Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
İnsanların gönlüne hoş gelsin diye elindekileri dağıtmak cömertlik sayılsa da, asıl cömertlik, başkalarının da imana kavuşmasına çalışmaktır. Ebu Bekr-i Sıddîk, Müslüman olur olmaz, (Yâ Resulallah, beni seven, beni dinleyecek altı arkadaşım daha var. Hemen getireyim, onlar da bu imana kavuşsunlar) dedi. İşte asıl cömertlik budur. Yani kendisi için sevdiği şeyin, kavuştuğu nimetin, bir başkası tarafından da elde edilmesini istemek, asıl cömertliktir.

(Farzlardan sonra en çok sevab, din kardeşine iyilik edene verilir) hadis-i şerifi, iyiliğin önemini bildirmektedir, fakat iyiliğin en üstünü, insanları ateşte yanmaktan kurtarmaktır. Mal mülk, ev, araba, yemek vermek de iyiliktir, ama bir kimseye yapılacak en büyük iyilik, ona doğru imanı, farzı, vacibi öğretmek veya öğretilmesine sebep olmaktır, mesela Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından bir kitap vermektir. Bu iyilik, farzlardan sonra Allahü teâlânın en çok sevab verdiği bir ibadettir.

Din büyüklerimiz, (Sana biri dinini öğrenmek için gelirse, ona hizmetçi ol) buyuruyorlar. Asıl iş, bir kişinin daha dinimizi öğrenmesine sebep olmaktır. Merhum hocamız buyurdu ki:
(Bir kişi o kadar zengin olsa ki, dünyanın her şeyi, yerin altı ve üstü onun olsa ve hepsini Allah yolunda sadaka olarak fakirlere dağıtsa, alacağı sevab, unutulmuş bir sünneti meydana çıkarmak sevabı yanında hiç kalır. Hakikat Kitabevi’nin kitaplarıyla iman ve farzlar da yayılıyor. Emr-i maruf sevabı, hiçbir şeyle kıyaslanamaz.)

Dünya hayatı hayaldir. Esas hayat, öldükten sonra başlar. Elde fırsat varsa, birine iyilik yapmalıdır. (İnsanların iyisi, insanlara faydalı olandır) buyuruluyor. Mümin herkesten dua alan, elinden ve dilinden emin olunan insandır. Asla ondan zarar gelmez. Hep etrafına faydalı olur.

Allahü teâlânın mahlûklarına karşı merhametli ve şefkatli olan, daima merhamet ve şefkatle karşılanır. Eden kendine eder. İyilik eden de, kötülük eden de kendine eder.

Peygamber efendimiz, (Sadaka belayı önler, ömrü uzatır) buyuruyor. Verilen şeyin ne olduğuna ve miktarına bakmayalım. Yeter ki bizden az da olsa bir şeyler çıksın!

Cömert olan kimse, kâfir bile olsa, son nefeste iman etme ihtimali vardır. Kâfir olarak ölse bile, Cehennemde azabı daha az olan yere konur.