Orhan Gâzi ve Alâeddîn Esved

Orhan Gâzi ve Alâeddîn Esved

Sultan Orhan Gâzi, âlimleri, evliyâyı görüp gözeten bir zât-ı muhterem idi. O mübârek kimse, bir gün...

Benim sonum ne olacak

Benim sonum ne olacak

Ali Bekka hazretleri çok ağlardı. Öyle ki, gözyaşı tuzlu olduğu için yüzünde aktığı yerde iz bırakmıştı, yani devamlı aktığı için...

Sevde Binti Zem'a

Sevde Binti Zem'a

Peygamberimizin hanımlarından. Hazret-i Sevde, amcasının oğlu Sekran bin Amir ile ilk evliliğini yapmıştı. İslâmiyetin geldiği ilk yıllarda; kocası Sekran ile iman...

Gelmeyene git, vermeyene ver!

Gelmeyene git, vermeyene ver!

İslâm ahlâkı ile ahlâklanmış bir Müslümanın nasıl olması lazım geldiği bildiren hadis-i şeriflere bugün de devam ediyoruz: İyi huylu...

Uyum içinde olmak

Uyum içinde olmak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir hizmette başarılı olmak için, dengeyi gözetmek gerekir. Hem hizmetin kendisinin sıhhatli olması, hem de insanlara sağlıklı...

Sahih-ül yed olmak esastır

Sahih-ül yed olmak esastır

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Ehl-i sünnet gemisinin kaptanı, İmam-ı a’zam hazretleridir. Kaptan bellidir, çünkü silsilede sahih-ül yed...

Anlamak, kalbe nakşetmek demektir

Anlamak, kalbe nakşetmek demektir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Peygamber efendimiz, (Faydasız ilimden sana sığınırım yâ Rabbî) diye dua ediyor. Bu dua, (Öğrendiklerimizle amel etmeli,...

Cennete dilediği kapıdan girenler

Cennete dilediği kapıdan girenler

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dost düşman, herkesi güler yüz ve tatlı dille karşılamalı, hiç kimseyle münakaşa etmemeli. Herkesin...

Kalb, his organlarına tâbidir

Kalb, his organlarına tâbidir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Kalb, Allahü teâlânın nazar ettiği yerdir. Bunun için kalbi temizlemeye çok uğraşmalıdır. Kalbin temizlenerek...

Bayramı idrak etmek

Bayramı idrak etmek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bayramın hususiyeti, günahların affolmasındandır. Allahü teâlâ, bayramları bayram olarak idrak etmek nasip etsin!...

Musul’un Osmanlı hâkimiyetine girmesi

Musul’un Osmanlı hâkimiyetine girmesi

Yavuz Sultan Selim Han, Safevîlerle yapılan Çaldıran Savaşı’nda elde edilen zaferden sonra, İran sınırını güvenlik altına almak maksadıyla, İdris-i...

Ahde vefa

Hazreti Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura...

Vücut zehirden arınır

Vücuttaki toksinlerden kurtulmanın yollarından biri de...

Allahü teâlâya iman

Allahü teâlâ zâtı ile vardır. Varlığı...

Gerçek güzellik ruh g…

İnsanın ahlâkını düzeltebilmesinde ruh ve kalbin...

Mirac aklın bittiği, im…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Bir iş...

Her şeyi göze almıştı!

Müslümanlara sıkıntı veren Yahudi Ebû Râfi’ye...

Kainatin Efendisi

Dünya karanlığa gömül…

Fahr-i kâinat efendimiz doğmadan önce...

Doğduğu geceki olaylar

Resul-i ekrem efendimiz, doğmadan önce...

Bahira’nın beklediği mis…

Efendimiz on iki yaşlarında iken...

Eshab-ı kiram

Katade bin Nu’man

Eshab-ı kiramın okçularından. Eshab-ı kiramdan Cabir...

Mugire-Tebni Su’be

Meşhûr beş dâhiden biri olan...

Nevfel Bin Hâris

Hâşimoğullarının en yaşlısı. Nevfel bin Hâris...

Hikmetli Sözler

Evliyaya derece vermek

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Rahmet-i...

Dünya bizi terk etmeden b…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Mübarek...

İki istikameti olan bir i…

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Allahü...

Yemenli sahâbîlerden.

Feyrûz bin Deylemî San’a’da bulunuyordu. Resûlullahın Peygamberliği haberi oraya ulaşınca, Vebr bin Yuhannis’in teklîfi üzerine Müslüman oldu ve hicretin onuncu yılında Medîne’ye geldi. Resûlullahın huzûruna girip, bî’at etti. Peygamber efendimize dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Biz, uzaklardan çıkıp geldik. Burada Müslüman olduk. Bize kim yardım edecek?

Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- Allah ve Resûlü.

Feyrûz da, bunun üzerine dedi ki:
- Allah ve Resûlü bize kâfîdir.

Hangisini istersen tercih et!
Yine Feyrûz bin Deylemî, Resûlullaha sordu:
- Yâ Resûlallah! Ben Müslüman oldum. Fakat nikâhım altında iki kızkardeş var.Şimdi ne yapacağım?
- Onlardan hangisini istersen tercîh et, onu tut! Hangisini istersen boşa!
- Yâ Resûlallah! Biz, üzüm sahibi kimseleriz. Allahü teâlâ ise içkiyi harâm kılmıştır. Bu üzümleri ne yapacağız?
- Kurutup, kuru üzüm yapınız!
- Biz bunu nasıl kullanalım?
- Kırba içinde sabah ıslatıp, hoşaf yapıp içiniz, akşamleyin ıslatıp, sabahleyin içiniz!

