Resûlullah efendimiz buyurdu ki: "Nice fıkıh bilenler fakîh değildir. Nice fıkıh bilenler vardır ki, öğrendiği kimseden daha fakîhdir.” 
 
Hasan Ramehürmüzî hazretleri büyük hadîs âlimlerindendir. 360 (m. 970)’da İran’da Ramehürmüz şehrinde vefât etti. El-Muhaddis-ül-fâsıl beyn-er-râvi ve’l-vâî adlı eseri usûl-i hadîs sahasında yazılmış ilk kitaptır. Bu eserde yazdığı hadîs-i şeriflerden bazıları şunlardır:
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Eyyûb’e (radıyallahü anh) “Allahü teâlânın râzı olduğu bir ameli sana söyleyeyim mi?” diye buyurdular. Ebû Eyyûb hazretleri “Evet, yâ Resûlallah!” deyince, “İki kimsenin arası bozulursa aralarını bulman, aralarında buğuz ve düşmanlık olunca birbirlerini sevindirmendir” buyurdu.
Hazreti Ali (radıyallahü anh) buyuruyor ki: Bir gün Resûlullah efendimiz buyurdular ki: “Yâ Rabbî! Halifelerime merhamet et!” Bunun üzerine Eshâb-ı kiram, “Yâ Resûlallah halifeleriniz kimlerdir?” diye suâl ettiler. Peygamber efendimiz “Hadîslerimi ve sünnetimi rivâyet eden ve onları insanlara öğretendir” buyurdular.
Resûlullah efendimiz “Ciddi de olsa, şaka da olsa, yalan söylemek caiz değildir” buyurdular.
Yine şöyle buyurdular: 
“Mümin yalancı olmaz.”
“Allahü teâlâ, benden bir hadîs duyup da başkasına ulaştıran kimsenin yüzünü kıyâmet günü aydınlatır. Nice fıkıh bilenler fakîh değildir. Nice fıkıh bilenler vardır ki, öğrendiği kimseden daha fakîhdir.”
“Şu üç kimseye karşı Müslümanın kalbinde hıyânet ve aldatma bulunmaz: Allah için ihlâsla amel edene, Müslümanlara nasîhat edene ve Müslümanların cemaatine tâbi olanlara.”
“Benden duyduğunuzu insanlara bildiriniz. Söylemediğim bir şeyi, söyledim şeklinde rivâyet eden kimseye, Cehennemde bir ev yapılır ve oraya atılır.”
“Ümmetimden kim dîni hususunda kırk hadîs-i şerîf ezberlerse, kıyâmet günü Allahü teâlâ onu, fakîhler ve âlimler zümresinde haşreder.”
“Ümmetimden kıyâmete kadar hak üzere bulunan olacaktır.”
İmâm-ı A’meş buyuruyor ki: “Hadîs öğrenen ve bu sünneti ihyâ edenlerden daha efdal bir kavim bilmiyorum.”
Süfyân-ı Sevrî buyurdu ki: “Niyetini güzel edip, hadîs öğrenen kimse için, daha üstün bir amel bilmiyorum.”
Ebü’l-Hayr Bükrâvî diyor ki: Meclisime devam eden bir genç vefât etmişti. Onu rüyâda gördüm ve “Allahü teâlâ sana ne muâmele etti?” dedim. “Beni bağışladı” dedi. Bunun üzerine ben, “Hangi sebeple Allahü teâlâ seni bağışladı?” diye sordum. O genç, “Hadîs öğrenmem sebebiyle” dedi.