Ölümü hatırlamak ve ölüden ibret almak için kabir ziyaret etmek ve salihlerin, velilerin kabirlerinden bereketlenmek müstehabdır...
Ayşî Mehmed Efendi Osmanlı fıkıh ve tefsir âlimlerindendir. İzmir’in Tire ilçesinde doğan Mehmed Efendi, memleketin­de tahsilini tamamladıktan sonra Bayındır'da Hacı Sinan Medresesi'ne müderris tayin edil­di. Sonra İstanbul'a gitti. 1016 (m. 1607)’de orada vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Müslümanların kabirlerini ziyaret etmek sünnettir. Ölümü hatırlamak ve ölüden ibret almak için kabir ziyaret etmek ve salihlerin, velilerin kabirlerinden bereketlenmek müstehabdır. Kabristandan geçen kimse, onları düşünmezse ve dua etmezse, kendine ve onlara hıyanet etmiş olur. Hadîs-i şerifte, (Ana-babasının veya ikisinden birinin kabrini her Cuma günü ziyaret edenin günahları affolur. Haklarını ödemiş olur) buyuruldu. Muhammed bin Vâsi her Cuma kabir ziyaret ederdi. "Pazartesi günleri ziyaret etsen daha iyi olmaz mı?" dediklerinde, (Meyyitler Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri kendilerini ziyaret edenleri tanırlar) buyurdu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, mü’min olan akrabasının ve eshabının kabirlerini ziyaret ederdi. Hadîs-i şerîfte buyruldu ki: (Bir mü’minin kabrini ziyaret ederken, "Allahümme innî es’elüke-bi-hurmet-i Muhammed aleyhisselâm en lâ tü’azzibe hâzelmeyyit" derse, o meyyitin azabı kıyamete kadar ref’ olur.)
Sünnete uygun ziyaret yapmak için, abdest alınır. İki rekat namaz kılıp, sevabı meyyitin ruhuna gönderilir. Kabristana gelince "ve aleyküm selam" denir. Yukarıda yazılı dua okunup, meyyitin yüzüne karşı oturulur. Yasin-i şerif veya bildiği sûreleri okur. Tesbih okuyup, meyyit için dua eder. Kabir yanında Kur’ân-ı kerim okununca, meyyit sesi işiterek rahat eder. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki: (Bir kimse, tanıdığının kabri yanından geçerken selam verirse, meyyit bunu tanır ve selamına cevap verir.) Abdüllah ibn-i Ömer “radıyallahü anh”, Resûlullah Efendimizin kabri yanına gelir, (Esselâmü alennebiyy, esselâmü alâ Ebî Bekr, esselâmü alâ Ebî) derdi...
Kabir ziyaret ederken, kıbleyi arkada bırakıp, meyyitin yüzüne karşı oturup selam vermek müstehaptır. Kabre el, yüz sürülmez, öpülmez. Kıbleyi arkada bırakıp, ayak tarafında, ayakta durmak efdaldir. Hadîs-i şerifte buyruldu ki: (Bir kimse, kabristandan geçerken onbir kerre İhlâs sûresi okuyup sevabını meyyitlere hediye ederse, kendisine ölüler adedince sevap verilir.)