Sual: Dinde nakli esas almak ne demektir?
CEVAP
Nakli esas almak, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından, kendi yorumunu katmadan nakletmek demektir. Şu ayetten şöyle anlıyorum, şu hadisten şöyle anlıyorum diye kaynak göstermesi geçersiz olur. Buna, nakli değil kendi aklını, kendi bilgisini esas almak denir. Yani âyet ve hadisten kendi anladığını yazmak nakil değildir. Müctehid olmayanların âyet-i kerimeye mana vermesi doğru olmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Kur’an-ı kerimi kendi görüşüyle açıklayan, verdiği mâna doğru olsa bile mutlaka hata etmiştir.) [Nesai]

Berika’da bildiriliyor ki:
Bir kimse, kendi görüşüne göre Kur’an-ı kerime mânâ verse, verdiği mânâ doğru olsa da, meşru yoldan çıkarmadığı için, hata etmiş olur. Verdiği mânâ yanlış ise kâfir olur.

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kur’an-ı kerimi kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur.) [Mektubat-ı Rabbani]

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Kitaptan ve sünnetten bizim ve sizin anladıklarımızın hiç kıymeti yoktur. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymak lazımdır. Bizim anladıklarımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymuyorsa, hiç kıymeti olmaz; çünkü her bidat sahibi ve doğru yoldan kayarak dalalete düşenler, sapık bilgilerini ve bozuk işlerini, Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anladıklarını ve bu iki kaynaktan çıkardıklarını söylemektedirler. Bu sözleri çok yanlış ve haksızdır. (1/157)

Dört mezhep imamından sonra, hiçbir âlim, mutlak müctehid olduğunu iddia etmedi. Müctehid âlimler, asr-ı saadette, Sahabe-i kiramın zamanında, Tâbiin ve Tebe-i tâbiin devrinde bulunuyor, sohbet bereketiyle yetişiyordu. Zaman ilerleyip, fikirler bozulup, bid’atler çoğalınca, böyle kıymetli zatlar azaldı, hicri dördüncü asırdan sonra, bu vasfa malik bir âlim ortada kalmadı. (Mizan-ül-kübra, Redd-ül-muhtar, Hadika)