Sen ağlıyor musun?
Efendimiz’le Hazret-i Âişe bir gece baş başa oturuyorlardı. Resûl-i Ekrem, mübarek başını Hazret-i Âişe'nin kucağına koydu.
Yıldızları seyre koyuldu.
Hazret-i Âişe ise dolunayı seyrediyordu.
Resulullah’ın nur cemali, dolunaydan daha nurlu ve parlak göründü kendisine.
Duygulanıp ağladı.
İki damla gözyaşı Efendimiz’in nur yüzüne damladı.
Efendimiz sordu:
“Sen ağlıyor musun yâ Âişe?”
“Evet yâ Resulallah!”
“Niçin ağlıyorsun?”
“Senin cemalini, dolunaydan daha parlak gördüm de onun için yâ Resulallah!”
“Şaştın mı buna?”
“Evet şaştım yâ Resulallah!”
Buyurdu ki:
“Hiç şaşma yâ Âişe! Çünkü Ay'ın ve Güneş'in nurunu da benim nurumdan yarattı Hakk teâlâ.”
Hazret-i Âişe sordu:
“Siz neye bakıyordunuz yâ Resulallah?”
Efendimiz:
“Yıldızlara bakıyordum. Eshabımdan biri var ki onun ibâdetleri yıldızlar adedince gökyüzüne yükseliyor. Onu düşünüyordum” buyurdu.
Hazret-i Âişe:
"Bu, babam olabilir" diye düşünüp sordu hemen:
“O kimdir yâ Resulallah?”
Efendimiz:
“Ömer'dir. Ama onun bütün sevapları, babanın sevapları yanında denizde damla bile değildir” buyurdular.
Yazarlar

İman nimetine şükretmek

Hayırlı işlere sağdan başlamak

Günahın ne kadar çok olsa da!..

Dünya imtihan yeridir

Bu zât sihirbaz mıdır?

Genç yaşta tövbe edenlerin değeri...

Bizim ile münâfıklar arasındaki fark!

Müslümanların çileli yılları
