmdan birisi, Peygamber efendimize; “Yâ Resûlallah! Kurtuluş hangi şeydedir?” diye suâl edince, buyurdu ki: “Kulun, insanların kendisini beğenmeleri düşüncesinden uzak olarak, Allahü teâlâya itâatta bulunmasıdır.”

Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh)  buyurdu ki: “Riyâkârın dört alâmeti vardır. Yalnız iken tembeldir. İnsanlarla beraber iken gayretlidir, övüldüğü zaman daha fazla çalışır. Zemmedildiği (kötülendiği) zaman çalışmasını azaltır.”

Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “(Kendisinde) zerre miktarı riya olan ameli, Allahü teâlâ kabul etmez.”

“Dünyâda riya ile ibâdet edene, kıyâmet günü; 'Ey kötü insan! Bugün sana sevap yoktur. Dünyâda, kimler için ibâdet ettin ise, sevaplarını onlardan iste' denir.”

Abdullah İbni Abbâs (radıyallahü anhümâ) buyurdu ki: “Riya öyle bir istihâne (küçümseme, hakîr görme) hâlidir ki, mürâî, riya ile Rabbini istihâne eder. Çünkü riya sahibi, yaptığı amel ile insanlar arasında makam ve mevki sahibi olmayı ve diğer insanlar arasında tercih edilmeyi ister. Bu arzu ile amel yapar. Böyle bir kimse, ameline Allahü teâlâdan başkasını ortak kılan kimse gibidir. Bu yüzden Allahü teâlâ, riyayı şirk ile beraber kıldı.