İslam halifelerinin doksanıncısı ve Osmanlı padişahlarının yirmi beşincisidir. Sultan ikinci Mustafa Hanın oğlu olup, 1699'da doğdu. 1754 tarihinde ağabeyi Birinci Mahmud Hanın vefatı üzerine sultan oldu.

1757 de vefat etti. Yeni cami yanında, Turhan sultan türbesindedir. Kardeşi birinci Mahmud han da buradadır.

Sultan üçüncü Osman'ın tahta çıktığı kış çok şiddetli geçti. Haliç dondu ve deniz yol oldu. Osman Hanın saltanatı huzur ve sükunla başladı. Belgrad Muahedeleriyle başlayan sulh dönemi devam etti. Rus sınırındaki bazı olaylar, Rusya ile bir ihtilafa yol açacak gibi göründü ise de, iki tarafta da sulh bozulmadı. Hudutlarda bazı ayaklanmalar oldu. Mısır'da Memluklar başkaldırdılarsa da olaylar kısa sürede bastırıldı. Üçüncü Osman Han bu olaylarda ihmali görülen Veziriazam Bahir Mustafa Paşayı azlederek yerine Birinci Mahmud zamanında iki defa sadrazamlık yapmış olan Hekimoğlu Ali paşayı getirdi. (15 Şubat 1755) Fakat Hekimoğlu, kısa bir süre sonra sadaretten alınarak, yerine başdefterdar Naili Abdullah paşa getirildi. Naili Abdullah paşa da üç ay gibi kısa bir süre sonra azledilerek yerine silahtar Bıyıklı Ali paşa tayin edildi. Bu sırada İstanbul tarihinin en büyük yangını oldu. 28 Eylül 1755 de Hocapaşa semtinde çıkan yangın, dört kola ayrılarak büyük bir afet haline geldi. Yaklaşık otuz altı saat süren yangın sonunda Paşakapısı da yandığından, sadaret dairesi bir müddet Kadırga Limanındaki Esma Sultan sarayına nakledildi.

Sadrazam silahtar Ali paşanın rüşvet aldığını anlayan sultan üçüncü Osman, Ali paşayı 25 Ekim 1755 de görevden azlederek cezalandırdı ve yerine yirmi sekiz Çelebizade Said Mehmed Efendiyi getirdi. 6 temmuz 1756 da, Sultan üçüncü Osman devrinin ikinci büyük yangını oldu. Bu yangın İstanbul'un dörtte üçünü kül hâline getirdi. Cibali taraflarında başlayan yangın, on üç kola ayrıldı. Unkapanı, Süleymaniye tarafları, Vefa'dan itibaren Şehzadebaşı, eski yeniçeri odaları, Langa tarafları, Zeyrek, Saraçhane, Etmeydanı, Aksaray, Davutpaşa iskelesi, Fatih, Sultanselim, Ali paşa çarşısı, Ayakapısı semtleri harabe haline geldi. Yangının ardından, İstanbul'un yeniden inşâsı için büyük bir imar faaliyeti başladı.

Sultan üçüncü Osman, fakirlere, düşkünlere çok acıyıp, onlara karşı daima cömert ve şefkatli davranırdı. Tebdil-i kıyafetle İstanbul'da dolaşıp, halkın dertleriyle bizzat alakadar olurdu. Haksızlıkların önüne geçip, tamiri mümkün olanları tamir ederdi. Müslim ve gayrimüslimlerin kıyafet ve nizamını ve davranışlarını dikkatle takip etti. Yalan ve rüşvetle amansız bir şekilde mücadele etti. Kim olursa olsun rüşvetçiyle yalancıyı asla affetmedi. Kadınların dikkat çekici kıyafetlerle sokağa çıkmalarını yasakladı. İmar faaliyetlerine önem vererek Üsküdar'da İhsaniyye Camii ve İhsaniyye Mescidini yaptırdı. Ağabeyi birinci Mahmud Hanın başlattığı cami inşasını bitirerek Nuru Osmaniye adı ile ibadete açtı. Caminin yanına medrese, kütüphane, imaret, sebil ve çeşme de yaptırıp tamiratı ve masraflarının karşılanması için vakıflar tesis ettirdi.