Resul aleyhisselam, bir gün mescid-i şerifte bulunurken, altmış üç yaşının son günleriydi.

Ayağa kalktı.

Minbere çıktı.

Ve seslendi:

“Osman bin Affan nerededir?” 

Hazret-i Osman:

“Buradayım yâ Resulallah!” dedi.

Efendimiz:

“Yâ Osman! Bana yakın gel” buyurdu.

O da yakın geldi.

Buyurdular ki:

“Minber üzerine çık.”

Hazret-i Osman minbere çıktı.

Ve Resulullahın yanında durdu. Efendimiz, onu mübarek göğsüne çekti.

İki gözünün arasından öptü.

Sonra o kadar ağladı ki mübarek gözlerinin yaşı akıp Hazret-i Osman’ın üzerine damladı.

Sonra döndü.

Ve yüksek sesle:

“Ey Müslümanlar! Bu, Osman bin Affan’dır. Muhacir ve Ensar’ın büyüğüdür. Ben onu, Allahü teâlânın emriyle iki kızımı vererek, kendime damat seçtim. Üçüncü kızım olaydı, onu da verirdim” buyurdu.

Eshab dinliyordu.

Sözüne devamla:

“Ey Müslümanlar! Bu, o kimsedir ki gökteki melekler bundan hayâ eder. Allahü teâlânın ve bütün lanet edenlerin laneti, buna düşmanlık edenlerin üzerine olsun. Yâ Osman, yerine git” buyurdu.

O da minberden indi.

Ve yerine oturdu.

(“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)