“Onun ölüm haberi yıkmıştı beni. Ağladım, günlerce haftalarca kendime gelemedim...”

Herkesin "meczup" gözüyle baktığı Süleyman'a herhangi bir şairin adını ver o sana o şairin künyesini çıkarsın. İstediğin şiirini eksiksiz mükemmel bir şekilde yorumlasın. Bazı zamanlar bana sürpriz yapar benim yıllar önce yazdığım bir şiirimi, kusursuz yorumlar, benim gönlümü alırdı... Onun sohbetlerine o denli alışmıştım ki ayda en az bir kere kilometrelerce uzaklıktaki köyümüze ona aldığım hediyelerle gider onun bilgisinden ufkundan yararlanmaya çalışırdım...

Yine günlerden bir gün köye gittiğimde onun öldüğünü duydum. Dediler ki gülerek: “Tarihçi Süleyman tarih oldu dostum, geç kaldın!..”

Bu sözler beynime bir kıymık kalbime bir kurşun gibi saplandı sanki. Hani meşhur bir Rıza şiiri var ya… Orada şair söyler ya: 

“Öğlen kahvede söylediler,/Rıza öldü, dediler./Ne kolay söylediler!../Sanki dev bir taşocağını,/Kökünden dinamitleyip,/Üstüme devirdiler!..”

Benim de öyle oldu… Köye geldiğimde duyduğum en acı haberdi bu… Onun ölüm haberi yıkmıştı beni.

Ağladım… En yakınımı kaybetmiş gibi ağladım… Ağlamak ne kelime… Günlerce haftalarca kendime gelemedim. Kendimi kolu kanadı kırılmış çaresiz birine benzetir oldum.

Şimdi ben ne yapacaktım onsuz? Bu köyde kiminle sohbet edecektim?

Şiire sanata edebiyata olan açlığımı kimlerle giderecektim?

Ah be Tarihçi Süleyman… Şimdi sen de yoksun…

Ama bilesin ki her köye geldiğimde ilk durağım senin kabrindir dostum… Gerçekten de artık köye her gittiğimde ilk onun kabrini ziyaret edip, ruhuna okuyorum.

Saçı sakalı ağarmış, eski yırtık ceketini; kendisine hediye ettiğim onca cekete rağmen sırtından asla çıkarmayan, kendi yaşından en az on beş yirmi yaş daha yaşlı gösteren Süleyman’ın mimiklerini, konuşmasını, gülmesini hiç unutmuyorum.

Beynimde yankılanıyor şiir yorumlaması. "Kara Murat" gibi çocukça kılıç sallaması… Her şeyden önemlisi de bilgeliğini özledim… Çok özledim…

Tarihçi Süleyman öleli yıllar oldu ama ben hâlâ beynimi kemiren soruların cevabını bulabilmiş değilim. Geçmişten geleceğe ufuk çizen bu dünyaya hiç ama hiç değer vermeyen; dinî konulara çok çok hâkim olan bizim köylünün "deliliğe" layık görüp değer vermediği ama benim için yerinin doldurulması mümkün olmayan bir büyük değerdi Tarihçi Süleyman…

Ve o bir dâhi mi, bir deli mi yoksa bir veli miydi?

          Şahin Ertürk-Kütahya