Resul-i ekrem efendimiz, Kâbe’yi tavaf eden birinin gözyaşları içinde (Ey Beytin sahibi, bu beytin hürmetine beni affet) diye ağlayarak dua ettiğini görüp buyurdu ki:
— Suçun nedir de bu kadar yalvarıyorsun?
— Çok büyüktür, imkânsız anlatamam.
— Yazık sana! Karalardan da mı büyük ve ağırdır?
— Evet.
— Eyvah! Denizlerden de mi büyüktür?
— Evet.
— Göklerden de mi büyüktür?
— Evet.
— Arştan da mı büyüktür?
— Evet.
— Allahın rahmetinden de mi büyüktür?
— Hayır.
— O hâlde neymiş bu?
— Çok zenginim. Benden küçük bir şey istense, içimi bir ateş kaplar, bir kuruş vermem.
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
— Aman ateşinle beni de yakma! (İ. Gazali)

İsrafı sevmezmiş
Cimri, kasaptan et alıp evine götürürken, bir arkadaşı, davet eder. Cimri daveti duyunca, hemen eti iade eder, (İsrafı hiç sevmem) der.

Sözünde duran cimri
Cimri, hükümdara giderken, hanımı, (Hediye alırsan, bize ne vereceksin?) der. O da (Yüzde birini, mesela 100 altın verirse, 1 altın veririm) der. Hükümdar, ona 70 altın verir. Cimri, yetmiş altının yüzde biri 0,7 altın ettiği için, altın yerine, 0,7 altının değeri olan gümüşü verip sözünde durur. Dikkat edilirse, 70 altına karşılık bir altın veremiyor.

Çatal sesi
Bir cimri, bir arkadaşını davet eder. Öğle olur, ikindi olur, hâlâ yemek gelmez. Adam, açlıktan bayılacak hâle gelir. Cimri, elinde çalgıyla gelip, (Söyle, hangi sesten hoşlanırsan onu çalayım) der. Misafir de, (Çatal kaşık sesinden hoşlanırım) der.

İplik tüccarı
Cimrinin hizmetçisine derler ki:
— Sen iplik tüccarının gözdesiyken, niçin üstün başın sökük?
— Vallahi bizim efendinin, Bağdat’tan Basra’ya kadar evi olsa, içi iplikle dolu olsa, Yakup aleyhisselam, Yusuf’un gömleğinin yırtığını dikmek için iplik istese, bir karış iplik alamaz.

Ölüsü de cömert
Cömertliğiyle meşhur bir zat vefat eder. Çok acıkan yolcular, bu zatın kabrinin yanına gidip aç olarak uyurlar. Yolculardan biri, bu zatı rüyasında görür. Bu zat, kendi iyi devesiyle yolcunun zayıf devesini değişmek teklifinde bulunur. Yolcu kabul eder. Cömert zat, değiştiği deveyi kesip yolculara ikram eder. Yolcular uyanınca deveyi kesilmiş bulurlar. Pişirip yerler. Dönerken bir kervana rastlarlar. Kervandaki bir genç, bu yolcuya yaklaşıp der ki:
— Buyur deveni al! Değiştiğin deve budur.
— Ama o rüyada idi.
— Evet, ben de rüyamda babamı gördüm. Seni tarif edip, bu deveyi sana vermemi emretti.

Yolcu, cömerdin ölüsünün de insanlara faydalı olduğunu görüp, cömertlere dua eder.