Feyrûz bin Deylemî bir defasında da Peygamber efendimize şöyle sordu:
- Yâ Resûlallah! Biz, soğuk bir memlekette yaşıyoruz. Bu yüzden buğdaydan yapılmış içki içiyoruz.
- O sarhoş ediyor mu?
- Evet, sarhoş ediyor.
- Onu içmeyiniz!

Feyrûz bin Deylemî’nin Müslüman olduğu yıl, Resûlullah efendimiz Vedâ haccını yaptıktan sonra hastalanmışlardı. O sırada Araplar arasında ba’zı kimseler peygamberlik da’vâsına kalkıştı.

Çok kimseyi aldattı
Bunların ilki, Benî Ans kabîlesinden Esved-i Ansî idi. Asıl ismi Abhele bin Ka’b’dır. O, kâhin, hafif meşrep bir adamdı. Halka, onları hayrete düşürecek şeyler gösterir, sözleriyle, dinleyenlerin dikkatini çekerdi.

Esved-i Ansî, meleklerin kendisine vahiy getirdiğini söyleyerek, Peygamberlik iddiasında bulunmaya başladı. Birtakım hîlelerle, Yemen halkından birçok kimseyi aldattı. Necrân ahâlisi de ona tâbi oldu. San’a’yı zaptedip, fitne çemberini genişletti. Yemen’de bulunan Müslüman vâli ve memurlar oradan ayrılmak zorunda kaldılar.

Esved-i Ansî ile ilgili haber, Peygamber efendimize ulaştı. Yemen’deki İslâm vâlilerine ve oradaki Müslümanlara haber gönderdi. İster onunla çarpışma, isterse onun tuzağa düşürülmesi şeklinde olsun, mutlaka Esved-i Ansî üzerinde önemle durulması gerektiğini emir ve tavsiye buyurdular.

Resûlullah efendimiz, hasta olmalarına rağmen, Esved-i Ansî gibi yalancıların yaptıkları tahribat üzerinde ehemmiyetle durdular. Resûlullah efendimiz bu mes’ele için, Müslüman olmayanlarla da irtibat kurdu. Netîcede Esved-i Ansî öldürülecekti. Esved’in öldürülmesi için, karısı Âzad ile de anlaşıldı.

O daha ölmemiştir!
Feyrûz, o sırada Yemen’de bulunuyordu. İki arkadaşı ile beraber, Esved’in yattığı evin duvarını deldiler. Feyrûz, arkadaşlarından birine, içeri girip öldürmesini söyledi. Arkadaşı, tehlikeli anlarda, kendisinde titreme meydana geldiğini, bu işi beceremeyeceğini söyledi.

Bunun üzerine Feyrûz içeri girdi. Esved’in yattığı odaya yaklaştı. Horladığını duydu. Esved derin bir uykuya dalmış ve yatağına gömülmüş bir vaziyette idi. Feyrûz bu işten haberi olan Âzad’a, işâretle, başının nerede olduğunu sordu. Âzad da, Esved’in başını gösterdi.

Feyrûz, Esved’in başucuna dikildi. Esved, sarhoş olarak uykuya dalmış ve sarhoşluğu daha geçmemişti. Feyrûz, Esved’in başını kıvırdı ve boynunu kırdı.

Sonra gitmek isterken, Âzad, “O daha ölmemiştir” dedi. Feyrûz da, “Hayır o öldü” diyerek arkadaşlarının yanına gitti. Olanları anlattı. Arkadaşları dediler ki:
- Geri dön, başını da kes! Beraberce tekrar oraya vardılar. Feyrûz, başını keseceği zaman, Esved titremeye başladı.

Feyrûz arkadaşlarına, göğsüne oturmalarını söyledi.

Âzad da, Esved’in başını tuttu. Esved’den homurdanmalar geliyordu. Boğazı kesilince, şiddetli bir böğürtü duyuldu.

Feyrûz ile arkadaşları, oradan ayrıldılar.

Ertesi gün Feyrûz ve arkadaşları, kabîlelerini toplayarak Esved’in öldürüldüğünü ve Muhammed aleyhisselâmın hak Peygamber olduğunu ilân ettiler. Bundan sonra Müslüman vâliler, işlerinin başına döndüler ve zekâtı toplamaya başladılar.

Onu öldüren kim?
O gece yalancı Esved-i Ansî’nin öldürüldüğü, Peygamber efendimize vahiyle bildirilmişti. Ertesi gün, bu hâdiseyi Eshâbına müjdeledi:
- Dün gece, yalancı Esved-i Ansî, kardeşlerimizden biri tarafından öldürüldü.

Eshâb-ı kirâm, “Yâ Resûlullah, onu öldüren kim” dediler. Resûlullah efendimiz de buyurdular ki:
- Onu sâlih, mübârek bir ev halkından, mübârek kişi olan Feyrûz bin Deylemî öldürdü.

Feyrûz bin Deylemî’nin, Esved’in başını Peygamber efendimize getirdiği rivâyet edilir.

Feyrûz’un, Ebû Dahhâk ve Ebû Abdullah künyeleri vardır. Hazret-i Osman zamanında Yemen’de vefât etti. Aslen Fârisî’dir. Kisrâ’nın, Habeşlileri Yemen’den çıkarmaları için, Seyf bin Zî Yazen’le beraber Yemen’e gönderdiği Farsların (İranlıların) çocuklarındandır.