“Ey Fâtıma! Ağlama, Allahü teâlâ babanı bir vazîfe ile görevlendirdi. İstenilse de, istenilmese de, dünya üzerinde insanın yaşayabildiği her yere bu din yayılacaktır."

Ebân bin Yezîd hazretleri Tebe-i tâbiînin meşhur hadis hafızı, yani yüzbinden fazla hadis-i şerifi, ravileriyle birlikte ezbere bilenlerden idi. Basra’da doğdu. Tâbiînden birçokları ile görüşüp hadis rivayet etti.

Rivayetlerinin bir kısmı, Kütüb-i Sitte'de ve diğer hadis mecmualarında yer almış­tır. 163'te (m. 779) vefat etti.

Şöyle nakletmiştir:
Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), bir gazâdan dönmüştü. Mescide girdi ve iki rekat namaz kıldı. Her gazâdan döndükten sonra böyle yapar, sonra, önce kızı Fâtıma’ya (radıyallahü anhâ), daha sonra da hanımlarına uğrardı. Yine âdeti üzere namaz kıldıktan sonra, Hazreti Fâtıma’ya uğradı. Hazreti Fâtıma, babasını ağlayarak kapıda karşıladı. Resûl-i ekrem efendimiz ona; “Niçin ağlıyorsun?” buyurdu. Hazreti Fâtıma da; “Yâ babacığım! Seni rengin solmuş, elbisen eskimiş bir vaziyette gördüm de onun için ağlıyorum” dedi. Bunun üzerine Server-i âlem; “Ey Fâtıma! Ağlama, Allahü teâlâ babanı bir vazîfe ile görevlendirdi. İstenilse de, istenilmese de, dünya üzerinde insanın yaşayabildiği her yere bu din yayılacaktır. Benim vazîfem de bunu temin için çalışmaktır” buyurdu.

Temîm-i Dârî (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etti: “Resûl-i ekrem efendimiz bir gün şöyle buyurdu: (Bu din, gece ve gündüzün hüküm sürdüğü her yere mutlaka ulaşacaktır. Allahü teâlâ, bu dînin şerefle veya zorla girmediği hiçbir şehir ve köy bırakmayacaktır. Allahü teâlâ, orada İslâm dînini ve Müslümanları muzaffer, küfrü de zelîl ve hakîr kılacaktır.) Ben bunu kendi ailem içinde müşâhede ettim. Ailemden Müslüman olanlar, hayra ve şerefe kavuştu. Küfürde ısrar edenler ise, zelîl ve hakîr kaldılar.”

Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) diyor ki: “Resûlullah efendimiz insanların en güzel huylusu idi. Beni bir gün, bir yere gönderdi. 'Vallahi gitmem' dedim. Fakat gidecektim. Emrini yapmak için dışarı çıktım. Çocuklar sokakta oynuyordu. Onların yanından geçerken arkama baktım. Resûlullah efendimiz arkamdan geliyordu. Mübarek yüzü gülüyordu. (Yâ Enes! Dediğim yere gittin mi?) buyurdu. 'Evet gidiyorum yâ Resûlallah' dedim.”