İyiliklerin karşılığı

İyiliklerin karşılığı

Âhırette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselâma tâbi olanlara mahsûstur. Dünyada yapılan hayrât ve hasenât, yani...

İlme hizmet etmek nasıl olur?

İlme hizmet etmek nasıl olur?

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Suların aktığı yerde, ağaçlar ve yeşillikler olur. Su yoksa, bunlar olmaz veya tek tük olur. İşte İslamiyet’in emrettiği...

Evliyaya derece vermek

Evliyaya derece vermek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Rahmet-i ilahi dünyada dinli dinsiz herkese gelir, ama Resulullah'tan nimetler, sadece şu iki şartla gelir: 1- Onun...

Huy değişir mi?

Huy değişir mi?

Huy değişir mi? İnsanın huyunu bırakıp, başka huylu olması mümkün müdür? Bu mesele üzerinde çeşitli sözler, birbirine muhalif...

Kâ'b Bin Mâlik

Kâ'b Bin Mâlik

Peygamber efendimizin şâirlerinden. Kâ'b bin Mâlik, babasının tek oğlu olup hâli vakti yerinde idi. Arabistan'ın ileri gelen...

Sa’d Bin Ebî Vakkâs

Sa’d Bin Ebî Vakkâs

Resûlullahın okçusu. Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Hazret-i Ebû Bekir vâsıtasıyla Müslüman olmuş, Eshâb-ı...

Ana-babanın sorumluluğu

Ana-babanın sorumluluğu

Dinin, sonraki nesillere intikalinde çocukların, gençlerin rolü büyüktür. Bunun için çocuklara önem verip, İslam dini...

Dünya karanlığa gömülmüştü

Dünya karanlığa gömülmüştü

Fahr-i kâinat efendimiz doğmadan önce, bütün âlem, manevi yönden müthiş bir zulmet ve karanlık içinde idi. İnsanlar hadsiz,...

Ezan-ı Muhammedi ile iftar...

Ezan-ı Muhammedi ile iftar...

Osmanlı’da iftar açmak için iftar topundan ziyade minarelerden gelecek ezan-ı Muhammedi’ye kulak kabartılırdı. Top atacak zabit ezâna...

Gece uyanınca

Gece uyanınca

Peygamberimiz buyurdu ki: “Gece uyanınca, şu duâyı okuyan, her istediğine nâil olur: “Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ...

Bu gece yolcu olsak gerektir

Bu gece yolcu olsak gerektir

Nasuhi Efendi, Osmanlı evliyasının büyüklerindendi. Lodosun şiddetle estiği fırtınalı bir günde talebeleri Nasûhî Efendiyi ziyârete gittiler....

Seleme Bin Hişâm

Kardeşlerinin işkence ettiği sahâbî. Mekke ufuklarını aydınlatan...

Bayramı idrak etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bayramın hususiyeti...

Allah bir kulunu severs…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: (Cuma günü...

Ahırette gördüler

Bu âlem, Cenab-ı hakkı görmek nimetine...

Hakiki âlim ile sahtesi…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Cahiller, ölüyü...

Aişe-i Sıddıka

Peygamberimizin hanımlarından. Hazret-i Aişe validemiz, küçük yaşta...

Kainatin Efendisi

Zemzem kuyusu

Dede Abdülmuttalib’e, bir gün rüyasında...

Nur’un temiz alından temi…

Âdem aleyhisselamın alnına nakşedilen bu...

Dünya karanlığa gömül…

Fahr-i kâinat efendimiz doğmadan önce...

Eshab-ı kiram

Haccac bin İlat

Mekkeli sahabilerden. Haccac bin İlat'in İslâma...

Sa'd Bin Mu'âz

Ensârın en hayırlılarından. Muhammed aleyhisselâmın bi'setinin...

Sehl Bin Hanîf

Eshâb-ı kirâmın okçularından. Uhud gazâsında bir...

Hikmetli Sözler

Evliya zatlar niye sevili…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Evliya...

Namaz varsa her şey var

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ömrümüzden...

Başarının ana sırrı

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Din...

Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Bizim ile münâfıklar arasındaki fark, yatsı ve sabah namazlarında bulunmaktır.''

Muhammed Ebherî hazretleri hadîs, kırâat, nahiv ve Mâlikî fıkıh âlimidir. İran’da Kazvin’de 289 (m. 902)’de doğdu. 375 (m. 986)’da Bağdâd’da vefât etti. Cemaatle namaz hakkında buyurdu ki:

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve selem) buyurdu ki: “Cemâatle kılınan namaz, yalnız kılınan namazdan yirmiyedi derece daha üstündür.”

“Bizim ile münâfıklar arasındaki fark, yatsı ve sabah namazlarında bulunmaktır. Onlar bu iki namazda bulunmazlar.” Şöyle rivâyet edilir: “Selef-i sâlihîn, cemâatle tekbîri kaçırdıkları zaman, birbirlerine üç gün taziyede bulunurlardı. Cemâati kaçırdıkları zaman ise, yedi gün taziyede bulunurlardı.”

Ka’b-ül-Ahbâr (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Dört kimse için mazeret yoktur. Birincisi, Mekke-i mükerremeye gidecek kadar imkânı olup da hacca gitmeyen, ikincisi, önüne konulmuş yemek olduğu hâlde, kapıda duran fakiri eli boş olarak geri çeviren. Üçüncüsü, emr-i ma’rûf ve nehy-i münkere (iyiliği yapıp, kötülükten menetmeye) gücü yettiği hâlde bunu terk eden. Dördüncüsü, ezanı duyup da ona icabet etmeyen kimse.”

Ebû Sa’îd-i Hudrî (radıyallahü anh) şöyle anlattı:

Biz, yedi kişi bir yerde bulunuyorduk. Yanımıza Resûl-i ekrem geldi ve “Rabbiniz ne buyuruyor biliyor musunuz?” dedi. Biz, “Allah ve Resûlü bilir” dedik. Bunun üzerine Server-i âlem; “Rabbiniz buyuruyor ki; kim evinde abdest alır, sonra ibadet etmek için câmiye gelirse, onun için benim katımda, kendisine azap etmeyeceğime dâir bir ahd olur” buyurdu.

Resûl-i ekrem efendimiz bir hadîs-i şerîfte; “Kırk gün, iftitah tekbirini kaçırmamak şartıyla, beş vakit namazı cemaat ile kılan kimseye; Allahü teâlâ, biri nifaktan, diğeri de Cehennemden azâd olmak üzere iki berât yazar” buyurdu.

Denildi ki: “Kıyâmet günü bir kavim, yüzleri parlak yıldızlar gibi olduğu hâlde haşrolunacaktır. Melekler “Siz ne amel işlediniz ki, yüzünüz böyle parlak?” diye sorarlar. Onlar “Ezanı duyunca başka hiçbir şeye bakmaz, hemen abdest alır, cemaata giderdik” derler. Sonra başka bir topluluk getirilir. Bunların yüzleri ise ay gibi parlamaktadır. Melekler onlara da amellerini sorunca, onlar da; “Biz dünyâda iken, vakit girmeden abdest alırdık” derler. Daha sonra başka bir topluluk getirirler. Onların ise yüzleri güneş gibi parlamaktadır. Onlara da amelleri sorulunca, “Biz ezanı mescidde dinlerdik” derler.