"Âlemlerin hepsinde bulunan her şeyin âlem-i misâlde bir sûreti, bir görünüşü vardır. Akla, hayâle gelen şeylerin, mânâların bu âlemde bir sûreti, görünüşü vardır."

 

Dünkü makâlemizde zikrettiğimiz, "âlem" çeşitlerinden başka, "Âlem-i Emr" terimi de var. Şimdi de, birazcık, bu tabir üzerinde duralım: "Arş'ın üstünde olup, madde olmayan, ölçülemeyen ve herkesin anlayamayacağı âlem." Buna, "âlem-i melekût" ve "âlem-i ervâh" (rûhlar âlemi) ve "mekânsızlık âlemi" de denir. Âlem-i emrde sırayla; kalb, rûh, sır, hafî, ahfâ denilen beş latîfe (makâm, mertebe) vardır." [İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûk-i Serhendî (rahmetullahi aleyh)]

"Âlem-i halkın ötesi, âlem-i emrdir." [İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh)]

"Âlem-i emr, bazı bakımlardan âlem-i halktan üstün ise de, küllî fazîlet yâni her bakımdan üstünlük âlem-i halktadır." [İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh)]

Bunlardan başka ayrıca, "Âlem-i Ervâh: Rûhlar âlemi"; "Âlem-i Mânâ: 1. Rüyâ âlemi. 2. Âlem-i Emr"; "Âlem-i Melekût: Madde, his, akıl, ölçü âleminin üstündeki âlem"; "Âlem-i Misâl: Varlıkların kendilerinin değil de, sûretlerinin, görünüşlerinin bulunduğu âlem" gibi terimler de vardır. 

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, sırasıyla, bunlarla ilgili bazı âlimlerin birer sözlerini nakledelim:

"Peygamber Efendimizi, âlem-i mânâda görmek büyük bir devlet, büyük bir nîmettir. Nitekim hiçbir kâfir, hiçbir zındık, hiçbir mürted, hiçbir sûretle Peygamberi (aleyhis-salâtü ves-selâm) âlem-i mânâda göremez. Zîrâ münâsebetleri yoktur."  [Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî (rahmetullahi aleyh)]

"Âlim ve sâlih bir zât olan Yûsuf bin Hüseyin'i mânâ âleminde gördüler. 'Allahü teâlâ, sana ne muâmele yaptı?' dediler. 'Rahmetiyle muâmele etti.' 'Ne ile' dediler. 'Hiçbir zaman, ciddî söze şaka karıştırmadığım için' dedi." [İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh)]

"İlimlerin hepsi, his yolları ile değildir. Bir kısmı da âlem-i melekûta âittir. Bu dünya için yaratılmış olan hisler, âlem-i melekûtun bilinmesine perde olurlar. Onlardan kurtulmadıkça, aslâ o âleme yol bulunmaz." [İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh)]

"Âlem-i misâlâlem-i şehâdet gibi vardır. Vehim ve hayâl değildir. Âlem-i misâl, bütün âlemlerin (yaratılmışların) en genişidir. Âlemlerin hepsinde bulunan her şeyin âlem-i misâlde bir sûreti, bir görünüşü vardır. Akla, hayâle gelen şeylerin, mânâların bu âlemde bir sûreti, görünüşü vardır." [İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh)]

Dünyâ, Güneş sistemindeki gezegenlerden biri, Güneş'ten itibâren üçüncü büyük gezegendir. Dünya'nın toplam yüzey alanı, yaklaşık olarak, 510.2 milyon km2dir. Bu yüzölçümünün yaklaşık yüzde 70.8’i su ile ve 29.2’si de kara ile örtülüdür.

Dünya'nın yuvarlak olduğunu, Avrupalılardan ilk açıklayanlar Kopernik (1540) ve Galile (1640)'dir. Bundan çok daha önce, Dünya'nın yuvarlak olup döndüğünü, büyük İslâm âlimleri meselâ, Bîrûnî isbat etmişti. Endülüs İslâm Üniversitesinde astronomi profesörü olan Nûreddîn Batrûcî ise, 1185 senesinde yazdığı "El-Hayât" kitabında, bugünkü astronomiyi anlatmıştır. Pekçok Avrupalı, Endülüs Üniversitesinde tahsîl yapmış, fennin Avrupa’ya yayılmasına çalışmışlardır...